Söz(süz)

370 65 90
                                    

Hiçbir şey yoktu baktıkları yerde. Sadece arkalarında çoğu camı indirilmiş bir tesis ve önlerinde de, yerde duran bir mektup vardı.

Mektubu ilk Rosé fark etmişti. Yavaşça mektubun olduğu yere ilerledi ve yere çömeldi. Mektubu aldı ve hemen açtı. Eğer içinde tahmin ettiği şeyler yazıyorsa bunu diğerlerinin görmemesi gerekiyordu.

Mektubun daha ilk iki satırını okuyunca fark etti ki bunu diğerlerinin görmemesi gerekiyordu gerçekten de. O yüzden kafasını onlardan tarafa çevirdi ve:

"Hyunjin, bunu görmen gerekiyor sanırım." dedi.

Diğerleri merakla ne olacağını beklerken Hyunjin, Rosé'ye yaklaştı ve elinden mektubu alıp kendi okumaya başladı. Her biri satırında daha da bir hayrete düşüyor ve içindeki patik duygusu artıyordu. Zaten bu gece yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de ilerleyen günlerin fragmanı neticesinde bir mektup kalmıştı ellerinde. Bu mektubu kimin gönderdiğini şüphe yoktu. Asıl soru bundan sonra bunu yazanın ne yapacağı idi.

Mektubu buruşturup cebine koydu. Bütün öfkesini ve gerginliğini içine gömüp onlara baktı fakat gözlerine değil. Onlara bakamıyordu çünkü, gönlü el vermiyordu.

"Bir mekan ve saat yazmışlar. Bir tarihte orada buluşmak istiyor artık bunu her kim yaptıysa. Bizle derdi olan biri olmalı. Hiçbir isim yazmıyor." dedi ruhsuz bir sesle.

Ardından yanlarından geçip tesise ilerledi. Gerçi tesis de eksik ve güvenliksizdi şimdi.

O, yanlarından geçmişti ki Chan:

"Herkes toplantı odasına. Sağlamsa tabii." dedi.

Hyunjin bir hışımla arkasını dönüp Chan'a baktı.

"Chan, hayır!"

"Toplantı odasına, dedim Hyunjin. Artık vakti geldi. Bu kadar yakınımıza gelmişken daha fazla bir şeyleri örtbas edemezsin!"

Hyunjin sinirle nefes vermiş ve tekrardan hızlı adımlarla tesise doğru yürümeye devam etmişti.

"Neler oluyor Chan? Neyi örtbas edemez?" dedi Jeongin.

"Toplantıda öğreneceksiniz, merak etmeyin." dedi Chan ve ardından o da tesise girdi.

Herkesin kafası çok karışıktı.

Tesisin dış duvarına ve çoğu camına kurşun isabet etmişti. Durum, tesisin içinde de aynıydı ve burası artık o kadar da güvenlikli değildi. Sonuç itibariyle hasar almıştı ve büyük bir tadilata ihtiyaç vardı.

Çok değil, yalnızca on dakika sonra Rosé de dahil olmak üzere hepsi toplantı odasındaydı. Herkes suspus olmuş oturuyordu. Chan'ın bile lafa girmeye cesareti yoktu. Bu hemen öyle söylenecek bir şey değildi ki. Bir süre daha ortama bu sessizlik hakim olduktan sonra Chan söze girdi. İlk başta başka şeylerden bahsederek zaman kazanmaya ve kendini sakinleştirmeye çalıştı:

"Gördüğünüz üzere bir süreliğine burada kalamayacağız o yüzden diğer kur-"

"Chan, lafı dolandırma ve sadede gel." dedi Hyunjin sinirli ve yüksek sayılabilecek bir ses tonuyla.

Chan derin bir iç çekti.

"Pekala. Hadi en başa dönelim: Bu gizemin başladığı yere ve zamana."

~

Siz hiç bu zamana kadar yaşadığınız şeylerden şüphe ettiniz mi? İçine yerleştirildiğiniz hayatın bir kurmaca, koca bir yalan olduğunu fark ettiniz mi? Birisi size bunları camları indirilmiş bir toplantı odasında sadece on beş dakika içinde anlattı mı? Koskoca seneleri on beş dakikaya sığdırmak kolay mıydı? Olayları, evet; duyguları, asla. O yaşanılan duygulara, heveslere yıllar bile az kalırdı. Sanki başa çıkmaları gereken onca şey yokmuş gibi şimdi çocukların üstüne birde bu gerçekliğin ağırlığı binmişti.

Secret.(Place+Plans)=?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin