22. Can alıcım geldi, canımı almaya. Benim can vermeye dermanım mı var?

7.2K 814 639
                                    

Selam... bekleyenler var mıydı bölümü?

Yorumcuklar yapmayı ve votelemeyi unutmayın.

İyi okumalar. (Bölüm Tae ağırlıklıdır)





...

"Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor, paramparça ediyor? "Neden bütün olaylar hep bir salgın, savaş, yaralanma ya da ölüm türünden?" Hiçbir zaman olayla eşitlenemiyoruz, diyordu Deleuze - hep ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz; ya çok aceleciyiz ya çok pasif, ya çok ilerdeyiz ya erişemeyecek denli uzakta. Ya şu: "Bana çok zayıf, kırılgan gelen hayatım, kayıp gidiyor elimden"; ya da bu: "Hayata karşı zayıf olan ben kendimim, beni altüst eden, benimle hiçbir alakası olmayan biricik şeylerini ortalığa döküp saçan hayat."

...


Bölüm 22: Can alıcım geldi, canımı almaya. Benim can vermeye dermanım mı var?

(1 gün önce)

Kim Taehyung arkasını yasladığı masasında karşısında duran üç yeni adamın suratını inceliyordu. Bakışları sert, keskin ve donuklardı. Anlaşma yapılması için gönderilmişti ama her iki tarafında uzlaşma yapma gibi bir isteği görünmüyordu. Her birinin eli belinde duran silahındayken, masanın üzerinde duran tek silah Delta'ya aitti.

Ağır sesi gücüyle hırlarken, "Kaç kişi?" diye sordu.

"Yüzden fazla. Ama küçük çeteler halindeler. Sana kaç kişi gerekecek?" dedi ortadaki yüzünde dövmeleri olan adam.  Taehyung kararsız bir şekilde onlara baktı. "Hepsi," dedi. Adam yanındakine huzursuzca dönerek baktı. Bu bakış birbirlerini onaylamak için olurken yanındaki iri adam bu durumdan hoşlanmadı ve sözü devraldı. "Bu kadar riske değecek bir olay görmüyorum. Her zamanki gibi yapalım. Devlet bize karışmasın, biz de bizden büyük çeteleri çökertmenizde yardımcı olalım."

"Sana fikri soran olmadı. Sözünü tasmanın sahibine ver," diyerek ortadaki adamın gözlerine dikti. "Ben bir anlaşma yapmaya geldim. Eğer ağız gevelenmesi için zamanımı çalıyorsanız, bunun sizin zamanından da alınacağını temin ederim. Sizler bizlere istek beyan edecek durumda değilsiniz. Söyleriz ve yapmak zorundasınız. Biz mallarınızı koruyorsak, sizde bizim kendi adamlarımızın canlarını korumak zorundasınız."

Anlaşılan oydu ki, bu savaş çetelerle, devletin içindeki bir avuç karakterli, onurlu, cesaretli haksızlığa tahammül edemeyen kişilerin arasındaydı. Ya yer altı örgütleri, kirli çeteler kazanacaklardı ya da haksızlığın karşısında olanlar.

Delta yavaşça eğildiğinde, yandaki sıska adam ağzına attığı sakızını gevşekçe patlattı. Taehyung ona ters bir bakış attı. Adam bunu umursamıyor görünüyordu. Çünkü Delta'ya olan korkusu söylentiler yüzünden itibar duyamıyor, ciddiye alamıyordu. Ona göre devletin ona ihtiyacı vardı. Devletin her zaman silaha ihtiyacı vardı. Bu nedenle teröristler yerine devlete casusluk yaparak onların yararına çalışıyorlarsa elbette düşünceleri onlar tarafından önemli ve değerli olacaktı.

Sakız çiğneyen adam bir kolunu arkasına yasladığı sandalyeye gevşekçe attı. Ayakta, Delta'nın arkasında duran Woo Shik gözlerini devirdi. Hissetmiş gibi duruşunu düzeltti ve emri altında durduğu Taehyung'tan dolayı tetikte bekliyordu. Bu sabah diğer günlerden daha gergin ve sinirli buldu onu. Sebebini ise her an kızgınlığına girecek olmasına yordu. Çünkü ensesinde biriken küçük ter öbeklerini görebiliyordu. Kaslarının kasıldığını ve bununla beraber çok fazla sinirli olduğunu da.

"Ukalalığın sebebini açıkla, derhal."

Sesi tüm odadaki herkesin irkilmesine sebep oldu. Ortada duran dövmeli adam yanındaki adamı susması için uyardığında, diğeri onu umursamadan masaya yaklaştı ve iki elinin dirseklerini oraya yasladı. Delta'ya korkmadan bakıyordu.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin