Selamm... dün yoktum. Yokluğum hissedildi mi bakalım?
Aklımdaki yerde bitirmedim, ama keşke olsaydı... olaylar olaylar... diğer bölüme kaldı artık. Eğer güzel tepkiler alırsam yarın iki yeni bölüm atabilirim.
İyi okumalar, yorumcuklar :)
...
""Dayanmak" ın içinde "yanmak" da var."
....
Bölüm 16: Kağıttan olma bu evler, her biri kibritle gezer.
Yüzü yüzümdeki delip geçtiği o maskeyi tutuyordu. Şimdi kocaman bir çaresizlik peyda olmuş saflığıma bakıyor ve gördüğü her ne ise seçemediğim seçili karanlığıyla beni yoluyordu gözleri. Gözlerinden akıp giden dilinin eğlencesi ile.
"Ne kadar da güçlüsün? Ben bu kadar zorbalanmadan sonra kesinlikle gerçeği itiraf ederdim." Dedi ve burnunu çekti. Bir şey düşünüyordu oysa ben o zehirli dudaklardan ne çıkacak diye ödümü patlatıyordum. "Bu işi senin için kolaylaştırmamı ister misin? Taehyung'a hemen buradan çıktıktan sonra gerçeği söyleyebilir, seni acındırır ve buradan sağ salim çıkmanı sağlayabilirim. Belki sen istersen... abine bile kavuştururum seni. Ama bu son kavuşma anısı da olabilir? Sen seç beğen bakalım."
Acımla alay eden tavrından sonra sözlerinin bitimiyle ciddi bir şekilde durdu. Ve benden istediği şeyin idrakini geçmiştim, çünkü halen onun her şeyi biliyor olmasının şokunu atlatamamıştım. Üşümüş olan tenimin duvarlarına şimdi ateşler saçıyor ve ağzımda atan kalbim dilimi uyuşturmuştu. Konuşamıyordum.
Bu durumdan sıkılmıştı. Yanağıma parmağını batırarak dürtüklediğinde refleksle geriye kaçtım. "Sakin ol tatlı şey, çok mu birdenbire oldu sözlerim. Bilseydim alıştıra alıştıra söyler, seni hazırlardım bu duruma." Bana hiç de masum gelmeyen gülümseyişi, gözlerimden, yutkunuşuma odaklandı. İç çekti. "Hadi şimdi bir diğer soruya geçelim. Bunu söyleyerek senden ne isteyeceğime. Çünkü umurumda değil diyecek bir tip değilsin. Diyecek olsaydın bunu daha ilk günden yapardın. Neredeyse iki ayın dolmak üzere bu evde. Eh, bende büyüyen yeğenini düşünerek sana iyi bir teklifle geldim. İkimizin de kazançlı olacağı bir teklif. Ne dersin buna?"
Bu adam kesinlikle iyi biri değildi. Ne aklen ne de kalben. Korkunun öbekleştirdiği gözlerimle, keşke buraya hiç gelmeseydim dedim. Ama nafile. Bu adam bana en korktuğum, açığa çıkarsa kıyametlerin kopacağını bildiğim sırrımı biliyordu ve benim karşısında kem küm duran acizleşmiş halimden dolayı memnuniyet taşıyordu arsız yüzünden.
Hissediyordum. Bu adam beni hiç istemeyeceğim bir şeyle art niyet dolu bir teklif sunacaktı. Bunun ne bedensel ahlaka uyduğunu ne de ruhi bir ahlaka hitap edeceğini hiç mi hiç sanmıyordum.
Çekindiğim ellerim sanki onun gözlerinden beni kurtarabilirmiş gibi kollarımı belime doğru sararken, yüreğim can çekişiyor ve zoraki oynattığım ağzımın güçsüz kasları, titriyordu. "N-ne istiyorsun benden?" Benim zar zor çıkardığım cümlem ne kadar bozuksa, onunki o kadar net ve sertti. Emindi. Ciddiydi. "Taehyung'u öldürmeni." Derken.
Pekâlâ, geçen gün sarhoş halinden dolayı bana karşı yapılacak bel altı isteği dahil geleceğini beklemişim. Fakat bunu asla.
Anlayamadım. Duyduğumu uzun bir süre kavrayamadım. Başım uğulduyor ve ben kardeşim için canımdan vazgeçecek iken bu adamın söylediklerinden dolayı kan beynime sıçrıyordu. Bu adam benden sahiden de ne istediğinin farkında mıydı cidden de?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead butterfly
FanfictionJungkook, kardeşinin sevdiği adama kavuşabilmesi için düğün günü onun yerine geçmiş ve kaçması için ona zaman kazandırmıştı. Oysa bilmiyordu ki; Delta Kim Taehyung'un artık eşinin o olacağını ve ölümden beter bir hayatı onunla yaşayacağını. For; Tae...