2.Daha fazla vurun, böyle yanmaz benim canım.

9.3K 922 707
                                    

Ben geldim hemencecik, çünkü bu kurguyu yazmayı çok sevdim. Sizde sevmiş olun lütfen. Anlık yazıyor olsam da yorumlarınızı dikkate aldığımı da bilin... değerli düşüncelerinizi okurken bırakmayı ihmal etmeyin.

İyi okumalar dilerim. :)

....


Bölüm 2: Daha fazla vurun, böyle yanmaz benim canım.

"Ardına düştüğümüz her şey, acı ihtiyacındandır. Selamet arayışının kendisi bir azaptır, en ince ve en iyi gizlenmiş azap."

Çehreye bulanmış derin gözlerin gözlerimin ırzından gelip geçiyordu. Yaralı gözündeki o seğirmeyle nefesim dudaklarımın arasında takılı kaldı. Merhametsiz duran irisler bana haberciydi aslında. Ertelenmiş bir haber. Ama niyet arıyordum, iyiye meyledilmiş tertemiz bir niyet. Bulamıyordum. Kaşları sertçe çatılan, oradan kavislerini taşa döndüren, eğilmiş başını havaya diken, omuzlarındaki ağırlığı hoyratça dışarıya vuran bir adam görüyordum.

Ben korkuyordum. Bu adamın ışığımı kesen gölgesinden ölesiye korkuyordum. Lakin bu saatten sonra biliyordum da ölüm benim anca kurtuluşum olurdu bu duvarlar arasında. Çünkü beni tanıyan gözleri, daha öncesinde öylesine bakarken şimdi ağzımdan nefes dökülse onu kendisine yapılmış bir hakaret sayarak paramparça edecekti.

Bu nedenledir ki sustum. Saniyeler sonra onun öfkeyle kızarmış, üstüme bir tükürük misali yapışmış kızgınlığı çarpmıştı. Sertçe, tüm bedenimi sertçe sarsan, dizlerime bırakan ellerinin sıcaklığından çok daha sıcak, yakan bir biçimde omuzlarımdan tutarak kavramıştı. Bir yel gibi zangırdıyordu bedenim onun parmaklarının arasında.

"Senin burada ne işin var? Abin nerede? Sen neden burada böyle, onun kıyafetleriyle duruyorsun omega!"

Karanlık yüzünü sakınmaya çalıştım. Onun haklı isyanından ötürü. Yine de bıçak yutmuş boğazım açılmıyordu. Şu anda diyemiyordum. Aradığın gitti, sana en yakın olanla. İzin vermeyeceğim onları bulmana. Şimdi şurada bir canım var. Kırılan gururun ve onurun için almak istiyorsan al canımı, inan ki sesimi çıkarmam. Çünkü hakkındır. Sana yaptığımız bu saygısızlığı ödetmen hakkındır.

Lakin ben bir şeyler diyemedikçe, sarsıldıkça susmaya devam ediyordum. İnatçı kalbim, kardeşimi sahiden de buradan gittiğine emin olana kadar suspus kalmak istiyordu.

Ancak sinemde gizli bir yara vardı. Delta'nın beni bırakarak yüzüme attığı tokatla. Öyle sert bir tokattı ki, ağzım ve burnumdan dökülen kanlarla yere yığıldım. Kırık dizlerim, kırık omuzlarımmış gibi yerde yarım yamalak durarak güç bulmaya çalışıyordu.

"Öldürürüm seni," dedi. Gülümsedim. Zaten bunun bilincindeydim. En azından infilak eden ihtimalinde. "Senin yeddi ceddini yok ederim omega, bana cevap ver!"

Öfkesinin ağır kokusuyla başımı yerden kaldıramıyordum. Ama sağır edici, kaba ve vurucu sesi yüzünden de duvarların hayali çöküntüleri üzerime birer yıkıntı gibi düşmeye başlıyorlardı.

"G-gitti," dedim nefessiz kaldığım soluğumla. Gözlerim onun çılgına dönen mavi şimşeklerine, sağanak duran yanmış gözaltlarında oyalanıyor, bu beni daha çok korkuttuğundan başımı ellerimin arasına alıp saklamayı, buradan öylece yok olmayı umuyordum. Ama imkansızdı... laf ağızdan bir kere tünemişti, şimdi türetilmek istercesine cevap bekleyen adamın sarılı bıraktığı boğazımda sıkıca duruyordu. Ağır bedenin ihtişamıyla ölmek için bekliyordum. Sanki ölmek istedikçe ölemiyordum. "Nereye gitti, sen söylemezsen bile bulurum onu. Canını alırım! Kimse bana bunu yapamaz. Onu kendi ellerimle öldürürüm."

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin