51. Biri senden biri benden olma, en çokta seninle olan.

4.2K 568 645
                                    

Selam ballarım ben geldim. Sınır geçmesine rağmen bölüm atamadım kusura bakmayın. Çok hastaydım. Samimi bir şekilde süründüm... :(

Ona rağmen böyle bir bölüm yazdım :D

Hadi çıksın pamuk eller cepten, yarında bir bölüm atalım, iyi okumalar. :)





...

"Yeniden başlamaktan korkma. Bu sefer sıfırdan değil, tecrübelerinden başlıyorsun..."

...


Bölüm 51: Biri benden biri senden olma, diğer yarımlarımızın tam olacağını düşlediğim bu dünya arasında mutlu olmayı diledim, en çok da seninle olacak olanlarla.

Uzun bir süre sevdim gözlerimle onu. Benden daha bitkindi. Her zamanki gibi gurur yaparak saklamaya çalıştığı halinden anlaşılıyordu. Beni kollarının arasına almış, belimden geçirdiği eliyle karnımın üstünü sanki hissetmiş gibi hafif hafif okşayarak dinlendirmiş ve iç çekmişti kokumu. Onun huzurunu hissediyordum daha net. Bu paha biçilemez bir histi. Onunla bütünüyle aynı duyguları yudumluyor olmak. Onunla eş olmak. O uyusa bile kurdunun halen kurdumla konuşuyor olması ise gülümseme sebep oluyordu. Delta hamile olduğumuzu ve bir bebeğimizin olacağını biliyordu. Bunu bir an önce Taehyung'a söylememi istese de ondan biraz zaman istediğimi söyledim. Beni anlayışla karşıladı. Sonrasında sadece benim duymamı engelleyecek şekilde kurdumla konuşmaya başladı. Ne ayıptı, çünkü feromlarımızdan durum yine vahim bel altı noktalara kaymak üzereydi ve ben bunu üst üste kaldıramayacak kadar dolu hissetmeye devam ediyordum.

Her ne kadar Taehyung'un kollarından çıkmak istemiyor olsam da artık sorunlarımızın olmayacağını düşünerek kalktım yerimden. Yıkanmak istiyordum. Bir an tekrar yerime dönecek oldum, çünkü kollarından sıyrıldığımı hissettiği gibi huysuzca homurdandı ve benim tarafımda olan yastığımı alıp benmişim gibi dolandı.

Dağınık saçları, şiş dudakları ve omuzlarında duran tırnak izlerimle gülümseyerek baktım. O mızmız dudakları, "Çok yumuşaksın omegam," diye kafasını sürtüyor olduğu yastıkla olan flörtüne gülerek baktım. Onu yeniden öpmek istedim. Dudakları benim en büyük alışkanlığım haline geliyordu ve ben bundan oldukça memnundum.

Banyodaki duşumu uzun ve dikkatli yaptım. Sonrasında çıplak şekilde aynanın karşısına geçtim. Çok zayıftım. Öyle ki sırtımdaki kemiklerim sayılacak haldeydi. Bu biraz beni üzdü. Dümdüz ve içe çökük karnıma bakarken orada duran bebeğimin yaşadığı her zorluğa rağmen nasılda oraya tutunabildiğine hayret ediyordum çünkü.

Aynadan gözlerimin içine ulaşmış huzura rağmen çökmüş olduklarını gördüğümde söz verdim. Artık zayıf olmayacağımı ve kendime çok iyi bakacağımı tembihledim. Biliyorum ki bundan sonra benim yaşamak için ve iyi yaşamak için çok önemli sebeplerim vardı. Evladım gibi. Daha onunla nasıl konuşacağımı bilmesem de eminim ilerleyen aylardan sonra feromları oluşmaya başladığında duygularını anlayabilecektim. Bu durum beni çok heyecanlandırmış ve abimin yaşadığı deneyimleri hazırlanıp can kulağı ile dinlemek istiyordum şimdi.

Gülüşüm daha büyürken, Taehyung'un ısırdığı mühür yerimde bir farklılık hissettim. Acımayı bırakmışlardı ve o sivri dişlerinin izleri solmamıştı. Hemen kaybolmazdı ama farklı olan orada tuhaf renkte parıltılara benzer şeyler görmeye başlamış olmamdı. Kalp atışlarım hızlanarak aynaya daha fazla yaklaştım ve olan biteni daha yakından görmeye çalıştım. İnanılmazdı. Sanki küçük mor renkte tomurcuklar vardı. Bu ruh eşi olmakla alakalı olabilir miydi?

Hafifçe okşadığımda, karnımın içi gıdıklandı ve huylanarak hemen parmaklarımı geriye çektim. Bunu yapmamla birlikte Taehyung'un içerden bana seslendiğini işittim. "Güzelim neredesin?" İlk anda cevap vermeyip üzerime hızlıca bornoz geçirmeye çalıştım. Fakat sadece bir dakikadan kısa süre bir vakit oyalandım diye banyoya kadar adımladı. "Neden ses vermiyorsun bana?"

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin