Kafamız karışıyor. Her şeyi bir pencereden izliyoruz ve birisi izin vermediği sürece hiçbir şey öğrenemiyoruz. Bu tesis neyin nesi? Nerede? Ne için var? Kim kurmuş? Chan niye bunun başında? Bu çocuklar niye burada toplanmışlar? Kim bunlar? Neresi burası?
Size, öğrenirseniz bize söylemenizi istemiştik ama görünüşe bakılırsa siz de bir şey öğrenemiyorsunuz.
Neyse, biz yine de devam edelim. İlla bir açık verilir, bir perde aralanır ve bütün kulis gözükür.
~
"Çünkü normal insanların peşinde onları kaçırıp kendi mafya çetesine katmaya çalışan bir babaları yok!"
Hyunjin sustu. Chan'ın bunu böyle söylemesini beklemiyordu.
"Sınırı aşıyorsun Chan." dedi ruhsuz bir şekilde.
"Ah... Öyle demek istemedim."
"Hayır, tam da onu demek istedin." dedi ve yerinden kalktı.
Kapıya yürüdü. Şuan hissettiği tek şey öfke ve gizli bir şekilde çaresizlikti. Kapıyı açıp tam çıkacaktı ki durup Chan'a baktı. Odanın içine adımlamaya başladı ve tekrardan masanın başına geldi. O fotoğrafların hepsini alıp kapıya geldi tekrar. Chan'a bakıp:
"Bundan sonra Felix'in on metre uzağından bile geçmeyeceğim. Uzak duracağım ve umarım biz de bütün bu tehlikelerden kurtuluruz." dedi ve kapıyı çarpıp çıktı.
Bir hışımla sola dönüp yürümeye başladı sinirle. Fakat durmasını sağlayan kulaklarına gelen cümleler oldu:
"Neden benden uzak duracakmışsın? Neden on metre ötemden bile geçmeyecekmişsin?"
Felix'in ağlamaklı söylediği şeyler başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmesine sebep oldu. Şuan koşup ona sıkıca sarılmak istiyordu ama yapamazdı. Arkasını bile dönmeden:
"Öyle gerekti, sen de ayak uydursan iyi olur." dedi.
Arkasını bile dönmedi. Çünkü eğer yüzüne bakarsa dayanamayıp ona koşup sarılacak ve ağlayacaktı.
Felix, Hyunjin'in öyle demesi üzerine bir şey dememişti. Sadece Hyunjin'in arkasından onun gidişini izlemişti. O cümleleri söylerkenki sesinde hiçbir duygu yoktu. Durduk yere ne olmuştu? Chan ne demişti de Hyunjin ona böyle yapmıştı? Sorun dışarı çıkmaları mıydı? Sadece beş dakikada ne değişmişti?
Felix direkt odasına girip kapıyı kilitlemişti. Kimseyi görmek, kimseyle konuşmak istemiyordu. Yatağına oturdu ve sırtını yatak başlığına dayadı. Sorunun ne olduğunu düşünüyordu. Chan'ın odasından çıktıktan sonra böyle olduysa kesinlikle Chan ile bir şeyler olmuş olmalıydı. O odada ne konuşulduğunu bilmeyi dilerdi. Normalde böyle kötü hissettiğinde yanında olup onu güvende hissettiren Hyunjin olurdu ama şuan bu halde olmasının sebebi Hyunjin'di.
Tek kaçış yolu da çıkmaz sokağa çıkıyordu.
Ağlamak istemiyordu. Hyunjin onun yüzüne bile bakmamışken Felix onun için üzülmek istemiyordu. Sadece iki cümle söylemişti ama Felix'in boşlukta hissetmesine yetmişti o iki cümle. Ağlamamak için kendini tutuyordu ama bu düşünceler aklında dolaştıkça bu zorlaşıyordu ve gözyaşları ondan habersizce aşağı kayıyordu. En sonunda kendini tutmayı bıraktı ve sesli bir şekilde ağlamaya başladı.
O kadar sesli ağlıyordu ki odasının önünde duran ve kapıya sırtını yaslamış olan Hyunjin onun içli içli ağlamasını duyup ona böyle davrandığı için kendini kızıyordu.
~
Akşamüstü olduğunda Chan hepsini kendilerine özel olan toplantı odasına çağırdı. Buraya çağırması, yeni bir görevleri olduğu anlamına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanfictionGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...