Hayat bazen de böyledir. Beklenmedik şeyler karşımıza gelir. Küçük sürprizler, şakalar, bilmeceler, bilememeceler, bulmacalar, bulamamacalar... Olur böyle şeyler.
Demek ki insanların biraz eğlenmeye, olmayan şeylere inanma ihtiyacı var. Yoksa neden şaka yapmak için özel bir gün belirlesinler ki? İşte biz de siz biraz eğlenin diye şaka yapmak istemiştik.Çünkü bu zamana kadar gördüğünüz şeylerin sizi güldürmediğinin farkındayız.
...
Ne diyorduk? Ah, evet... Yolun ortasındaydılar. Arabaların farları açık, Hyunjin ve Felix içeride, diğerlerinin içinde belli etmemeye çalıştıkları bir endişe.
Fakat çaresiz değillerdi. Her şey planlanmıştı. Tabii ki bir yolunu bulup bir plan yapmışlardı.
Rosé adamlara doğru silahını tutmuştu ve onlara çocukları getirmesini söylüyordu.
"Patronumuz gelmeden bir şey yapamayız." dedi adamlardan biri.
Jisung sessizce:
"Gelecek bir patronun vardır umarım." dedi.
Yanında duran Minho, elini onun beline atıp hafifçe bel boşluğunu gıdıkladı saniyelik. Ardından da gülümsedi.
"Sessiz ol bakalım." dedi sonrasında onun kulağına eğilip.
Gecenin soğuğundan da olabilir tabii- Jisung baştan aşağı ürperdi.
-
Felix ve Hyunjin şuan yaşadıkları duruma inanamıyorlardı. Bu hayattaki tek sığınakları olan insanlar şuanda karşılarındaydı ama kapıyı açıp da gidemiyorlardı yanlarına. Felix bir umut arabanın kapısına davrandı. Açılmayacağını biliyordu, gayet iyi biliyordu. Sadece yüreğinde bağırıp duran o kötü şeyleri bastırmak, zihnindekileri susturmak, içinde gezinip onu rahatsız hissettiren tükenmişlik kırıntılarından kurtulmak için yapmıştı bunu. Sanki biri vücudunun tam ortasına bir ateş bırakmıştı ve öylece bırakmasıyla kalıp gitmişti.
Sonrasında sağına baktı.
Hyunjin oradaydı.Hyunjin hep oradaydı.
Felix buğulu gözlerle ona uzun uzun baktı.
Bir elini yavaşça ona doğru uzattı.
Fazla uzatmasına gerek kalkmadan parmakları, Hyunjin'in parmak uçlarına değdi.
Gerçekten de Hyunjin'in dediği gibi olmuştu.
Elini biraz uzattığında hemen parmak uçlarına değeceği kadar yakınında...Hyunjin sözünü tutmuştu.
Felix ellerini yavaşça ona uzatırken o da elini açıp beklemişti sadece Felix'in elini uzatmasını."Yalnız olduğunu düşündüğün hiçbir an yalnız olmadın çünkü ben hep senin için oradaydım, sen görsen de görmesen de. Elini biraz ileri uzattığında hemen parmak uçlarıma değeceğin kadar yakınında..."
"Hyunjin..."
"Söyle sevgilim..."
"Öleceğiz gibi hissediyorum."
"Hislerin bu sefer seni yanıltıyor."
"Öbür türlüsüne ihtimal veremiyorum."
Hyunjin, Felix'i iyice yanına çekti ve iki kolunu, onun etrafından uzatıp elini tuttu ve hafifçe havaya kaldırdı. Kulağına doğru konuşmaya başladı.
"Bak şimdi... 5 parmağın var. Eğer baş parmağına bir şey olursa geriye dört parmağın kalır."
Felix'in baş parmağını yumuşak bir şekilde tutup avucuna doğru katlamasını sağladı.
"Eğer işaret parmağına bir şey olursa geriye üç parmağın kalır."
Bu sefer de işaret parmağını içeri doğru katladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...