19. Beni kalbinden uzak bir yere götür, çünkü ben yaşamaya mecburum.

8.4K 860 693
                                    

Selam, gece üç buçuk ve ben yarın sabah işe gitmiyormuşum gibi geldim ve ficin en uzun bölümünü yazdım. Aferin bana cidden sbadkjfhlsdcbn sabah uykulu uykulu size söveceğim

Lütfen güzel yorumlarınızla tepkilerinizi eksik etmeyin

İyi okumalar :)


...

"İnsanı yediği kazıklar değil de bunları atanların yakınlığı öldürüyor."

...


Bölüm 19: Beni kalbinden uzak bir yere götür, çünkü ben yaşamaya mecburum.

Yazarın Ağzından

Telefonuyla konuşuyordu genç kız. Ahizenin arkasından duyduğu ses onun kalbini sevince yatırırken, yatağının üstünde şımarıyor ve duyduğu güzel sözcüklerden ötürü neredeyse yastığını ısırmak üzereydi. Uzun zamandır hoşlandığı Alfa ona karşı duygularını itiraf ettiğinde biraz çekingendi. Bu ailenin baskısı ve zorluklarının bilincindeydi, ancak genç kız ile konuştuğunda sanki bunu unutmuş gibiydi ve bununla birlikte bir kez daha Jennie'ye onu sevdiğini itiraf ettiğinde, genç kız utanarak hafifçe güldü.

O da aynı karşılığı verecekti. Eğer birdenbire yüreğini hoplatan o sesleri duyuyor olmasaydı. Gözleri korkuyla açıldığında elindeki telefonu neredeyse düşürmek üzereydi. Öylesine bir telaşa kapıldı ki çocuğun suratına bir şey diyemeden kapatarak yatağın yanında duran ayaklı askılığından, biraz açık duran geceliğini kapatmak için bir uzun ince bir hırka aldı. Acele ediyordu, ses ise hemen bir üst katından gelirken kaynağının abisinden kaynaklı olduğunu biliyordu. Çünkü buna daha öncesinde de şahit olmuştu.

Yüreği sıkışmıştı ve hızlı hızlı merdivenleri çıkıyorken, onun gibi sesi duyarak irkilen birkaç kişi daha vardı. Ancak Jennie onlardan daha hızlıydı. Merdivenin sonuna geldiğinde, dışarıya kadar yayılan ağır koku yüzünden kol dirseğini ağzına ve burnunu kapatacak şekilde sıkıca örttü. Kapının ardından olanları anlamaya çalışıyordu ama tek duyulan birkaç inilti, abisinin hırlayışları ve buna eşlik eden kırılıp dökülen eşyaların sesiydi. Ama en sonunda çok hiddetli bir çarpma yaşandığında, oradaki omeganın çığlıklarını duydu.

Ona yardım etmek istiyordu ancak bir omega olduğu için fazla yaklaşamıyor, bu baskın ortam yüzünden kurdu acı çekerek onu kıvrandırmaya başlıyordu.

Merdivenlerden çıkan birilerinin sesini duyunca telaşla oraya koştu. Namjoon abisi geliyordu, Yoongi ise odasından yeni çıkmıştı. "Abi bir şeyler yap," dediğinde sesi anlaşılır değildi. Namjoon ise aksine telaş yapmak yerine ağır adımlarını koruyarak, "Neler oluyor, kavga mı ediyorlar?" diye sordu. Aslında ne olup bittiğini çok iyi biliyordu.

Jennie de anlamıştı bu durumu. "Hayır, bu öyle bir şey değil." Dedi ve korkuyordu. Gözleri dolmuştu. "Hani geçmişti, hani iyi olmuştu artık." Dedi bastırmaya çalıştığı hıçkırıklarının arasında. "O çocuk içerde ölmüştür bile. Kendine geldiğinde bundan pişman olacak. Lütfen bir şeyler yap hyung," dedi çaresizce.

Namjoon sıkıntıyla şakaklarını ovuşturdu. "Beni gördüğünde tehlikeli olduğumu düşünüp boğazımı parçalarsa ne yaparım o zaman kardeşim," dediğinde, Yoongi onların yanlarına sokularak kapıya baktı. "Ben açacağım kapıyı. Kendine gelmesi lazım. En son bu olduğunda, kendisini uzun bir süre cezalandırmıştı. Onun elinde olan bir şey değil. Anlamıyorum da. Bu durumun tekrar nüksetmesi çok saçma. Yıllarca bunun tedavisini oldu. Bir şey olmuş olmalı bugün."

Cesaretle öne atıldığında Namjoon kaşlarını çatarak kolundan tuttu Yoongi'nin. "Bize ne, isterse öldürsün o sefil yaratığı. Burada yaralanma ihtimalin var," dedi ama Yoongi onun kolunun tutuşundan kurtularak imalı bir şekilde karşılık verdi. "Bunu önemsemediğimi ve bana bir söz verdiğini unutma."

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin