Final* 55

267 41 42
                                    


Hande eve doğru yavaşça yürürken, Zehra ile yaptığı konuşmanın içini nasıl rahatlattığını hissediyordu. Saliha'yla geçireceği geleceğe odaklanmak için son engeli de aşmıştı. Eve vardığında içeride mis gibi yemek kokuları yükseliyordu. Saliha mutfakta çalışıyor, masasının üzeri çeşit çeşit yemeklerle dolmuştu.

Saliha Hande'nin eve girdiğini fark edince hemen ona doğru döndü, yüzünde bir gülümsemeyle, "Nasıldı? Konuştunuz mu?" diye sordu.

Hande gülümseyerek başını salladı. "Evet, konuştuk. Her şey yolunda. Artık tamamen arkada bıraktım."

Saliha rahatlamış bir şekilde Hande'ye yaklaştı ve onu kucakladı. "Bunu duyduğuma çok sevindim."

Hande, Saliha'yı kendine çekip alnına bir öpücük kondurdu. "Şimdi seninle tamamen yeni bir sayfa açmak için hazırım."

Tam bu anlarda kapı çaldı, ikili hızla birbirlerinden ayrıldılar. Hande kapıya gidip açtığında, içerideki hava bir anda neşelendi. İlk gelen Elif'ti, ardından Simge, İlkin ve Maja da ona katıldı. Herkes güler yüzlerle salona doluşurken, ev bir anda kahkahalarla dolmaya başladı.

"Bu kadar kişiyi davet ettiğimizi unutmuşum," diye güldü Saliha mutfaktan gelen herkese bakarak. "Neyse, ne kadar çok kişi, o kadar eğlence."

İlkin masaya yönelip yemeklere göz gezdirdi.

"İnanmıyorum! Saliha, bu kadar yemeği nasıl yaptın? Bir şef gibisin resmen!"

Saliha kahkaha attı. "Hande'nin de yardımı oldu tabii ki, tek başıma yapmadım."

Hande gülümseyerek Saliha'ya bakıp, "Yani, çatal bıçak düzenlemeyi sayıyorsan, evet ben de yardım ettim."

Elif ellerini çırparak, "Peki ne duruyoruz? Yemeği hak ettik!" dedi.

Herkes masanın etrafına toplandı, sohbet ve kahkahalar arasında yemekler masaya konuldu. Sohbet ilerledikçe, herkesin mutluluğu birbirine karışıyordu. Maja, yeni bir şaka yapmıştı ve herkes kahkahalara boğulmuştu. İlkin, "Bunu asla unutamayız," diyerek gözyaşlarını silerken Hande, Saliha'ya doğru bir bakış attı. İkisi de birbirlerinin gözlerinde aynı şeyi okuyorlardı: Yan yana oldukları sürece her şeyin üstesinden gelebileceklerdi.

Yemekten sonra herkes balkona doğru çıktı, denizden esen hafif bir rüzgar içeri dolarken Hande ve Saliha, bir köşede biraz daha sessiz kalıp birbirlerine dönme fırsatı buldular.

Hande Saliha'nın elini tuttu, başını hafifçe eğerek ona baktı. "Ne düşünüyorsun?"

Saliha derin bir nefes alıp gözlerini Handeye dikti. "Sadece şunu düşünüyorum... Hayatımın en zor kararlarından birini verdim ama bunun en doğru karar olduğunu biliyorum. Seninle yan yana olduğum sürece her şeyin daha kolay olacağını hissediyorum."

Hande, Saliha'nın elini usulca tutarken, gözleri uzaklara dalmıştı. "Seninle olmak... bana her şeyi unutturuyor," diye fısıldadı Hande.

Saliha, başını Hande'nin omzuna yaslayarak, "Ben de seninle her şeye hazırım," diye karşılık verdi.

Gözlerinin önünde İstanbul'un ışıkları parıldıyordu. Hafif bir rüzgar, Saliha'nın saçlarını savurdu. Arka planda, evin içindeki neşeli sesler, arkadaşlarının kahkahaları yankılanıyordu. Sirius, odanın içinde dolanıyor, ara sıra bir köşeye kıvrılıp uyukluyordu.

Elif ve İlkın, biraz ileride, birbirlerine sevgi dolu bakışlar atıyordu. Elif, İlkın'ın elini tutmuş, gülümseyerek ona fısıldıyordu. İkisi de birbirlerinin varlığında huzur bulmuş gibiydi.

Hande, Saliha'ya dönüp sessizce ona baktı. İkisi de bir şey söylemeye gerek duymuyordu. Aralarındaki bağ, kelimelerin ötesindeydi. Hande, Saliha'nın alnına hafif bir öpücük kondurdu.

Sessizlikte, sadece kalplerinin ritmi duyuluyordu. Bu an, ikisi için de her şeyin yerli yerine oturduğu andı. Gece, onların yanında durduğunu hissettiren bir şefkatle sardı etraflarını.

Saliha, Hande'ye bakarak, "Seninleyim," dedi. Hande de karşılık vermedi, sadece dudağına bir öpücük bıraktı ve sarıldı.

Artık ikisi de biliyordu: Ne olursa olsun, bu sefer birbirlerinin yanındaydılar, ve bu sonsuza kadar sürecekti.

*****

Yıllar sonra,

Zamanın ağırlığı sahaya inmişti. Hande Baladın, son kez formasıyla sahaya çıkmak üzereydi. Tribünler tıklım tıklım dolu, Eczacıbaşı taraftarları ellerinde pankartlarla hem hüzünlü hem gururlu bir şekilde onu izliyorlardı. Hande'nin adı anons edildiğinde, tüm salon ayağa kalktı. Alkışlar, tezahüratlar, gözyaşlarına karışıyordu. Ancak bugün, şampiyonluk mücadelesinden çok daha fazlasıydı. Bu, Hande'nin veda maçıydı.

Saha kenarında, en önde Saliha oturuyordu. Hande'ye gözlerini ayırmadan bakıyordu, yüzünde sevgi ve gururla karışık bir hüzün vardı. Hande, gözleriyle Saliha'yı bulduğunda, içinde yükselen o tanıdık heyecanla derin bir nefes aldı. Saliha ona her zaman olduğu gibi destek veriyordu, o da bu desteği sırtında hissediyordu. Elini kalbine götürdü ve Saliha'ya bir bakışla teşekkür etti.

Hande sahaya çıkarken ayaklarının titrediğini hissetti. Voleybol sahası, hayatı boyunca kendini ifade ettiği, mücadele ettiği, zaferler ve yenilgiler yaşadığı yerdi. Şimdi ise burada son kez yer alacaktı. Gözleri tribünleri süzdü; Eczacıbaşı taraftarları pankartlarda onun adını yazmıştı:

"Efsane 7" , " AŞK KADINI BALADIN", "Teşekkürler Kaptan!".

Gözleri dolsa da, derin bir nefes alıp sahaya çıktı. Artık zamanıydı.

Maçın ilk düdüğü çaldı. Hande, sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi kararlıydı. Setler geçtikçe Hande hem fiziksel hem de duygusal olarak sınanıyordu. Son sette Eczacıbaşı'nın öne geçmesiyle salonun nabzı yükselmişti. Tribünler coşkuyla inliyor, herkes Hande'nin son maçını unutulmaz kılmak istiyordu.

Son an... Skor 24-23 Eczacıbaşı lehineydi. Bir sayı daha ve Eczacıbaşı şampiyondu. Hande, servisi almak için yerini aldığında tüm salon nefesini tutmuştu. Top ona doğru yükseldi, Hande parmaklarının ucuyla topu kavrayıp smaç için sıçradı. O an, her şey yavaşlamış gibiydi. Zaman durmuş, salondaki herkesin gözü sadece onda toplanmıştı.

Top, rakip sahaya düştüğünde tüm salon çılgına döndü. Eczacıbaşı ŞAMPİYONDU. Tribünler yıkılıyordu, herkes Hande'yi alkışlıyor, isimler haykırılıyordu. Ancak Hande'nin dünyası bir anlığına sessizdi. Topun yere değdiği o anda, kalbine yayılan sıcaklıkla başını kaldırdı. Gözleri, Saliha'yı buldu. Saliha, gözyaşları içinde ayağa kalkmış, ellerini çırpıyordu.

Hande, dizlerinin üzerine çöktü. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, bir yandan şampiyonluğu kutlayan takım arkadaşları ona doğru koşuyordu. Hayatının en büyük zaferlerinden birini kazanmıştı ama bu seferki zafer yalnızca spor değildi. Hande, bir sayının çok ötesindeydi. Hayatının en büyük yolculuğunu tamamlamıştı.

Saliha, hızla sahaya inip Hande'nin yanına koştu. İkisi de birbirlerine sarıldılar. Hande, gözyaşlarına engel olamıyordu. "Başardık," dedi Saliha'ya sarılarak. "Sen olmasan ne yapardım ben"

Saliha, Hande'nin gözlerinin içine bakarak gülümsedi.

"Sen bir yolunu bulur yine yapardın aşkım."

Hande, Saliha'nın elini tutarak salonun coşkulu kalabalığına baktı. Tribünlerde yankılanan alkışlar, tezahüratlar arasında, son kez bu sahnedeydi...

***

Buraya kadar okuyup, yorum yapan, yıldızlayan herkese sonsuz teşekkürler! Sizlerle bu yolculuğu paylaşmak, kitabı beraberce yazmak benim için tarifsiz bir keyifti. 

Her birinizin desteği ve katkısıyla bu hikaye hayat buldu, daha da özel hale geldi.

Hepinize gönülden teşekkür ediyorum! Yeni maceralarda, yepyeni hikayelerde tekrar buluşmak dileğiyle... Bir sonraki kitapta görüşmek üzere!

🌸🌸💖💖💖🌸🌸🌈

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin