İşte en küçük üyenin de buraya gelişi böyle oldu. Sekiz çocuğun bir araya gelmesinin üstünden 2 yıl geçti ve onlar her göreve beraber koştular.
Yanlış anlaşılmasın, onlar bir tür seri katil falan değil. Onları tanısanız, onları günlük hayatlarında görseniz katil kelimesiyle bağdaştıramazsınız bile. Mesela Hyunjin, iş yerinde o kadar saygılı ki ya da komşularına o kadar nazik ki...
Ama biz ilk güne gidelim. Her şeyin başladığı güne. Sekiz çocuğun ilk kez bir araya geldiği o güne...
"Biz neden buradayız? Neresi burası?" dedi Hyunjin.
Meraklı gözlerle özel bir arabayla getirildiği bu toplantı salonu gibi olan yeri inceliyordu.
"Biz de seninle aynı anda geldik. Biz nereden bilelim?" dedi ters bir şekilde Jisung.
"Arkadaş biraz agresif sanırım." dedi Minho da Jisung'a alaylı bir şekilde bakarak.
Jisung, bu çocuğun bakışlarına karşılık gözlerini devirdi. Zaten o da stresle sarılmıştı ve diğerlerinin yersiz tepkilerine tahammül edemiyordu.
Dakikalar sonra içeri hepsinin daha önce gördüğü o turuncu saçlı çocuk geldi. Christopher Bang Chan.
"Arkadaşlar beklettiğim için üzgünüm. Hepinizin dosyalarını hazırlamak beklediğimden uzun sürdü. Neyse, beni boş verin. Nasılsınız?" dedi Chan sonlara doğru gülümseyerek.
"Ne işimiz var burada?" dedi Jisung ciddi bir sesle gözlerini Chan'a dikerek.
"Vaov, sabırsızsın biraz Jisung, hm?"
"Hiçbir şey söylenmeden buraya getirildik. Ne olacağımız belli değil. Bir açıklamayı hak ediyoruz bence."
Diğerleri de onu onaylayarak kafalarını salladılar. Bunun üzerine Chan hafif bir şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve hepsinin yüzünde gözlerini gezdirdi. Sonrasında derin bir nefes alarak oturduğu sandalyeden kalktı. Kollarını bağladı ve ciddi bir ses tonuyla ekledi:
"Siz dünyayı değiştirecek olanlarsınız."
"Ben daha kırık telefonumu değiştiremiyorum. Dünyayı mı değiştireceğim bir de?" dedi geldiğinden beri hiç konuşmayan Changbin.
Chan hafifçe kıkırdadı.
"Dünya telefondan ibaret değil Changbin. Tek yapmayacaksın bunu. Arkadaşlar, anlaması ve inanması zor, farkındayım ama düşündüğünüzden daha köklü bir yerdesiniz. Bunu size anlatsam da çok anlamayacaksınız. Yaşayıp göreceğiniz şeyler var, deneyimlemeniz gereken. Unutmayın, tesadüfen seçilmediniz. Hepinizin burada olmasının bir sebebi var. Burası size yardım etmek için burada. Siz de bize yardım etmek için buradasınız."
...
"Seungmin? Daha uyanmadın mı?" dedi Christie, Seungmin'in evinin kapısını çalarken.
Yaklaşık 20 saniye sonra kapı açıldı.
"Çok şaşkınım şuan. Kim Seungmin ilk defa vaktinde işe gitmek için hazır."
"Abartma Christie."
Sonra Seungmin ceketini giydi ve çıktılar. Christie, Seungmin ile aynı apartmanda oturuyordu ve aynı şirkette sekreter olarak çalışıyorlardı. O yüzden de işe beraber gidip beraber geliyorlardı. Christie sevgilisi ile, Seungmin'in iki kat aşağısındaki dairede yaşıyordu. Seungmin'in ise gizli olan hayatı ve görevleri yüzünden buna izni yoktu.
Bu da yaptığı fedakarlıklardan sadece küçük bir tanesiydi.
Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından ofise geldiler. Vedalaşıp masalarına geçtiler ve işlerine başladılar. Bugün yoğun bir gün olacaktı çünkü şirketlerine "önemli" biri uğrayacaktı. Patronları, gelecek kişinin kendisinin arkadaşı olduğunu söylemişti sadece ve bunun dışında hiçbir şey söylememişti. O yüzden tam olarak neye hazırlık yapmaları gerektiğini de bilmiyorlardı.
Seungmin bilgisayarını açtı ve ilk önce maillerini kontrol etti. Bugünün programında ilk olarak bölüm yöneticileri toplantısı ve o önemli kişinin gelmesi vardı. Onun dışında bir etkinlik yoktu şimdilik. Seungmin hemen dosyalarını açıp halletmesi gereken şeyleri halletti ve sekreteri olduğu kişinin toplantıya hazırlıklı girmesi için ayrı bir klasör hazırladı. Gerekli notları ve konuşulacak konuları listeleyip klasöre aktardı.
Seungmin cidden bulabileceği en iyi sekreterdi.
Seungmin toplantıya kadar işlerini bitirdi ve yöneticiler toplantıya girdiklerinde o da kahve almak için kafeteryaya indi.
Sekreterler başlarındaki kişilerin duyurusu üzerine bu toplantıya katılmayacaklardı.
Neden ki?
Seungmin ve arkadaşları da anlam veremediler ama fazla kafa yormadılar. Christie ile Seungmin de kahve içip sohbet etmek üzere kafeteryaya inmeyi düşündüler.
"Seungmin, bu akşam yemeğe gelsene bize. Uzun zamandır yemek yemedik beraber. Hem kız arkadaşım da seni ağarlamak istiyor."
Bu planlar Seungmin'e çok tersti. Anlık planlar, ona ve arkadaşlarına göre değildi. Ya birden bir yere gitmeleri gerekirse? Ya aniden üsten görev haberi gelirse?
"Ah, çok isterdim ama bu akşam arkadaşlarım geliyor. Bilirsin, cuma akşamı. Takılacağız biraz ama başka bir zaman mutlaka geleceğim. Misafiriniz olmayı çok isterim. Üzgünüm."
"Sorun değil Seung. Kapımız her zaman açık sana."
Seungmin gülümsedi karşısındaki çocuğa. Bazen onun nasıl bu kadar iyi kalpli olduğunu anlamıyordu. Belki de alışık değildi.
Aradan geçen 1 saatin ardından işlerinin başına geri döndü hepsi. Toplantıdan çıkan kişilerin yüzlerine bakılırsa toplantıda pek iç açıcı şeyler konuşulmamıştı. Belki de Seungmin'in listelediği konulara değinilmemişti bile. Çünkü işbirliği yapılacak markaların adı bu kadar moral bozmazdı herhalde?
Seungmin, patronuna sormak istedi ama o bu ruh halindeyken cevap alamayacağını biliyordu. Bunu başka bir zamana erteledi. Onun yerine kendi masasında oturup işine devam etti. Yarım saat gibi bir süre geçmişti işine dalmaısnın üstünden. Telefonuna düşen bildirim dikkatini dağıttı. Çünkü bu mesaj sesi, diğer mesajları gelince çalan sesten bir notası ile farklıydı.
Bu da mesajın merkez üssünden geldiğini gösteriyordu.Seungmin aradan 3 dakika geçtikten sonra telefonunu da alarak lavaboya gitti. Hemen bildirimi açtığında mesajın Chan'dan olduğunu gördü.
"Çocuklar, yeni bir adamımız var uğramamız gereken. İsmi Su-Hyouk. Kırıklı yaşlarda. 1.87 boyunda. Saçları kısa ve sol kaşında 2 çizik var. Busan aksanı konuşmasında belirgin. CEO kimliği biliniyor ama organ mafyası. Halledemeyeceğimiz biri değil. Bu gece ÜÇTE tesiste olun. Bence koruyucu yeleklerinizi içinize giyin çünkü tesiste fazladan böbrek yok :)"
Seungmin son cümleye gülümsemişti. Bir an önce günün bitmesini ve göreve gitmeyi bekliyordu. Onun da yaşama heyecanı buna dayanıyordu.
Saat öğlen dördü vurduğunda bütün yöneticiler birden giriş kapısında sıralanmaya başladılar. Sekreterler de merakla ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Aradan 2 dakika geçtiğinde yöneticiler sağa ve sola tek sıra halinde dizilip girişi açmışlardı ve kapının karşısında da patron duruyordu.
Sonunda içeri takım elbiseli bir adam girdi.
Seungmin birazdan patronun söyleyecekleri ile şoka gireceğini bilmiyordu.
"Hoş geldiniz Su-Hyouk-ssi."
Seungmin sonrasında adamın sol kaşına baktığında gerçekten de 2 çizim olduğunu gördü.
Bangchan'ın bundan haberi var mıydı?
-
Noluyo ya
TATİLİNİZ NASIL GEÇİYOR
İyi geçmek zorunda değil bu arada
Sadece kendinizi iyi hissetmeye bakın <3
Bu arada beğendiniz mi yeni kurgumuzu???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...