*18

400 48 13
                                    


Hande, Saliha'yı duştan çıkartıp odasına götürdü. Üzerini değiştirip onu yatırmıştı. Saliha bunları yaparken uykulu olduğu için itiraz bile etmemişti Hande'ye. En sonunda da uykuya yenik düştü zaten.

Söylediklerinin hepsi doğruydu. Verdiği sözleri tutmayacak kadar korkak, sevdiği kadının yanında olamayacak kadar. Söylediklerinin hepsinde haklıydı Saliha, diye düşünüyordu. Baladın, Saliha'nın balkonunda otururken bir yanda açık olan kapıdan Saliha'yı takip ediyordu. Hande'nin telefonu çaldı.

"Efendim İlkin."

"Neredesin Hande?"

"Saliha'dayım."

"O nasıl?"

"İyi değil İlkin, eve geldiğimde çok hastaydı. Ateşi falan çok yüksekti ama şimdi daha iyi, uyuyor."

"Ben de geliyorum."

Hande, gelme demek istese de İlkin çoktan telefonu kapatmıştı. Tekrar aramaya da yeltenmedi Hande. İlkin de Saliha'yı çok yaralamıştı ve o da kendini çok suçlu hissediyordu. Çok geçmeden İlkin, geldiğini haber vermek için tekrardan Hande'yi aradı. Saliha'yı uyandırmak istemiyordu.

Hande kapıyı açtı, İlkin de berbat görünüyordu. Antrenmandan sonra o da kötü oynadığı için Gio'dan büyük azar yemişti. Bir de üstüne Saliha'nın durumları derken kötü görünüyordu.

"İçerde mi?"

"Evet, uyuyor hala ama ateşi düştü."

İkisi de odaya doğru ilerledi. İlkin, onu böyle görmeyi sevmiyordu. Onun gözünde Saliha hep güçlüydü. Ne zaman yıkılsa, Saliha yanında dağ gibi durmuştu. Şimdi ise onlar yüzünden bu haldeydi. İlkin, biraz yanında durduktan sonra oturma odasına geçtiler.

"Büyük eşeklik yaptım Hande. Ne zaman bak, ne zaman ihtiyacım olsa her zaman yanımda oldu. Ben ne yaptım, gittim onu yalnız bıraktım." İlkin, sesli bir of çekerek, "Salağım ben, salak."

"İlkin, artık yaptığımız şeyi düşünmek yerine onu nasıl tekrar kazanacağız, onu düşünmek zorundayız. Ben onsuz yapamam İlkin."

İkisi de düşünceye dalmıştı. İçerden ayak sesleri geldi. Tam kalkacaklardı ki Saliha kapıda gözüktü. Uykulu ve dağılmış saçlarına rağmen nasıl hala bu kadar güzel olduğunu düşündü Hande.

"Sizin burada ne işiniz var?" Saliha, Hande'ye dönerek, "En son seni evden kovduğumu hatırlıyorum," dedi.

Hande, cevap vermek için ayağa kalktı. Saliha'nın yanına gidecekti ama Saliha eliyle dur işareti yaptı. Hande, az önce kollarında tuttuğu kadına şimdi yaklaşamıyordu.

"Dengeni kaybettin, bir de çok ateşin vardı. Ben de düşsün diye duş aldırdım sana, sonra da..."

Saliha, küçük bir gülümseme sundu. Bu mutluktan falan değildi, sinirden olduğu çok belliydi.

"Ben kırar, ben toplarım dedin yani, ama senden bunu istemedim. Bir daha yapma, beni öylece bırak," dedi.

Söylediği sözleri acıtmak için söylemiyordu Saliha, ondan uzak durmak istiyordu. Bir kere daha kaybolmak istemiyordu, hala seviyordu. Eğer bir kere daha yenilirse Hande'ye, bir daha kendini toparlamayacağından korkuyordu.

Hande ise, söylediklerinin altında eziliyordu.

"Sen neden geldin?" diye sordu Saliha, İlkin'e. İlkin ise, ayakta azar sırasını bekleyen öğrenciler gibiydi.

"Ben... Ben seni merak ettim. Hande, hasta deyince..."

Yine aynı gülümseme Saliha'da, "Bu kadar yormayın ya kendinizi..." Saliha, eliyle kafasını karıştırdı.

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin