25. Perişan haldeyim ama içimde kendimden bile sakladığım bir ümit var.

7.4K 840 670
                                    

Selam ballar, hemen uyumaya kaçıyorum.

Lütfen yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.

İyi okumalar. :)


...

"Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok, lüzum da yok. Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı."

....


Bölüm 25: Perişan haldeyim ama içimde kendimden bile sakladığım bir ümit var.

Yazarın Ağzından

İnsan yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür. Ona öğretilen gerçekler üzerine hareketlerini bir anlama paylarken şimdi öğrendiklerinin gerçek olmadığı durumuyla yüzleşirken kabullenemiyor ve büyük bir inkâr aşaması yaşıyordu. Taehyung'un da yaşadıklarını buna benzerdi aslında. Güven diye basite indirgenen her şeyin düzme bir söz sanatından ibaret olduğunu keşfederken bilhassa.

Omuzları o yorgunlukla, bitmişlikle çökmüştü. Bir insanın içinde öfke neden hiç dinmezdi? Onu böylesine diri tutanda neydi? Oysa çok emindi. Bir şeyleri yok edeceğinden. Fakat buradaydı. Elinde ve üzerinde hıncını alamadığı ve ilerisinde ona büyük komplolarla geri dönecek insanların kanı. Parmakları, kurdu, kalbi bir canavardı. Küçük bir çocukken canavar olmaya alışmıştı. Çünkü doğası bunu istiyordu. En güçlüydü ve terazisiz olan o denge konumunda durması için baskı görüyordu. Şimdi her şey boşaydı.

En değer verdiği şeyler bile boşaydı. Yemin etmişti hem de iki kez. Bunların hiçbiri tutulmuyordu. İçten içe öldürmeyi istediği o kişi değildi, Jimin, o içindeki öfkeyi öldürmek istiyordu. Bunu yaparsa soğuyacaktı içi. Ama bu ezelden beriydi ve şimdi kendisini bu ezelden geriye çeviren biri vardı. Onu kırmak için açtığı ağzından kendisini de o denli kırmaya çalışan biri. Zaafı olacak kadar tehlikeli duran o ezici bakışların tesirinden çıkabilmeyi umuyordu. Bu hiç de sandığı kadar kolay olmayacaktı, daha yolun bu kadar başında duruyorken.

Halbuki o tokadı yediğinde, ki bunu daha önce kimse cesaret edip yapamamıştı. Sadece kıyısından dönenler önlerinde yerde baygın yatan sinekler gibiyken, Taehyung bunun şokuyla duraksamıştı. Onu parçalamak istedi. Bunu yapabilirdi. Gücü vardı. Lakin kurdu buna asla izin vermedi, Taehyung'un kendisi de bunu yapamayacağını o gözlere baktığında anladı. Kibir, o yüce kibir ağzının içini kan kusturacak kadar nefretle, dokunamasa bile karşısındakini ezecek kadar tehlikeliydi, bir nevi cinayet silahıydı. Bunu yaparak korkunun fışkırdığı gözlerinin tanesine uzun uzun bakmıştı. Bununla diliyle daha da uzun akmalarını sağlamıştı o yaşların.

Ve sırtını yasladığı kapının ardından arkasındaki odada aklını kaybetmiş bir omeganın çığlıklarını duyuyordu. İsyan edercesine ağlamasını. Canavar demişti kendisine. Neden bu kadar oturmuştu yüreğine, arkadaki duyduğu ses ile daha da katlanılmaz bir hale dönüştü. Bundan daha beter cümleler duymuştu bir başkasından, ama bu zayıf, çelimsiz, dün gece kollarında utancıyla yanında sokulmuş olan bu omega, taptaze ve narindi. Hassastı, masumdu, dokunurken bile dikkat etmesi gereken tek varlıkmış gibi.

Bir hipnoz gibiydi. Ona dokundukça, çekildiğini anlamak. Oysa hayatta iki şeyden nefret eder ve tahammül edemezdi. O iki şey için bile gözünü kırpmadan öldürebilirdi birini.

İhanet ve yalan. İki çatallı iğnenin ucuydu, aynıydı ama tonları farklı. Taehyung bu ikisi için bile yok ederdi, önündeki her kimse. Jungkook gözünde bu ikisine de sahipti. İhanete uğradı arkasından iş çevrilerek, yalana maruz kaldı, asla gerçeği söylemeyecek olan sözlerine karşı.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin