Selammm ballar, özlendik mi? Gece 3'e geliyor be :(
yorumlarınız düştü, ilginiz mi azaldı? o zaman fici uzatmanın ne anlamı var ki:( sizin ilginizle yazıyorum, diğer türlü hevesim gelmiyor.... geleceği yer sadece kaos biliyorsunuz :D
İyi okumalar.
....
"Üzülme ölüm son değil... Geçmiş; üzerinde hiçbir silginin silemediği, her bir satırına tek bir cümlenin yazılabildiği çizgili bir defterdi. Geçmiş, ismiyle zıt bir şekilde üzerinde yapılacaklar listesi olan bir ajanda gibi, zihnimde sokak sokak, tarih tarih dolaşıyor, geleceğe dönüş filminden çıkıp gelmiş Delorean marka araç gibi bugünle arasında gidip gelebileceği bir yol bulabiliyordu. Beynim geviş getiren bir hayvan gibi geçmiş ve gelecek arasında kalan hatıraları birbiriyle çarpıştırıyor, sindirimi sağlayarak onları ölçmeye çalışıyordu. Hammaddesi insan olan fabrikaya benziyordu morg. Ölüm tekrar tekrar üretiliyordu. İki düşman duygu ölüm ve kalım..."
...
Bölüm 49: Benden sana yazılı bir rıza var, kalbimde değil şimdi göbek bağımda da bir can sana benzeyecek bir can var.
Yazarın Ağzından
Hiçbir acı sonsuza denk sürmezdi? Öyleyse tenine batan bu acıda ne böyle? İçli içli döküyor olduğu nefesinin tadını alırken, göğsünde sıkışan o yumuşak saçları göğsünün tüylerinin arasında kaybolup gidiyordu. Onu görmekten dolayı gözlerinin içinde biriken hınç dolu duygular akıp giderken, cüssesini eğdi. Ona kavuşmuştu ve omegası korkmadan gelmiş kollarına sarılmıştı. Şimdi bunca zaman yaşadığı tüm acılara değerdi, onunla artık kavuşmuş oluyor olmak.
Delta'nın kemiklerin arasında, sıcaklığını hissediyor olduğu omegasının başı duruyorken kokusunu çekti içine doya doya. Onu sevmek, çok sevmek istiyordu. Onun kendisine can olmak istiyordu. "Jungkook'um, benim karanlığımda bile aydınlığım olan." Diyerek küçüğünün omegasını hissetmek için tüm güzel feromlarını veriyordu ona.
Jungkook yorgun gözlerini ondan bulduğu can suyuyla araladı ve hırıltılı nefesleri, akmakta olan gözlerinin yaşıyla o Delta'nın sadece kendisine güven, yuva veren gözlerine baktı. İri kırmızılıklarına baktı. Kabuk tuttu dudak arası. Taehyung yüreğinde acı hissetti. Ama daha az önce ferahlamıştı. Omegasının belinden kavramış, kendisine çekmişti. Jungkook daha çok ağladı. "Hadi eve gidelim Jungkook," dedi Delta ona. Her şey bitti diyerek.
Jungkook ise kollarındaydı ve gücü tükenmişti.
"Ben zaten evimdeyim."
Taehyung'un yüreği sevgiyle kabardı. Ama küçüğü tekrar başını göğsüne yasladı. Artık ağlamıyordu. Lakin Taehyung'un burnuna sızan koku, Namjoon'a ait olan değildi. Bur kurdunu tetikledi ve Taehyung dönüşmek istedi. Normale dönmek istese bile yapamıyordu bunu uzun zamandır öfkesinden dolayı kaldığı kurt formundan. İri ve cüsseli eli, onu kucağında taşırken, küçüktü, minikti. Şimdi çok daha zayıf ve yüzü yara bere içinde kalmış duruyordu Jungkook'un.
"Omegam," diyerek sardığı kollarında küçüğü ona hiç cevap vermedi. Yoğun kırmızı irisleriyle karnındaki kanı görmekle kalmayıp parmaklarında dolanırken, o kadar sertti ki koşuşu, gözü görmüyordu. Ve bedenini tek gösğünde acıyla saklarken, Delta'nın göz yaşları akıyor ve uluyordu. Baskın tadı daha Choi'nin peşine düştüğü ve koşarak kendisine doğru gelmesiyle onu direkt olarak ona verdi. "Götür," dedi. "Onu hemen götür," diye hırladı.
Choi elleri titreyerek Jungkook'u aldığında, dizleri titriyordu. Onu hızlıca arabaya koyarken, Taehyung dönüşmeyi denedi bir kez daha. Ama bu olmuyordu. O kadar delirmiş hissetti ki, arabayı takip ederek koşuyordu. Jungkook'un iyi olması her şeyden daha çok önemliydi. Kendisindeki sorunu halledebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead butterfly
FanfictionJungkook, kardeşinin sevdiği adama kavuşabilmesi için düğün günü onun yerine geçmiş ve kaçması için ona zaman kazandırmıştı. Oysa bilmiyordu ki; Delta Kim Taehyung'un artık eşinin o olacağını ve ölümden beter bir hayatı onunla yaşayacağını. For; Tae...