Saliha, annesinin peşinden giderek onu evin önündeki bankta ağlarken buldu. Bir an için yanına gidip gitmemekte tereddüt etti. Derin bir nefes alarak annesinin yanına oturdu. Annesi, başını ellerinin arasına almış ağlıyordu. Saliha yavaşça elini annesinin omzuna koydu.
"Anne, lütfen sakin ol," dedi Saliha, yumuşak bir sesle.
Annesi, gözyaşları içinde başını kaldırdı ve Saliha'ya baktı.
"Saliha, o yara... O yara için... Her şey için... Kendimi suçluyorum," dedi, sesi titreyerek.
Saliha, annesinin bu kadar acı çektiğini görmekten kalbi kırılıyordu.
"Anne, bu senin suçun değil. Hiçbir şey senin suçun değil," dedi Saliha, annesini teselli etmeye çalışarak.
Annesi, gözyaşları içinde Saliha'ya sarıldı.
"Ama senin yaşadıkların... Benim seni koruyamamam... Hepsi benim hatam," dedi, gözyaşları içinde.
Saliha, annesinin sarılmasına karşılık vererek, "Hayır, anne. Senin suçun değil. O günler çok zordu ama ben güçlendim. Hayatta kaldım ve yeniden başladım. Lütfen kendini suçlama," dedi, gözlerinden akan yaşları silerken.
Annesi, Saliha'nın gözlerine bakarak, "Ama ben ne yaşadığını bilmiyorum. Senin o süreçte neler yaşadığını, neler hissettiğini bilmek istiyorum. Belki bu şekilde seni daha iyi anlayabilir ve sana daha iyi destek olabilirim," dedi.
Saliha, annesinin bu isteği karşısında bir an duraksadı. Yaşadıklarını anlatmak, o acı dolu günleri tekrar hatırlamak zordu. Ama annesinin bu kadar içten bir şekilde dinlemek istemesi, ona destek olma isteği, Saliha'ya güç verdi.
"Tamam, anne. Anlatacağım. Ama bu kolay olmayacak. Lütfen beni anlamaya çalış," dedi Saliha, derin bir nefes alarak.
Annesi, Saliha'nın elini sıkıca tutarak, "Ne olursa olsun, seni dinlemeye hazırım. Senin yaşadıklarını bilmek istiyorum," dedi.
Saliha, annesinin yanında derin bir nefes aldı ve hafifçe başını salladı. Yaşadıklarını anlatmaya başlarken gözlerini uzaklara dikip, geçmişin gölgesinde kayboldu.
"Anne, hatırlıyor musun o protesto gösterisinde birlikteydik. Bir anda sizi kaybettim ve büyük bir kalabalığın içinde yalnız kaldım. Çok korkmuştum ve o an ne yapacağımı bilemedim. Sonra tek bildiğim yer olan parkın yolunu tuttum ve kaydırakların arasında bekledim, ta ki uyuyakalıp başka bir yerde uyanana kadar."
Annesi, Saliha'nın elini sıkıca tutarak, "Evet, maalesef hatırlıyorum."
"Uyandığımda bir evdeydim ama aynı zamanda bir okul gibiydi. Bir kadın başımda duruyordu ve adımı sordu. Ona ismimi söyledim ama annemi ve babamı kaybettiğimi de ekledim. O kadın bana orada kalmam gerektiğini, sizin beni bıraktığınızı söylediğinde çok ağladım."
Annesi, Saliha'nın her cümlesi ile daha da yıkılıyordu acısı derinleşiyordu. Saliha ise annesinin gözlerinde beliren acıyı gördükçe kendi acısını bastırmaya çalışarak devam etti.
"Zamanla büyüdüm, buradaki işleyişi yavaş yavaş çözdüm ama çok dik başlıydım. Galiba biraz bu huyum babamdan almışım." Dedi gülerek.
"Her ne zaman birine haksız yere bir şey yapılsa, hemen yardım etmek istiyordum, ama sonunda cezayı da ben çekiyordum." Saliha hafifçe gülümsedi,
"Orada yaşamaya alışmak zorunda kaldım. Başka çocuklarla aynı yerdeydim. Okula gittik, ama ben hep kaçmaya çalıştım her seferinde başarısız oldum."