*37

239 46 9
                                    


Siren sesleri gecenin sessizliğini böldü ve ambulans hızla yaklaştı. Paramedikler, hızla araçtan inip yanlarına koştu.

"Ne oldu burada?" diye sordu biri, Hande'ye.

"Onu bıçakladılar! Lütfen yardım edin!"

Paramedikler, Saliha'nın durumunu hızla değerlendirip, dikkatlice sedyeye aldılar. Hande, onun elini bırakmak istemiyordu.

"Lütfen, onunla gidebilir miyim?" diye sordu gözyaşları içinde.

"Maalesef, araca yalnızca hasta alınabilir,"

Ambulans kapıları kapandı ve hızla hastaneye doğru yola çıktı. Hande, Saliha'nın gitmesini gözyaşları içinde izlerken, gözlerini bir an için Mert'e çevirdi. Mert, hala şok içinde, ne yapacağını bilemez halde duruyordu. Hande, öfkeyle ona doğru yürüdü.

"Sen! Sen ne yaptın?!" diye bağırdı Hande, öfkesini ve acısını ona yönelterek.

"Onu neden bıçakladın? Neden bizi mahvettin?!"

"Bütün her şeyi mahvettin önce beni şimdi de onu senden nefret ediyorum"

Mert, kelimeler bulamıyordu. Hande'nin yumrukları göğsüne inip kalkarken, Mert sadece sessizce duruyordu. Hande, tüm gücüyle ona vurdu, bağırdı, ağladı.

"Seni öldüreceğim! Onun hayatını mahvettin!"

Polis hızla gelerek Hande'yi Mert'ten ayırdı. "Hanımefendi, sakin olun. Lütfen geri çekilin," dedi bir polis memuru, Hande'yi tutarak.

Hande, hıçkırıklarla kendini yere bıraktı. "O, hayatımın aşkıydı. Bunu nasıl yapabildin?" diye mırıldandı.

"Eğer ona bir şey olsun sen öldüreceğim"

Polisler Mert'i kelepçeleyip götürürken Hande, gözyaşlarına boğulmuştu.

Dakikalar sonra, Hande hastaneye ulaştı. Bekleme salonunda çaresizce otururken, Saliha'nın hayatta kalması için dua ediyordu. Ellerinde hala Saliha'nın kanı vardı. Birden, Saliha'nın telefonu çaldı. Ekranda "Elif" yazıyordu. Hande, tereddütle telefona baktı, sonra derin bir nefes alarak açtı.

"Elif?" dedi, sesi titreyerek.

"Hande, ablam nerede? Neden onun telefonunu sen açıyorsun?" diye sordu Elif, endişeyle.

"Elif, Saliha... Saliha bıçaklandı. Hastanedeyiz," dedi Hande, gözyaşları içinde.

Elif elindeki telefonu düşürdü. Simge yanındaydı. Simge telefonu eline aldı. Ve handeyi gördüğü gibi içi titredi

"Ne? Ne diyorsun? Hangi hastane?" dedi simge, sesi panik içinde.

Hande hastanenin adını verdi ve simgeye olanları anlattı. Telefonda elifin 'in ağlamasını duyduğunda, kendi gözyaşları da durmaksızın akıyordu.

"Benim suçum, simge. Onu koruyamadım," dedi Hande, kendini suçlayarak.

"Hayır Hande, senin suçun değil. O şerefsizin suçu" dedi simge, sesi titreyerek.

Hande hastanede beklerken Saliha'nın ailesi ve İlkin de hastaneye geldi. Hepsinin yüzünde büyük bir endişe vardı. Saliha'nın annesi gözyaşları içinde "Kızım ne durumda?" diye sordu, sesi titreyerek.

Hande, gözyaşları içinde durumu anlattı. "Ameliyat devam ediyor ama durumu çok kritik. Doktor henüz bir şey söylemedi."

Saliha'nın babası derin bir nefes aldı ve Hande'nin omzuna dokundu. "Güçlü ol, evladım. Saliha güçlü bir kız, bunu atlatacak," dedi, gözleri dolu dolu.

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin