Çikolata Kokulu Yazar

530 89 126
                                    

Hyunjin ona ağlayarak sarılan bedene hemen kollarını sarmıştı. Kendisi de şuan gözyaşlarını zor tutuyordu. Üstüne üstlük Felix'in söylediği o cümle daha da kalbini titretmişti.

Hepsi bu tesise ilk geldiklerinde küçüklerdi, çok gençlerdi. Hayatları birden değişmişti. Fakat yapacakları bir şey yoktu, bir kere o kapıdan girmişlerdi işte.

Bu odanın hayalini kurup sözünü de o zaman vermişti Hyunjin ve Felix.

Tesise gelişlerinin 17. günüydü. Felix, tesisin bahçesinde tek başına oturmuş ve öylece yere bakıp ayağıyla taşlara vuruyordu. Hafif bir esinti esiyor ve boynuna dökülen saçlarını geriye atıyordu. Üzerinde bir sakinlik, hareketsizlik vardı. Sadece hayatının bu son 17 gününü sorguluyordu.

Hyunjin de onu tek başına oturup bir şeyleri düşünürken görmüştü. Aslında pencereden baktığında onun orada olduğunu fark etmişti ve bunun üzerine bahçeye inmişti.

"Düşünceliyken gözleri çok derin bakıyor." diye düşünmüştü.

Yavaş adımlarla yanına gidip bankın boş tarafına oturdu. Felix daldığı için, yanına biri oturunca irkilmişti.

"Korkutmak istememiştim." dedi Hyunjin gülümseyerek.

"Korkutmadın ki zaten." dedi sakin bir sesle Felix de.

"Neden burada tek başına oturuyorsun? Hava soğuk, üşümüyor musun?"

"Ah, hayır. Bir şey düşünüyordum, fark etmemişim bile soğuğu."

"Ne düşündüğünü sorabilir miyim?"

"Sen de 17 gün önce hayatında ne değiştiğini merak ediyor musun? Ya da özlüyor musun? Ben hatırlamıyorum bile sanki."

Hyunjin'in ilk 17. günü değildi bu.

"Elbette. Yalnız değilsin ve bunların kafana takılması çok normal."

"Artık buradayız hep, öyle mi?"

"Öyle gözüküyor."

"Senin buraya gelişin nasıl oldu?"

Hyunjin ezberinden bir şeyler söylemeye başlamıştı.

"Ben ailemden uzak bir yerde oturuyordum. Üniversite okumak için. Annemler hep karşı çıkmışlardı yanlarından ayrılmama. Bu gerçekten onlar için sorundu. Ayrı eve çıktığımda ilk ay para gönderiyorlardı çünkü ilk bir aydan sonra zorlanıp yanlarına geri döneceğimi düşünüyorlardı. Ama benim kendi evimden çıkmaya niyetim yoktu. Onlar da bunu anlayınca akıllarınca beni geri döndürmeye çalıştılar kararımdan. Para göndermeyi kestiler ve ben de yarı zamanlı bir işe başlamak zorunda kaldım. Hem okuyup hem çalışıyordum. Çok yoruluyordum, kendime vakit ayıramıyordum ve aldığım maaş da gereksiz harcamam olmamasına rağmen yetmiyordu. Zor bir durumdaydım. Sonra bir gün işe gittiğimde Chan ile tanıştım. Şimdi de buradayım."

"Ne okuyordun üniversitede?"

"Edebiyat."

"Ya! Gerçekten mi? Seviyor muydun bölümünü?"

"Elbette! Çok çalışmıştım o bölümü kazanmak için. Gittiğim üniversitenin en iyi bölümlerinden biriydi. Küçüklüğümden beri ilgim vardı hikayelere, şiirlere ve şairlere..."

"Üniversiteyi bitirince hangi mesleği yapmak istiyordun peki?"

"Bunu söyleyemem." dedi Hyunjin nefes vererek hafifçe gülerken ve kafasını aşağı eğdi.

"Ha? Neden ki? Çok mu soru sordum? Üzgünüm, rahatsız etmek değildi amacım."

"Hayır, hayır. Seninle alakalı değil, sadece eğer söylersem belki gözünde hayalperest birisi olarak kalırım."

Secret.(Place+Plans)=?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin