Felix artık mutlu olmaya korkacak hale gelmişti. Tam her şeyi toparladı derken şimdi Chan'ın dudaklarından dökülen cümleler bir daha umut ışığını söndürmüştü. Hyunjin'in tesisten çıkıp başka yere gittiğinden bile haberi yoktu. Sadece odasından çıktığını görmüştü ama arabasının yokluğunu fark etmemişti.
Chan, kapıya sırtını dönmüş, cama doğru bakarken telefonda konuşuyordu. Muhtemelen Chan kapının açıldığını bile fark etmemişti. Felix elindeki parfüm şişesini düşerecek gibi oldu. Doğru mu duymuştu?
"Hyunjin'i kim takip ediyor?" diyebildi sadece şaşkın ve derin bir sesle.
Chan o zaman fark etmişti ve arkasını dönmüştü hemen. Felix'i orada görünce daha da telaşlandı ve ne yapacağını bilemedi. Telefondaki Seungmin'e:
"Hyunjin'i yalnız bırakma. Dediğim gibi, biz de geliyoruz." dedi çabucak ve telefonu kapattı.
Felix hızlı adımlarla Chan'ın yanına ilerledi. Bir yandan da:
"Chan ne oluyor? Neden Hyunjin'i korumasını söyledin?" dedi. Felix sinirden çıldırmak üzereydi.
"Felix, bak sakin ol. Önemli bir şey yok, tamam mı?"
"Nasıl önemli bir şey yok? Başka bir araba Hyunjin'i takip ediyor durduk yere ve sen bana bunun önemli bir şey olmadığını mı söylüyorsun?!"
"Şuan da panik yapmamız hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Seungmin arkasında, arabayı engellemeye çalışacak. Zaten büyük ihtimal Hyunjin de fark etmiştir. Unutma, o her zaman başının çaresine bakar. Biz de hazırlanıp çıkacağız şimdi zaten."
"İyi de neden? Hyunjin ne yaptı ki? Onu takip edebilecek biri de yok. O günkü kadın olabilir mi?"
"Hayır, sanmıyorum."
"Gidip bulalım o zaman." dedi ve odadan çıkmak için arkasını döndü. Fakat Chan onu kolundan tutarak durdurdu.
"Felix, sen tesiste kalıyorsun."
Felix şaşkınlıktan birkaç saniye konuşamadı. Çünkü bu cümle ona imkanı olan bir şey gibi gelmedi.
"Ne demek kalıyorum? Chan sen ne dediğinin farkında mısın? Birimizin peşinde kim olduğunu bilmediğimiz biri var ve sen bana kalmamı söylüyorsun? Ne dersen de, ben de geliyorum."
"Şuan fazla duygusalsın, oradaki manzara seni kötü etkileyecek. Kendini üzüp, Hyunjin'in de seni öyle görüp üzülmesini istemezsin."
"Chan, hayır! Bana nasıl bunu söyleyebilirsin ya? Burada nasıl bekleyeceğim? Meraktan ve endişeden ölürüm burada size bir şey oldu mu acaba, diye."
"Bak, sana söz veriyorum onu sana sağ salim getireceğim. Tek bir yerinde en ufak bir yara bile olmayacak. Herkesi güvende tutacağım. Gerçekten, söz veriyorum."
Felix hala deli gibi gitmek istiyordu fakat giderse işlerin daha da zorlaşacağını biliyordu. O yüzden susmak zorunda kaldı. Nasıl bekleyecekti, bilmiyordu ama bir şekilde sabretmesi gerekiyordu.
"Tek bir yerinde en ufak bir yara bile olmadan?" dedi Felix en sonunda.
"Tek bir yerinde en ufak bir yara bile olmadan." dedi Chan da.
Felix sıkıntılı bir iç çekti ve hızlı adımlarla odadan çıktı. Yaklaşık on dakika sonra da bizim ekip ve tesisteki diğer ekipler hazırdı. Ne ile karşılaşacaklarını bilmiyorlardı, o yüzden önlemleri en üst seviyede tutmuşlardı.
Chan düşünmeye başladı. Hyunjin'in peşine takılan kim olabilirdi? İlk başta oteldeki kadının olma ihtimali mantıklı gelmişti ama kadının bunu yapmak için sebebi yoktu. Çünkü bu konu sevgilisinin kulağına giderse kadının işi biterdi ve kadın da risk almazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...