Amerika

364 64 120
                                    

Aradaki günler çok da önemli olmadığı için oraları geçtik. Direkt uçuş günü alakadar ediyor zaten sizi. Şimdi gereksiz şeyleri anlatarak nefesimizi tüketmeyelim ki sonrasında anlatacaklarımızda nefesimiz kesilmesin. Tek solukta anlatıp sizin nefesinizi keselim.

- - . - -

Felix uzun süre sonra seyahat edeceği için heyecanlıydı. 3 seneden beri odasından zar zor dışarı çıkmıştı zaten. Şimdi de birden ülke değiştirecek bir seyahat elbette onu heyecanlandırmıştı. Ayrıca diğer arkadaşları da ailelerinden izin almıştı ve onlar da geliyordu Amerika'ya. Hepsi çok mutluydu çünkü çok eğleneceklerdi.

Babasının Amerika'daki arkadaşları onlara güzel bir otelde oda ayarlamıştı ve bunun güzel yanı çocuklar Young-chul ve Luciano ile aynı odada değil, farklı odada kalacaklardı. Böylece daha çok eğleneceklerdi.

Şimdi de çoktan onları İtalya'dan almak için özel olarak hazırlanan uçağa binmişlerdi. Birazdan uçak kalkacaktı. Felix uçağa binmeyi özlediğini fark etmişti. Aslında uçağa binmeyi değil, onlarla uçaktaki seyahatlerinde eğlenmeyi özlemişti. Mesela Minho ile her seferinde uyumamak için iddiaya girerlerdi ama Minho hep dayanamayıp uyurdu. Böyle küçük anılar uçağa binince aklına birden hücum etmişti.

Her seferinde engel olmaya çalışıyordu ama yaşadığı travma her daim boğazının etrafına ellerini sarıyordu. En ufak bir şeyde parmaklarını sıklaştırıyordu. Sürekli boynunda nefesini hissettiği bir karanlık vardı. Bu karanlığı aydınlatacak henüz biri yoktu çünkü şuan tam gecenin ortasındaydı.

. -

Felix ve diğerleri yan yan oturmuş ve oraya gidince neler yapacaklarından söz ediyorlardı.

"Acaba biz defileye gitmesek mi? Ne yapacağız ki orada zaten? Boş boş oturacağımıza başka bir yere gidelim biz." dedi Jake.

"Saçmalama Jake. Babamlar hayatta izin vermez buna." dedi Yoongi de.

"Ne var ki ya?"

"Hayatında kaç defa Amerika'da mekana gittin? Bilmediğimiz bir yer, kayboluruz babamlar olmadan."

"Ben de gezmek isterdim ama Yoongi haklı." dedi San da.

"San, sen de mi ya?!"

"Jake hiçbirimiz sıkıcı defileyi oturup izlemek istemiyoruz ama kaybolursak da hiç eğlenceli olmaz." diye fikrini belirtti Felix de. Bunun üzerine Jake hafifçe suratını astı ve kollarını birbirine bağlayıp geriye yaslandı.

Uçuşları aşağı yukarı 8 saat sürecekti ve bu yüzden sabah erkenden binmişlerdi uçağa. Felix bir an bu sekiz saatin hiç bitmeyeceğini sandı ama zaman durmadan ilerliyordu ve bu sekiz saat de elbette bitmişti.

- . -

Uçaktan indiklerinde büyük bir araba karşılamıştı onları. Bu, onları otele götürecek olan arabaydı. Arabaya yerleştiler ve yarım saat sonra ihtişamlı bir otelin önünde durdular. Çocukların hepsi daha otele girmeden çok eğleneceklerini anlamışlardı. Sonrası hızlı gelişmişti. Bavullarını almaya bazı çalışanlar gelmişlerdi ve giriş işlemleri çabucak halledildiği için hemen odalarına çıktılar. Çocuklar 5 kişi oldukları için Jay, Yoongi ve Felix bir odada; San ve Jake de bir odada kalacaktı. Üstelik odaları da yan yanaydı. Burada kaldıkları süre boyunca gerçekten eğlenecekler gibi gözüküyordu.

Bizim aklımıza şey geldi... Hyunjin'in otelde olan bir görevi vardı ya... kadının boynuna içinde takip cihazı olan kolye taktığı... Hepimizin sinirden deliye döndüğü...

Neyseki şuan öyle bir durum söz konusu değil. Şimdiye odaklanmak lazım.

Odalarına geçip biraz dinlenmeye karar verdiler. Yaklaşık yarım saat sonra öğle yemeği için tekrar aşağı ineceklerdi zaten. Bu süreyi de çocuklar San ve Jake'in odasında toplanıp konuşarak değerlendirmeye karar vermişlerdi. 

Secret.(Place+Plans)=?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin