46. Sana tüm sevgimi verebilirim, çünkü sensin sevginin kendisi.

4.6K 546 773
                                    

Selam ballar, bu gece de gelebildik çok şükür... ama bu bölüm bana sunmaktan vazgeçtiğiniz ilginizi görürsem... bir hafta olmayacağım, zaten bir zorlukla yazıyorum :(

kırmayın la beni kasdşosdnc sabah uyandığımda yorum okumak istiyorum (kaos perilerim siz bunu yapmayınca şaha kalkıyor, bu da onlardan biri olacak)

İyi okumalar, bol yorumcuklar.


...

"-Mutluluk varabileceğimiz bir son durak değildir. Kendimizi mutlu hissettiğimiz ilk anda bunun hiç bitmesini istemeyiz ama bitecek. Aynı yoğunlukta ve kesintisiz bir şekilde mutluluğu hissetmek imkansızdır. Duygularımızın yoğunluğu geçtiğinde tekrar aynı şekilde mutlu hissetmek için uğraşacağız ama bu çoğu zaman mümkün olmayacak. Bu durumda yeni arayışlara gireceğiz böylece yeniden başlayacak mutlu olma mücadelesi. İmkanlarımız varsa belki birkaç defa daha yakalayacağız mutluluk kurşunu. Bu da bir yere kadar tabii. Sonrası bir çaresizlik, imkânsızlık ve kabulleniş hali olacak. İşte bu noktada bir teslimiyet duygusu gelişecek ve "normal" insan olacağız. Mutlu olma ihtimalim mucizelere kalmış "normal bir insan"."

...


Bölüm 46: Sana tüm sevgimi verebilirim, çünkü sensin sevginin kendisi ve kaybolduğum cennetimin sahibi.

Yüreğimdeki yangın daha çok tazeydi. Islak odunla dövülüyormuşçasına can sıkıcıydı. Bedenim yediğim bu gamı daha atlatmış değildi. Ve ben daha yeni keşfediyor olduğum bu durumun hazmını atlatamıyorken, karşıma doğru dikilmek isteyen bu suç ortaklarından birini görmek hiç ama hiç iyi değildi.

Sinirden harbe dönmüş dilim şiddetle yuvarlanmaya başladı ağzımın içinde. Güçsüz sandığım yumruklarım bu gurursuz ayaklarla karşıma dikilmiş olana doğru hızlı giderken, onun bir anda üstüne çullanmak isteyen adımlarımı anlamlandırmaya yetmeden, tüm gücümle kaldırdığım elimi onun bana doğru pişkince gelmiş yüzüne doğru isabet ettirdim. Yeteri hızımı alamıyordum. Yakıp, yıkmak istiyordum. Benim en nadide emanetim ondaydı ve ben şimdi gönlüme emanet olmuş adamı onlar yüzünden kaybetmek üzereydim.

Karşımda aman aman bir sarsılmayla durduğunda, şaşkınlığı ve yanaklarındaki o parmaklarımın kızarıklığının üzerine bıraktığı elleriyle bakışları seğirdi. Kim olduğu veya bana nasıl bir güç yaptırımı yaptırıyor olacağı umurumda bile değildi.

"Sizin yüzünüzden," diye bağırdım ona. Burası şu anda bir hastane değilmiş gibi zapt edilemeyen sesim haykırmaya dönüşmüştü. Göğsünü tekmeleyen ellerimle vurmaya devam ettim. Beni kurdukları bu pisliğe alet ettiklerinden, hiç bilmediğim bir yoldan dolayı Taehyung'un bu şekilde olması çok dokunuyordu, beni aşağılık biriymişim gibi hissettiriyordu. Bunun hıncıyla savurdum bir kez daha. "Sizin yüzünüzden o bu halde ve sende hiç utanma yok mu be?"

Çatık kaşları, yana düşmüş yüzüyle çehresinde derin düşünceler gölge yaptığında, susan yüzüne ben tüm acımı veriyordum. Kusabilmeyi istiyordum dolu dolu bu kinimi. Bu ahlaksızlığı kabul ederek hak ettiği bu cezayı bulmasına da.

Ama buna imkân tanınmıyordu.

Seokjin hyung benim daha karşımda duran bu korkak adamın yüzünde kalıcı bir iz bırakmama izin vermeden tutarak kendisine çekti. "Jungkook burası bunu yapacağın bir yer değil," diye beni uyarsa da uyarıya halen kulak asacak kadar aklı selim hissedemiyordum. Şu anlık o gücü kendimde yeteri kadar bulmuş değildim.

"Bırak beni hyung," diyerek kollarından çıkmaya çalıştım. Gözüm seğiriyordu. Karşımdaki bu adamı gördükçe midem çalkalanıyordu. "Taehyung şu anda canıyla cebelleşiyorsa bu iğrenç insanlar yüzünden. Kardeşlerinin ona yaptıklarına bak hyung, bir de buraya kadar geliyor. Benim artık midem kaldırmıyor bunu. Taehyung'un daha fazla onlar tarafından zehirlenmesine izin vermeyeceğim."

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin