48. Daimiyim senin kalbine. Beklerim seni.

4.3K 552 549
                                    

Selammm ben geldimmmm kimler burada bakalım??

Bu bölüm için heyecanlıyım hadi bakalım. Bu uzun zamandır istiyor olduğunuz bölümdü. umarım öyledir...

Hala bildirim gelmiyor şaka mı?

İyi okumalar ballar...:)


...

"Muhteşem yönlere doğru gidebilecek bir parça, artık hiçbir yere gitmiyordu."

...


Bölüm 48: Daimiyim senin kalbine. Beklerim, bir yaşayanın ölümü beklediği her an kadar.

Gözlerimin içine bakıyordu. Benim korkudan dolayı buruşmuş yüzümün onu keyiflendirmesine izin vermek istemiyordum ancak bunu yapamayacak kadar korku doluydum. Korktuğum o fenalığı içime bırakacak diye çabalıyordum. Hamlelerim, onun hamleleri yanında birer hiçti. Elinin sızladığını bahane ederek, burada kaldığım ki günleri bilmiyordum, ben bu karanlıkta kaldığım o tek günlerimden ötürü hangi günde olduğumu bile bilmiyordum ve o ansızın çıka geldi. Sanki gücüm varmış gibi güçsüz kaldığım cılız kollarımdan tutarak beni yatağa sabitlediğinde, gözleri şaşkınlık içerisinde parıldamışlardı.

"Siktir ya, bu nasıl bir şans." Diyerek küfrediyor olsa bile yanındaki yüzü maskeli adamdan beni bağlamasını istedi. Yalvardım. Bana yemek bırakıp giden adama yalvardım. Ancak o duyarsız davranarak tek işi buymuş gibi bileklerimi ve ayaklarımı bağladı. Adama çıkmasını söylediğinde, bu hiç tanımadığım adam Namjoon denen iblisten daha güvenliydi. "Yalvarırım beni onunla yalnız bırakma," dedim ama bu yüksek sesli çığlıklarım onu epey rahatsız etmişti ve ağzıma bez bağlayıp, sadece kendi canımı yakacağımı bile bile debelenmeme, boğazım acıyana kadar ağlamama sebep olmuştu.

"Madem sana dokunamıyorum, ama sana dokunduğumu düşünmeli ki aklını kaybetmeli. Ona bu hediyemden sonra nasıl olsa bir falso fiyasko bırakmak üzereyim. Bilmek ister misin Jungkook?" dediğinde çok eğleniyordu. Ağzının içinde dilini emmeye çalışarak gözlerime korku salıyordu. "İsmin bile bu kadar lezzetliyken... yazık oldu. Taehyung ile bu kadar ileri gittiğinizi hiç düşünmemiştim. Ona olan nefretin altına yatıp inletecek kadar sahici değil demekmiş? Bir gün benim için de aynı şeyi yaparsın diye bekliyor olacağım lolita."

Ona cevap verebilmeyi, o gevşek yüzünü ellerimle paramparça etmek istiyordum.

Ancak hiç gücüm yoktu. Kendimi bile zar zor ayakta tutmuştum. Karanlık beynimi uyuşturmuş ve şimdide bu adamın deccal gibi parıldayan sinsi ve ahlaksız sözlerini işitiyordum.

"Konuşmuyor olman ne sıkıcı," dedi kendi kendine. Üzerindeki rahat elbisesinin arka kot cebinden telefonunu çıkardı. Fotoğrafımızı çekti. "Hatıra," diye mırıldandı. Ardından video tuşuna basarak saçma sapan sözlerle Taehyung'u hitabına alarak iğrenç şekillerde beni ve kendisini kayıt alına almaya başladı. Çıldırıyordum. Bu ruh hastasından ve yapacaklarından dolayı korkuyordum.

Taehyung'un beni bulması neden bu kadar uzun sürmüştü? Oysa o, istediği zaman birini bulabilirdi? Yoksa ben onun hiç bulamayacağı bir yerde miydim? Benim sonum bu adamın elinden olmamalıydı. Olacaksa bile böyle olmamalıydı. Öncesinde içine çekildiğim ölümün çaresizliğinden şimdi doyasıya yaşama arzusu içindeydim.

"Pekâlâ şimdiye kadar görüldü atmış olmalı, kanıtlarımızı ve bize ulaşmasına sağlayacak ipuçlarını yok edelim. Sonrasında da planımızı işleyelim. Bence tahminlerimden daha çok acı çekiyor olmalı. Hem aşık hem de ruh eşin. Ama ne müthiş bir kombinasyon," dedi ve cümleleri her ne kadar gevşek çıksa da bundan kesinlikle mutlu değildi. Benim aksime...

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin