12. Beni onlara verme, külümü al uzak yollara savur.

8.4K 820 523
                                    

Selam... gündüz yeni bölüm atmama rağmen, gece bölümü dediniz; alın size bölüm ballarım :)

herkes diğer bölüm bir oh çekmişte, neyse, gülücük size.

İyi okumalar :))


....

"Acaba bilecek misiniz, ruhumdaki bu ateş damlasını, bu, o kadar muazzam fakat o kadar da beşerî ve günahkâr olan ateş damlasını? Şimdi o beni katra katra daima yakarak yiyor, yiyor. Ruhumda bir zaman sonra kül bile kalmayacak!"

.....


Bölüm 12: Beni onlara verme, külümü al uzak yollara savur.

Yüreğimde ismi karalansın diye dilediğim, köhneme zehir batırarak benim nefsimi nefesimden eylediğime sarıldım ya ben bu gece. İçimde bin bir hesap görüyordum. Çok istedim. İlk kez çok istedim bana olduğundan daha çok acımasız ve yargısız olmasını. Çünkü ben kendime geldiğimde hem bunun onursuzluğunu taşıyor olacaktım göğsümde hem de ona dokunmak isteyecek kadar mahvolmuş kendime çok üzülecektim. Yargılayacak, sevilmemiş başımı kardeşimden başkası okşuyor diye azaplar duyacaktım.

Şimdi bir gecede geçmeyen yaralarıma o sanki bir gece de yapabilirmiş gibi benim arzuladığım sıcaklığa attı ya ve ben tüm olup bitenlerin hayretiyle daha da küçülmek istedim. O da bunu yanlış anlayarak belimden kavrayarak çektiği kendisine daha da yanaştırdı. Az öncesinde boğazımı yakan feryatlarım ve onun öfkeli tadı, şimdi ise beni cennetin körlüğünde karanlığa, uykuya teslim olayım diye zorluyordu.

"Uyu," diyordu usulca. "Artık bundan fazlası olmayacak."

Sanki emirleri benim en kutsal beyitlerimdi. İtiraz etmeden gözlerimi kapattım. Ama daha fazlası olmayacak dediği zulmü müydü yoksa eşine azıcık da olsa olan saygısı mıydı, bilmiyordum.

Sadece biliyordum ki, sabah uyandığımda artık kesinlikle bu evde bir şeylerin değişiyor olacağıydı. Ve ben ilk kez, gururumu bir kenara bıraktım. Biraz da olsa yaralarımın sarılmasına izin verdim. Şimdiden kahrolmayı bırakarak uyudum onun kollarında. İlk kez, neredeyse buraya geldiğim bir ay içinde güzel bir rüya gördüm. Kardeşimi ve kucağında duran bebeğini. Beni yanına çağırmıştı. Ancak koşmak isterken kollarımı tutan eller beni gördüğüm o manzaraya gitmeme engel oldu. Ona öfkeyle bakmıştım, çünkü beni çağıran kardeşime gitmeme izin vermemişti. Lakin sonra kolumda duran parmakları parmaklarıma dolandı. "Birlikte gidelim," dedi ve ben tanıdığım kalın sesiyle kendime geldim.

Uykumdan gözlerim beni sıçrayarak uyandırdığında, göğsünde halen uyuyor olduğumu gördüm. Çekingen bakışlarımı onun yüzüne taşıdığımda, ilk defa kaşları çatık olmak yerine gevşemiş görünüyordu. Eli belimde duruyor, onun karnının üzerinde duran elimin üzerine elini yaslamıştı. Bu o kadar tuhaftı ki, sadece yüzüne bakıyor, uyurken dudaklarını hafif hafif oynatmasını izliyordum.

Korkuyordum halen daha. Eğer geriye çekilmek istediğimde uyanır ve bir şekilde beni haksızlığa uğratacak cümleler sıralayarak yaşama dair bıraktığım ümitlerimi daha günün açan güzünde o hemencecik soldurur diye.

Ama bu şekilde, bu halde duruyor olmak benim kendime duyduğum her onurlu duygunun azalmasına sebep oluyordu. Ağırca döndürdüm bakışlarımı boş koltuklarının üzerine doğru. Kulağımın altında atan sakin kalbini, yumuşak nefeslerini dinledim dakikalarca. Bundan dolayı kötü değildim lakin kurdum uzun zamandan sonra nefes almışım gibi kafamın içini bomboş olmasını sağlıyordu. Tenimdeki yaraların iyileşmesi için çabalıyordu. Ne utançtı doğrusu, canını yakanla canını iyileştirenin aynı kişi olması.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin