Selamm... gece 4 olmak üzere, en uzun bölümümü de yazdım, oh...
Oylarınız neden düştü ya, beni incitmeyin, vallaha üç gün gelmemm.... zaten her gün en az dört post misafiler anamı ağlatıyor... bunun için pamuk eller cepten çıksın, vote ve bol yorumcuklar atın bana ay
!smut uyarısı bırakalım şuraya!
iyi okumalar :D
...
"Göğsünde uyuyanla göğsünden bıçaklayan aynı kişi olunca sesin çıkmaz."
...
Bölüm 44: Bana hatıradır yaşadıklarım, sözlerden bir geri kalanım.
Huzurun bir gün çıkmazıydı bu. Cennet nedir bilmem ama bu iç sıcaklık kardeşimle olandan çok farklıydı. Bir ait olma meselesiydi zannımca. Çünkü arada kaynayan söz geçirilemez, büyüyen ve git gide bedenimi ele geçiren bir hasrette söz konusuydu.
Kollarına sarılmıştım uzun uzun, bunu yapmazsam eksik ve içimde ürperen korkumla kalacakmışım gibi hissediyordum. Ve o şimdi, şakaklarımı okşayarak öpüyordu. Bu anın bende yarattığı küçük heyecanlardan ötürü dudaklarımda inanılmaz gülümsemeler payda oluyor ve ben kendimi bu anın kaybından dolayı halen biraz utanıyor, kızarıyordum.
"Endişelendin demek benim için," diyordu, gülüş ballandıran bir sesle.
"Hıhım," dedim ve onun sıcak göğsünde olmanın bana iyi gelmediğini düşünerek geriye çektim kendimi. Yüzüne bakarken, o, o kadar kusursuz duruyordu ki ve kendini bilirmiş gibi kollarını başının arkasına yasladı. Göğsü daha da açıldı. Bir kanat gibi geriniyordu. Derin mavilikleri benim yeşillerimde budaklanırken, yutkundum sertçe. "O kadar çok uyandırmaya çalıştım ki seni, çok endişelendim." Dedim, halen içten içe o beni yiyen korkum da tamamen silinip gitmiş değildi.
Gözlerinin kırmızılığı, normal miydi? Belki de ara sıra oluyordu ama ben daha önce hiç denk gelmediğimden şimdi benim görmüş olduğum şüpheye düşürüyordu? Sahi ben efsaneler dışında, Delta'lar hakkında hiçbir şey bilmiyordum ki. Aslında daha çok bir beta ile evlenirim diye düşünürken, şimdi kast sisteminin en yırtıcı olan kurduna bağlıydım sıkı sıkı ve bu adam daha öncesinde aklıma nasıl iyi gelmediyse, şimdi de yüreğime hiç iyi gelmiyordu. Duygularım, şu son bir günde tanınmaz bir coşkunun esiriydi.
Ve o benim ona olan endişemi çok başka yöne çekiyordu.
"Ama sen benim için böyle endişelenirsen," diyerek tam karşısında, dizlerinin üstünde olan bana kollarından birini çözerek elimi tuttu ve ondan zaten çok az uzakken, daha da yakınlaştırdı. Yakından beni görmek ister gibi. Halbuki bir karış ötesinde olmak, onun bu kadar canlı duran yüzünün yanındayken çok zordu. Bilakis o bu durumdan aşırı zevk alıyordu. "Sırf böyle bana hep sımsıkı sarıl diye yataklara atar, hasta ederim kendimi."
"Ne saçmalıyorsun sen öyle," dedim, biraz yükselerek. Ben sırf o uyanmadı diye bile kalp krizi geçirecek kadar korkmuşken, konuyu buna bağlamasından hiç ama hiç hoşlanmamıştım.
"Ne yani hasta olsam bakmaz mısın bana," demişti, alınır gibi. Kafamı çevirdim o bana bu şekilde davranırken. Ağzımın ucundan cevap verdim. "Ben seni sevmiyorken de bakmıştım yani ilgilenmiştim, hatırlatırım."
"Bir dakika," dedi hızlıca doğrulmaya çalıştığında. Bu hamlesinden ötürü geriye doğru çekilmek durumunda kaldım. Onun bu ani yükselişini anlamadığımdan kaşlarımı çatarak bakıyordum ki, o sırıtmaya başlayınca kafayı yiyecektim. "Şimdi ben buradan beni sevdiğini mi anlamalıyım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead butterfly
Fiksi PenggemarJungkook, kardeşinin sevdiği adama kavuşabilmesi için düğün günü onun yerine geçmiş ve kaçması için ona zaman kazandırmıştı. Oysa bilmiyordu ki; Delta Kim Taehyung'un artık eşinin o olacağını ve ölümden beter bir hayatı onunla yaşayacağını. For; Tae...