Young-chul büyük bir hayal kırıklığı ile onlara bakakalmıştı.
"Ne?! Ama nasıl olur? Peki neden hala yanınızdalar? Bu kadar şeye rağmen affetmiş olamazlar sizi."
"Chan'a kızmamızın sebebi bizi Felix için bir araya getirmesi değil, böyle bir şeyi başından beri bizden saklamasıydı. Gelip bize baştan deseydi 'Felix için böyle bir şey yapmamız gerekiyor.' diye, biz zaten o zaman da bunu onaylar ve bu yola çıkardık. Sana belki yabancı gelebilir ama güven bizim için önemli ve Chan'a sinirlenme sebebimiz de bize anlatmamasıydı. Yaptıklarında sonuna kadar da haklı. Bir daha olsa hepimiz bir daha burayı seçerdik."
Bunları söyleyen Minho'ydu.
Chan minnettar ve duygulu gözlerle Minho'ya bakıyordu. Her bir cümlesinde kalbindeki kırıklar geri toplanıyordu sanki. Hala onların içinde kendisine ait bir yer bulunduğu için mutluydu.
Felix, Hyunjin'in elini bırakıp yavaşça ilerledi ve babasının önünde durdu.
"Sen psikopatın tekisin... Bak, yaptığın planı yürütmeyi bile becerememişsin. Bize o kadar zarar vermeye çalıştın ama hepimiz sensiz de o kadar güzel yaşadık ki. Zoruna gitmiş olmalı. Anlattıklarına gelince kimsenin bir suçu yok, herkes bunları seve seve bir daha yapardı. Tek suçlu ve yanlış olan sensin."
"Benim oğlum ne kadar büyümüş öyle? Babasına karşı gelmeyi de öğrenmiş."
"Keşke seni de doğduğuna pişman edebilsem. İşim bu değil mi zaten? Kötüleri azalt, dünya iyilere kalsın."
"Felix, haddini aşıyorsun."
"Sen haddini aşarken bana sordun mu? Bizi bu kötü amellerine karıştırmak üzereyken sınırı geçip geçmediğini düşündün mü?"
"Başkalarını babana tercih ettin sen."
"Başkaları mı? Babam mı? Onlar başkası değil, senin oluşturamadığın aile imajını benim gözümde oluşturan kişiler. Ha-Joon amcayı babam bildim ben. Neden? Çünkü kendi babam beni kaçırıp kendi mafya çetesine sokma planları kuruyor. Sen kendine 'baba' sıfatını yakıştırıyor musun? Olivia'yı kızın değilmiş gibi kenara atarken de baba mıydın sen?"
"Tam da Olivia'dan bahsettin, iyi oldu."
Young-chul arkadaki korumalara bir işaret yaptı ve iki koruma üstünde anahtar olan kapının kilidini açıp odaya girdiler. Felix korumaların neden içeri girdiğini anlamadı. Aslında anlamak istemedi. O odadan kardeşinin çıkmasını istemiyordu ama inatla zihni onu aradığında ulaşamadığı gerçeğini hatırlatıyordu.
Korumalar dışarı çıktı. Olivia ile birlikte. Olivia'nın bir koluna biri, diğer bir koluna diğer koruma girmişti. Olivia'yı tutmuş ve getirmişlerdi.
"Olivia!" diyerek ona doğru koştu Felix.
Ama başka bir koruma onu tuttu sertçe ve gitmesine izin vermedi. Bunun üzerine Hyunjin hemen korumanın üstüne yürüyüp karnına diziyle tekme attı. Felix'e dokunduğu için yapmıştı. Sonrasında o Felix'i sakinleştirmek için tuttu.
"Kurtaracağız Olivia'yı. Endişelenme, hep beraber çıkacağız buradan." dedi Hyunjin ona.
Young-chul birkaç gün önce Olivia'yı kaçırmış ve böyle esir tutmuştu resmen. Sürekli bir yere kapatmış ve gitmesine de izin vermemişti. Babalık namına hiçbir şey yoktu yani onda.
Peki Felix tesise alındığında Olivia'ya ne oldu?
Olivia okulunu okumak için ayrı bir eve çıktı ve yakın zamanda da yanına başka arkadaşları taşınmıştı. Güzel bir evde dört arkadaş kalıyorlardı. Aslında Ha-Joon'un planı başta ikisini de tesise almaktı ama Olivia bunu istememişti. O gerçekten normal ve sakin bir hayatı seçmişti. Felix'in de gitmesini istememişti ama onun güvenliği için bu gerekliydi. Bu yüzden Felix, Olivia'ya çok görevler ve tesis hakkında bir şeyler söylemezdi. Bu onun sinirini bozardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...