Sonunda akşam olmuştu ve onlar akşam yemeği için masaya yerleşmişlerdi. İçeceklerini de almışlardı.
Fark ettiyseniz okuduğunuz mektubun etkisinden çıktığınızı varsayıyor ve o konuya asla değinmiyoruz.
Bu bencillik değil mi ama..?
Arkadan da ortama uyacak bir müzik açmışlardı. Bir süreliğine akıllarındaki bu karışıklığı bir kenara bırakacak ve en azından bir geceliğine bunu umursamayacaklardı.
Yani, planları buydu.Yemeklerini yemeye başlamışlardı. O sırada da Changbin markette yaşadıkları bir anı anlatıyordu:
"Evet sonra da Hyunjin çocukla kavga etmeye başladı."
"Ne? Neden bulaşıyorsun insanlara? Bırak gitsin işte Hyunjin. Ne olmuş yani son kalan cipsi aldıysa? Bir anda bıçak çıkarsa ne yapacaksın mesela?" dedi Felix, Hyunjin'e kızar gibi.
Changbin küçük bir detay söyledi:
"Çocuk 5 yaşındaydı."
Felix birkaç saniye şaşkınlıkla Changbin'in yüzüne baktı.
"Ah, tamam o zaman. Fakat yine de beş yaşındaki çocukla kavgaya girmen de yanlış."
"Ama o cipsi ben alacaktım."
"Başka almışsınız işte. Çocukmuş o daha." dedi ve sonrasında kendi önüne dönüp tabağında bir şeyi kesmeye çalışırken de:
"Nasıl baba olacaksın sen, merak ediyorum." dedi.
Masadaki herkes Felix'in dediği karşısında şaşırmıştı. Birkaç saniye kimsenin ses çıkarmadığını fark edince Felix kafasını kaldırdı ve arkadaşlarına baktı. Sonrasında jeton düştü ve ne dediğinin -aslında nasıl anlaşıldığının- farkına vardı.
"Ah, şey... Ben o anlamda demedim. Yani, genel olarak ileride nasıl olacak diye... Başka bir şey kastetmedim yani." dedi ve utançla tekrardan başını ve bakışlarını tabağına indirdi.
Hyunjin gülümsemiş ve masanın altından yanında oturan sevgilisinin dizini okşamıştı onu rahatlatmak için. O, Felix'i elbette anlamıştı. Onun sadece küçük çocuklarla ilgili olduğu için "baba" örneğini verdiğini anlamıştı.
Dedik ya, Hyunjin hep anlardı Felix'i.İşte böyle eğlenceli anlar, konuşmalar yaşanıyordu masalarında. Şimdi ise saat biraz daha ilerlemiş ve onlar yemeklerini bitirmişlerdi. Sadece masada kalıp içeceklerini içiyorlardı keyifle. Hepsi gerçekten şaşırtıcı bir şekilde unutmayı başarmışlardı. Gerçekten şu son saatlerdir zihinleri bir panik halinde değildi. Bir süre sonra masayı toplamış ve koltuklara geçmişlerdi. Meyve, atıştırmalık vb. yiyecekler de hazırlayıp salondaki orta sehpaya koymuşlardı. Arkada hala müzikleri çalıyor ve birbirlerinin yanında olmanın verdiği bir güvenle olumsuz duygulardan arınmışlardı. Böyle kim bilir kaç konu geçti, kaç şarkı değişti? Sayısı da önemli değildi çünkü zaten keyif alınan şeyler yaşanırken zamanın nasıl geçtiği anlaşılmaz.
Hepsi koltuklara oturup sohbete başlayınca daha da rahat etmişlerdi. Jisung, Minho'nun kolu arasında oturuyor ve omzunda Minho'nun eli duruyordu. Aynı şekilde Hyunjin ve Felix de öyleydi. Herkes olması gerektiği yerdeydi yani. Sadece bir kişi onlardan uzakta, ayrıydı.
Saat epey ilerleyip gece ikiyi, üçü vurduğunda hepsinin üstüne yavaş yavaş uyku bastırıyordu. Hyunjin, kolunun altında oturan Felix'e baktı hafifçe kafasını eğip. Baktığında ise gözlerinin çoktan kapanmış olduğunu ve sakin nefesler aldığını gördü. Uyuyakalmıştı.
Hyunjin deja vu yaşamıştı.
En son böyle bir gece eğlencesi yaptıklarında Felix yine uyuyakalmıştı. Fakat o gece Felix'in söylediği şeyleri hatırlamak istemedi. Onun dışında, o gece Chan da yanlarındaydı aslında ve o gizemli mesajı ilk o gece almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret.(Place+Plans)=?
FanficGizli yer + gizli planlar. Garip geliyor kulağa. Bizim de bir şeyden haberimiz yok. Sadece 8 çocuk bir araya gelmiş ve birilerinin peşinde koşturuyorlar. Hepsinin iki farklı kişiliği var. Kimseye belli etmemeliler ve görevlerini tamamlamalılar. Peki...