35. Sormadı kimse de bana aşk ateşinde yanmaya gönül razı mıdır?

6.7K 900 1.3K
                                    

Selam, geciktim ama uzun oldu bu bölüm, istediğim yerde bitirmek istedim. Peki kimler beni bekledi, o koca yürekli sadık okuyucularım ses versin bana.

ayrıca, bu bölüm çok yorum gelmezse ben neyi anlayacağım biliyor musunuz? spoi olacağı için alta yazacağım devamını...

İyi okumalar :):)


...

"Sordu: nasıl bu kadar iyisin insanlara karşı? Süt ve bal damladı dudaklarımdan. Cevaben, çünkü kimse bana iyi davranmadı."

...


Bölüm 35: Baldı dudaklardan damlayan, düştü bakışlar, sormadı kimse de bana aşk ateşinde yanmaya gönül razı mıdır?

Bazı insanlar karanlık bir kuyu gibidir, yanın da yıllar geçirseniz bile tanıyamazsınız, bazı insanlar ise açık kitap gibidir, daha ilk gördüğünüz anda anlarsınız. Onlar kendilerini gizlemeye gerek duymazlar.

Şimdi Taehyung ile karşılıklı otururken, onun açık mı yoksa kapalı mı olduğunu anlamaya çalışıyordum. Çünkü ortamdaki bu aura ile elini çenesine yaslamış ve gözlerindeki o perdeyi aralayarak bana apaçık bakıyordu. Tanıdığımdan farklı, olduğundan bilhassa farklıydı. Dürüstlüğe değer verdiğini bilirdim. Belki de bu dürüst gözlerin bana bakarken ışıltıyla parlıyor olması ellerimin vıcıklamasına sebep oluyordu.

Kahvaltı edecektik ama o sadece beni izliyordu. Sanki, balayına çıkmış aşıklar gibiydi tavırları. O evde yediğimiz yemek masasındaki o çatık kaşlarını, bana olan alttan bakan bakışlarının hiçbiri yoktu. Tüm yüzümü gözlerinin içine kazıyarak dokunuyordu tenime görüşleri, ağzımdaki lokmalar bu apaçık duran izlenme yüzünde büyüyor ve her an ter atacakmışım gibi hissediyordum.

Fark etmemişim gibi yapmaya çalışırken kafamı sağa sola başı boş dolaştırıyor manzarayı izliyordum. Geçici de olsa her şey geride kalmış gibi duruyordu yaşadıklarım. Anının tadını çıkarmak istiyordum, boydan camın ardından görünen şelalenin hırçın sesini, hafif rüzgarla başını eğerek yere uzanan ağaçlarla, sarı ve mor ağırlıktaki ot ve çiçeklerin güzelliğini izliyordum. Arkada sıcak piyano sesleri, arka tarafımda şömine yakılmıştı. Sıcaktı. Sessizdi. Garson her şeyi hazırlamış ve Taehyung'un tek bir bakışıyla hemen ortamı terk etmişti.

O kadar huzurluydu ki, konuşmuyor olsak da ikimiz arasında derin bir muhabbet dönüyormuş gibi hissediyordum.

Güven duygusu, sıcaklık, mutluluk, ilk aşkıymışım gibi duran karşımda bir adam ve dahası... Bir bakışın tüm bunları verebilmesi mümkün olabilir miydi? Tek bir bakıl sonsuzluğu hissettirebilir miydi? Benim bunları hissetmem ne kadar normaldi?

Ben onun bakışlarının yenilgisiyle iç çekerek ona bakarken, ihanet mi ediyordum kendime? Ne zaman içime sindiğini bilmediğim bu duygular için şimdi kendimi nasıl suçlayacaktım? Bunu yaparsam ne kazanacaktım? Çünkü haince bir duygu vardı. Sinsi bir hastalık gibi bedenimi ele geçirmeye çalışıyordu. Bu duyguyla ilk kez mücadele veriyordum ve bunun hoşlanmak demenin ötesine geçmek üzere olduğunun da farkındaydım. Sonuçta insan birçok şeyden hoşlanabilirdi. Çiçeklerden, kıyafetlerden, derslerden... ama bir insandan hoşlanmak normal değildi.

Bunu hisseder korkusu yaşıyordum.

Eğer bana o şekil bakmaya devam ederse yakalayacaktı içimi kavurtan bu düşüncelerimi.

"Kahvaltı etmeye geldik sanıyordum," diye mırıldandım. Dudaklarımı farkında olmadan içe kapanıyor ve kirpiklerimin altında duran canım can çekişiyordu. Bilhassa o gülümserken bana. "Herkes çok farklı şekillerde karnını doyuruyor. Kimileri bir parça ekmekle, kimileri o ekmeği yiyen kişinin kendisiyle."

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin