Hande bütün cesaretini toplayıp, "Açıklayalım," dedi.
"Neyi?" diye sordu Saliha.
"Yanındaki o gizemli kadının ben olduğumu."
Saliha önce güldü, ardından Hande'nin ciddi olduğunu anlayınca durdu.
"Sen ciddi misin?"
"Evet, ciddiyim. Herkes bilsin, ben artık kaçak kaçak tutmak istemiyorum bu eli. Kaçak kaçak öpmek istemiyorum bu teni. Hep benim olsun istiyorum, hep yanımda olsun istiyorum. Yanında olduğumda hareketlerimi kısıtlamak istemiyorum, senin olmak istiyorum."
Hande son sözü söylerken, Saliha'nın gözleri önce dolmuş, ardından birer damla süzülmüştü. Hande, gözyaşlarını eliyle sildi. Saliha, yüzünde dolaşan eli tuttu.
"Hande, ben de senin olmak istiyorum. Evet, açıklamak, bütün dünyaya bu kadına aşığım diye bağırmak istiyorum ama yapamayız Hande, özellikle sen bunu yapmazsın."
"Neden yapmak istiyorum, ne derlerse desinler."
Saliha yine masumca gülmüştü. Sinirlenmişti, baladın yine o damarı çıkmıştı. Elini damarına götürdü. Hande, Saliha'nın hareketiyle gözlerini kapatmıştı. Hande, Saliha'ya yaklaştı.
"Olmaz baladın, olmaz. Bunu sana yapamam, senin üzülmeni istemiyorum. Bu damar sadece maçta çıksın istiyorum, o blokları yaptığında çıksın bu damarın. Eğer açıklarsak, hiç eksilmeyecek bu damar."
Saliha elini çekti damardan, tekrar Hande'nin ellerini tuttu.
"Hande, ben senin kadar popüler bir oyuncu değilim, senin kadar yetenekli değilim, yerim doldurulabilir ama sen her zaman bu takıma lazımsın. Hem tırnağına bile linç yapanlar, sence yönelimine ne yapar? Ben senin iyi olmanı istiyorum, tehlikede olursun eğer açıklarsan."
Hande itiraz edecekken, Saliha devam etti.
"Hande, seni seviyorum ve senin kılına zarar gelmesini istemiyorum. Dediğim gibi, en fazla beni takımdan atarlar ama senin başına daha kötüsü gelir, bunu ikimiz de biliyoruz."
"Ama Saliha, ya sana da bir şey yaparlarsa, o zaman ne olacak? Ben nasıl duracağım?" Hande, kafasını Saliha'nın göğsüne yasladı, derin nefes aldıktan sonra, "Nasıl koruyacağım seni?"
Saliha, Hande'nin çenesinden tutup kaldırdı.
"Ankara bebesiyiz kızım, biz. Bana kimse bir şey yapamaz, ben istemediğim sürece."
Saliha sesini kalınlaştırarak söyledi bunları. İkisi de gülmüştü.
"Merak etme, hiçbir şey olmaz. Sen yanımda ol, yeter. Her şeyin üstesinden gelirim ben."
"Saliha, açıklayalım ya, ben her şeye razıyım."
"Olmaz baladınım, senin fotoğrafta olmaman iyi bir şey. Fotoğrafı kim çektiyse, seni seviyor demek ki."
Saliha güldü. Hande, bu haline anlam veremiyordu. Saliha, Hande'yi görene kadar hayatının sona erdiğini düşünmüştü, yalan yok; ama yanına geldiği anda yalnız olmaması ona her şeyi unutturdu. Zaten bunun açıklanması onun için sorun değildi, o daha çok Hande'nin onu bırakmasından korkmuştu; ama şimdi o da yanındaydı. Bütün korkuları geçmişti.
"Nasıl her zorlukta bu kadar güzel gülebiliyorsun?"
"Bilmem," Saliha biraz durduktan sonra, Hande'nin yanağına öpücük kondurdu. "Galiba birileri bana güç veriyor."