50. Tenin tenime değdiğinde, kıvılcımlar sarar bedenimi.

4.9K 580 715
                                    

Huhuhu ben geldim, gece 3 ve sabah 6 da kalkacağım. Bilmem anlatabildim mi? Hemen gidiyorum, ballarım.

Yorum sınırı: 600

vote sınırı: 300

iyi okumalar :)


...

"Tutunmaya değer olan sana tutunup bırakmayacak olandır."

...


Bölüm 50: Tenin tenime değdiğinde, kıvılcımlar sarar bedenimi. Zaman dolsa da geçmişte kalsa da vazgeçmem ben bu aşktan.

Boynunda fire vermek istiyordum duygularımdan ötürü var olan tüm çiçeklerimle. Doyamadığım ıslak dudaklarım gerçeğimdi ve ben ilk kez çok utanmazdım. Ondan başkasını düşünemeyecek kadar aidiyet duygusu taşıyordum. Onu kafesliyordum, çünkü bunu yapmazsam yine o yok olan ve ne zaman bu denli alışkını olduğum bedeni kaybolacak diye ödüm kopuyordu.

Abim ve Jennie varken, Taehyung'un dudaklarının içini öpüyordum hasretle, ağlıyor ve kollarımı boynuna dolayarak bırakıyordum. Sanki, o benim belimden kavrıyor olsa da ben onu sıkı sıkıya tutmazsam kaybedecek gibiydim yeniden. Onunla aynı duyguyu taşıdığımdan daha buraya gelmeden önce verdiğim o kararın arkasında duruyordum, onun elleri aşağıya doğru kayarken bile ben bunun heyecanını bastırıyor ve kendimi o beni sere serpen dokunuşlarından kaçmayı istemiyordum.

"Öhm öhm," diye dikkatimizi dağıtacak bir ses çıkardı Jennie. Utanarak kafamı Taehyung'un boynuna gömdüm. Bu durum Taehyung'u gülümsetti. Boynumdan öptü. "Neden bozuyorsun bizi?" diye sordu mızıkçı bir sesle. Jennie hemen kahkaha attı. "Benlik sıkıntı yok. Ben sizin aranızdaki çekimin farkındaydım da şu anda bu durumdan dolayı şoka girmiş iki kişi daha var. Onlara biraz fazla gelmiş olabilir bu haller."

İki kişi?

Kafamı kaldırdım ve utana sıkıla çekildim o kollardan. Oysa ne güzeldi. Şimdi Taehyung ile yalnız kalmayı ve başıma her gelen şeyleri ona anlatmak ve onun da neler yaşadığını bilmeyi çok istiyordum. Ama yörüngesinden sıyrılsam da belimden tutmaya devam etmesini dikkatimden kaçırmayarak, abimin elini ağzına götürmüş gözleri kocaman halde duran şaşkın haline bakıyordum.

Taehyung'da benim baktığım yöne baktı. Ben halen o ikinci kişiyi görmüş değildim. Kafamı kaldırdığımda, Taehyung, Jimin'e bakmıyordu ancak ona ithafen konuşuyordu. "Jungkook'a destek olduğun için teşekkürler." Diyordu. Bu tavrı onunla gururlanmama sebep oluyordu. Daha öncesinde dudaklarının arasından zoraki bir teşekkür kelimesini kerpetenlerle çıkartıyorken, şimdi ezeli düşman bellediği kardeşime bunu yapıyordu. Bu o kadar sıcacık bir histi ki göğsüm kalbimi sığdıramıyordu olduğu yere.

Jimin ağzını açmak istedi ama halen çekinceleri ve ön yargıları vardı. Bunda tamamen haksızdır diyemem ama benim gözümden Taehyung'u tanıması da imkânsız olurdu.

"Bu akşam yemeğe Yoongi ile kalmak isterseniz kalabilirsiniz? Açıkçası senin burada olduğunu bildiğinden içeriye girmeye cesaret edemedi."

Abim kaşlarını daha da çattı. Kucağındaki miniğimizi boynuna yasladı. "Bizi gerçekten de affettin mi? Yani bize zarar vermeyecek misin?" diye sorduğunda, hoşlanmadım bu sorudan. Dişlerimi sıktım. Eskiler unutulmamıştı ama yaşanan onca felaketlerden sonra geçmişe dair hiçbir şeyi hatırlamayı istemiyordum. Asla silinmeyecek olsalar bile. Ama şimdi bir gelecek vardı. Bir geleceği olsun diye koruyup büyüteceğim bir evladım. Elim sadece bu düşünce ile karnıma sarıldı. Bu haberi Taehyung'a yalnızken vermek istiyordum.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin