Seungmin kendi patronunun komutuyla diğer sekreterler ile birlikte toplantı odasına girdi. Sanki normal biri gelmiş gibi davranacaktı. Rol yapmak onun her gece yaptığı bir şeydi zaten
Hadi ama, o ajandı. Elbette profesyoneldi.
Sanırım bu kadarını bilmemizde bir sakınca yok.Sekreterler de patronlarının yanındaki yerlerini aldıklarında hepsi not defterlerini ve bazıları da laptoplarını açtı.
Seungmin küçük kalemkutusundaki dışı kırmızı olan kalemi aldı ve dışı mavi olanı kalemkutusunda bıraktı. Sadece belli etmeden mavi kalemin arkasına dokundu.
Evet, o bir ses kayıt cihazıydı.
Mavi kaleme dokunup daksili de kalemkutusundan çıkardı. Bunların hepsini yaparken çok sakindi.
Seungmin toplantıda konuşulan her şeyi not aldı. İşi buydu sonuçta.
Onun dışında her şeyi kalemi kaydetmişti zaten.
Seungmin toplantı sonrası herkes ayaklanırken mavi kalemi cebine attı ve kırmızı kalemi masanın üstünde bırakarak daksili kalemkutusuna koydu.
Sonuç olarak masanın üstünde kalemkutusu ve kırmızı kalem duruyordu. Not defterini de alıp yerinden kalktı. Tam herkes çıkacakken Su-Hyouk Christie'nin patronuna kalmasını söyledi. Aslında söylemedi. Parmaklarını masaya mors alfabesi ile vurarak onun kalmasını işaret etti. Kimsenin anlamayacağını düşündü ama o odada Kim Seungmin de vardı.
Seungmin'in kalemkutusunu bırakma sebebi de buydu.
Sonunda herkesle birlikte Seungmin de çıktı. İnsanlarla beraber çıkışa ilerlerken toplantı odasının kapısının önüne, köşeye gözükmeyecek şekilde mavi kalemin arkasındaki küçük ses kayıt cihazını fırlattı. Sonrasında masasına geçti. Aradan 2,5 dakika geçtikten sonra toplantı odasına yöneldi tekrar. Kapıyı çalmak için biraz bekledi. Eğer kayıt cihazı bir ihtimal bir şeyleri kaydetmezse en azından birkaç terim duyarsa yine Chan'a söyleyebilirdi.
Kısa bir süre bekledikten sonra kapıyı çaldı ve birden içerideki iki adam da sustu. Patronu gel diyince içeri girdi ve hafifçe eğilip gülümseyerek konuşmaya başladı:
"Çok özür dilerim ama birkaç eşyamı burada unutmuşum. Onu almaya geldim. Müsaade var mı?"
"Çabuk ol lütfen." dedi patronu.
Stresli olduğu çok belliydi.
Seungmin, Su-Hyouk'un üzerinde gezinen imalı bakışlarının farkındaydı. Yine de farkında değilmiş gibi, sanki işini hızlıca yapmaya çalışıyormuş gibi bir tavır takındı. Kırmızı kalemini hızlıca kalemkutusuna koyacaktı ama bilerek yere düşürdü. Düşürdüğünde kalemi almak için yere eğildiğinde hızlı hareketlerle bir ayakkabısının bağcığını çözdü. Sonrasında kalemi de alıp kalemkutusunun içine koydu ve fermuarını kapatıp kapıya yöneldi.
O sırada beklediği şey oldu.
"Bekle." dedi soğuk sesiyle Su-Hyouk.
Seungmin hiç bozuntuya vermeden ona döndü.
"Buyurun?"
"Yanıma gel."
Seungmin şaşırmış ve gerilmiş gibi yaptı.
"Tabii." dedi ve adamın yanına geldi.
Su-Hyouk birden elinden kalemkutusunu aldı ve açıp içindekilere bakmaya başladı. Kırmızı kalemi gördüğünde durup Seungmin'e baktı ve sonrasında hemen kırmızı kalemin arkasını açtı.
Ses kayıt cihazı var mı diye bakıyordu tabii ki.
"Bunun içinde ses kayıt cihazı mı var?"
Seungmin daha da hayrete düşmüş gibi yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...