Selam... ben geldim, her gün yb moduna devam ediyoruz, hadi bakalım. Umarım okurken seversiniz.
İyi okumalar...
Bölüm 6: İyileştirir beni, daha çok yaralamak için.
"Zaman tüm yaraları iyileştirirdi, iyileşmeyen yaralar da nihayetinde mezara götürülürdü."
Ellerimle kendi ellerimin üzerini kazıyarak çıkarmaya çalışıyordum birikmiş o kiri. Ama bakışların kiri tenimden öylece geçecek değildi. Veyahut kulaklarıma dolan o bağrış, öfke ve kin kusma hali. Geçmiyordu, ben kirlerimi terimden ayırmaya çalıştıkça çorbadan taşan koku yerine ilk önce Delta'nın ilk o sinirle yoğrulmuş öfkesinin hali çatıp duruyor, sonrasında annesinin bana duyduğu acımasızlıkla yapmış oldukları. Diğerlerinin seyirci kalıp sadece susmuş olduklarını.
Unutmayacaktım. Bana yapıyor oldukları zehir zemberek tavırlarının hiçbirini unutmayacaktım.
Ve tüm bunlara rağmen bana vermiş oldukları iki kıyafetten birine sahip olduğum için minnet duyuyordum. İnsan kendisini öyle bir hale sokmuştu ki burada, bir iri tebessüme can vereceğim diye korkuyordum. Keza, benim aynada duran yüzümde bir elin izin yerine tırnak cırmalamaları da gelmişti. Daha öncesinde seviyor olduğum saçlarımın kökleri asıla asıla azalmıştı. Gözlerimin yeşilinde yatan kalın tortular mor gibilerdi, dudaklarım ise öyle çok içine çekilmişti ki, düzlerdi. Gülmeyi anımsamayan, konuşmayı bırakan ve yemeği boğazında tıkılan biri gibiydiler. Kanayan, kuruyan, çatlayan.
Bundan sonra aynaya bakmayacağıma yemin eder gibi çevirdim bakışımı. Ancak daha bakışlarım yeri bulmadan, bacağımda duran yaranın rengi git gide daha koyu oluyor ve küçük sandığım yaranın giderek büyüdüğünü görüyordum. Etrafında sarı irinlere benzer öbekler oluşmaya başlamıştı. Bu beni korkutsa da sanki bunu birine söyleyecek olsam gelip ayaklarıyla orayı ezeceklerini düşünüyor, etrafını temizlerken, kendiliğinden iyileşmesi dışında umduğum bir şey yoktu.
Tekrar gözlerimin acıyla dolduklarını hissettim. Bunu önlemek için giyinmeye, kendimi yok görmeye çalışıyordum ama nafile. Geong abla, banyonun kapısını tıklatıyordu. "Jungkook, iyi misin?" diye soruyordu. Ses çıkarmadan sadece kapıyı açtım ve gözlerine baktım. Delta'nın gözlerinden ırak olmam gerektiğini bile bile göndermişti beni oraya. İtiraz ettiğimde ise kızmıştı. Ama şimdi tüm ev, benim Delta'nın ilgisini çekmeye çalışan ve bir işe yaramayan sümsük olarak görüyordu. Böyle düşünmeleri ve o düşüncelere sahip olduklarını bilmek beni çok utandırıyordu.
İşte bu yüzden normalde kızmaya hakkımın olmadığı bu evde bir tek bu kadına karşı kırgın bakıyordum. Bakışlarımı kaçırıyor, o bana demeden ben, beni kilitleyip bıraktıkları bodrumun içine giriyor ve kapıyı ardımda kapatıyordum. Onun ise kilitlemesini bekliyordum. Açıkçası konuşmasını ve yüreğime teskin edici sözler söyleyerek bana iyi gelmesini ne yürekten dilemiştim, ama bunların hiçbiri olmadı.
Sadece ben, o yırtık battaniyeye sarılarak ağladım. Ne zaman ağladığımı veya bunu sonlandırdığımı bilmeden uyuya kaldım. İşte ardından geldiğim günlere benzer birkaç günde yaşanmak için beni bekliyordu. O günlere hazır değildim lakin alışmaya başladığımı da inkâr edemezdim.
O günlerden biriydi. Günler birbirini kovalarken, sadece Pazar günlerin gelmesiyle burada olduğum üçüncü haftayı devirdiğimi ve haftanın ortasında olduğumu biliyordum. Birkaç kez göz göze geldiğim Yoongi'ye fırsat bulup Jimin'i sormak istiyordum. Ancak ne zaman buna girişsem ya biri çıkıp geliyordu ya da biri onu çağırarak gözlerine umutla bakıyor olduğum bakışların çekilmesine sebep oluyordu. Fakat Jimin'e bir şey olmadığı sürece, onun iyi olduğunu bilmek... özellikle doğacak bir yeğenimin olduğunu bilmek benim tek dayanağım oluyordu. Daha çok konuştuğumuz isimlerden birini mi koyardı? Cinsiyeti ne olurdu? Bir gün ölmeden onları görebilir miydim? Bunlar çoğu zaman iş yaparken aklımı kurcalayan düşüncelerden sadece birkaç tanesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead butterfly
FanfictionJungkook, kardeşinin sevdiği adama kavuşabilmesi için düğün günü onun yerine geçmiş ve kaçması için ona zaman kazandırmıştı. Oysa bilmiyordu ki; Delta Kim Taehyung'un artık eşinin o olacağını ve ölümden beter bir hayatı onunla yaşayacağını. For; Tae...