Saliha servis için çizginin arkasında durmuş, topu olabildiğince elinde çeviriyordu. Bütün sesler; alkışlar, tezahüratlar ve yuhalamalar, hepsi kulağında çınlıyordu. Her ne kadar kendini soyutlamaya çalışsa da her seferinde zihninde aynı hatıra beliriyordu. Bir elinden annesi, bir elinden babası, onu tutmuş bir protestonun içinde slogan atışlarını duyuyordu. Hiç anlam veremediği şeylerdi bunlar: "savaşa hayır " ya da daha yüksek sesle söyledikleri "yönetim istifa ". Ve o seslerin içinde kendini daha da küçük hissetmişti, bir anlığına annesinin de babasının da elinden kurtulmuştu, kalabalığın içinde büsbütün yalnız kalmıştı. Tek yapabildiği "anne" diye ağlamak, sesi kısılanana kadar. Son hatırladığı parkta gördüğü kaydırağın içine girmekti.
Saliha, tüm bu beynindeki karmaşayı sonlandırmak için gözlerini sıkı sıkı kapattı, nefes aldı ve servisini kullandı. Tüm düşüncesini topa vermişti. Attığı top karşı sahadan Hande'nin üzerine çarpmasıyla yere yığılması bir olmuştu.
Saliha telaşla Hande'nin yanına gitti. Takım arkadaşları, Hande'nin kalkmasına yardım ediyordu. Aralarından girerek "Çok özür dilerim gerçekten, iyimisin?" diyerek peş peşe cümlelerini sıraladı Saliha. Pasörleri araya girerek, "Daha dikkatli davransan özür dilemek zorunda kalmazsın," dedi sinirle.
"Elif, sakin olabilecek şeyler bunlar," dedi Simge ve Saliha'ya döndü. "Sorun değil canım, sen geç istersen. Hem Hande de iyi," dedi gülümseyerek.
"Tekrardan özür dilerim Hande," dedi yüzündeki tüm mahcubiyetle Saliha. Hande, elini sorun yok gibi yaptıktan sonra Saliha, kendi tarafına dönmüştü."
****
Maç bitmişti Saliha sahadan çıkarken tekrardan Handenin yanına gitti .Hande, arkası dönük bir şekilde Elif, Simge ve Tiana ile birlikte soğuma hareketleri yaparken, Saliha'nın yaklaştığını gören Elif, Hande'ye gözleriyle arkasını işaret ederek, "Seninki geliyor," dedi. Hande, "Benimki kim?" demeye yeltenmişti ki Saliha yanlarına gelmişti.
"Hayırdır Saliha, sahada vurduğun yetmedi de bir de çıkışta mı vuracaksın? Zaten maçı aldınız, ne diye geldin?" dedi Elif.
Saliha biraz sinirli olsa da buna alışmıştı, çünkü Elif ona her zaman böyle davranıyordu. Ne zaman Eczacıbaşı ile oynasalar, Elif Saliha'ya hep iğrenç bir şeymiş gibi bakıyordu.
"Hande'den tekrar özür dilemek istedim. Amacım rahatsız etmek değildi," dedi Saliha.
Hande, Saliha'ya dönerek, "Sorun değil Saliha, bunlar her zaman olan şeyler. Ama yine de teşekkür ederim, tekrar sorduğun için," dedi. İkisi de birbirlerine samimi bir şekilde gülümsedi. Hande, konuşmaya devam ederek, "Ha bir de Elon'un kusuruna bakma, bana fazla düşkün," dedi.
Saliha önce Elif'e baktı, yine gözlerinde aynı tiksinme ifadesi vardı. Tekrar Hande'ye dönüp, "Sorun değil, bir yerde haklısın. O zaman ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim size, iyi akşamlar," dedi.
Elif, "Verdiğin rahatsızlık zaten yeterliydi," diye mırıldandı. Saliha duydu ama duymazlıktan gelerek arkasını döndü. Hande ve diğerleri de "Görüşürüz," dedikten sonra, Hande Elif'e dönerek, "Bu kızla derdin ne senin, hayırdır?" dedi.
"Bilmiyorum, sevmiyorum bu kızı," dedi Elif.
"İlkinle bir alakası yok yani?" dedi Hande.
"Ne alaka Hande, ne ilkini?" dedi Elif.
Hande, gülerek Elif'in üzerine daha fazla gitmedi. Saliha gerçekten naif bir kızdı; hem maçta hem de maçtan sonra özür dilemişti. Bu hareketler Hande'nin hoşuna gitmişti, ama Saliha sahada soğuk ve çok hırslı bir oyuncuydu.