*24

411 52 0
                                    


Maçın ilk düdüğüyle birlikte başladı. Saliha ve Hande gerçekten çok iyiydi; Hande'nin çıkardığı manşetler Saliha'nın elinde ölüyordu. İlk seti o kadar iyi oynamalarına rağmen Amerika'nın olmuştu, ama ikinci seti biz kazanmıştık. Maç çok çekişmeli geçiyordu. Amerika gününde olmamasına rağmen bize üstünlük kuruyordu; şu an sahada Saliha ve Hande'den başka kimse reaksiyon göstermiyordu. Özellikle Zehra, bloklarda aksadığı yetmezmiş gibi hücumda da yoktu; kafasının başka yerde olduğu çok belliydi, zaten çok geçmeden Zehra oyundan çıktı. Yerine Kübra'nın girmesiyle maç tekrar milli takımın lehine dönmüştü. Şimdi her şey karar setine kalmıştı.
Karar setinde herkes olabildiğince oynuyordu. Ama Hande de Saliha da ilk dört sette çok fazla efor sarf ettikleri için yorulmuşlardı. Saliha üst üste iki manşet hatası yaptı ama Guidetti çıkarmamıştı; ortaya toplandıklarında Hande, Saliha'ya destek vermek için bakışlarıyla onu bulmaya çalıştı ama kendine kızdığı için gözleri yerdeydi.
Tekrar yerlerine geçtiler. Karşı taraftan gelen manşeti Saliha aldı, ardından Elif onu altı numaradan hücuma çağırdı. Saliha bütün hırsıyla vurdu ve sayı milli takımın oldu.
Ortaya tekrar toplandıklarında Saliha bu sefer mutluydu. Gözleri Hande'yle buluştu. İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu. Maçın son sayısı da Hande'den gelmişti. Milli takım maçı almıştı.
Guidetti maçın son düdüğüyle kızları etrafına topladı.
"Aferin gençler, böyle devam edeceğiz; maç maç, sayı sayı. Maçın içinde yer yer manşette aksadık ama..." Bunu söylerken Saliha'nın gözlerine bakmıştı.
"Sonunda başardık, şimdi gidin dinlenin, otele geçince video analiz var."
__

"Saliha, Hande, süperdiniz kızlar," dedi.
Eda, Hande ile Saliha'nın sırtına vurarak.
"Sağ ol ablam benim," dedi Hande, Saliha üzerini değiştirirken sırtına gelen şaplakla irkilip ardından gülmüştü. Hande de onun bu haline gülüyordu.Birden Cansu bağırdı. Hande de Saliha da ona döndü.
"N'oldu Cansu?"
Cansu çekinerek, "Şey... haber çıkmış."
"Ne haberi Cansu, çatlatmasana insanı."
"Saliha'nın..."
Eda abla daha da merak etti.
"Kızım, tek tek söylemesene de şunu,"
Saliha pür dikkat Cansu'ya vermişti kendini.
"Ne çıkmış benle alakalı?" dedi Saliha.
Hande de anlamamıştı, acaba o eski olaylar mı basına sızmıştı.
"Şey..."
Hande, Cansu'nun yanına gidip telefonu elinden aldı. Ekranda gördüğü şeyle beyninden vurulmuşa dönmüştü. Fotoğraftakiler onlardı. Onların öpüşürkenki fotoğrafıydı. Ama kendisi belli değildi. Sadece Saliha belliydi. Üzerine de 'Ahlaksız milli oyuncunun yanındaki gizemli kadın kim?' diye başlık atılmıştı.
Saliha, Hande'nin donakalmasıyla daha da merak etmişti.
"Hande ne var, bir şey söyleyin artık,"
dedikten sonra o da telefona bakmak için hamle yaptı.
"Saliha bakma,"
Hande telefonu Saliha'dan kaçırmaya çalışsada Saliha telefonu almıştı elinden.
Telefona baktığı anda o da Hande gibi başından vurulmuştu. Başlık ne alakaydı, Hande ve onu kim çekmişti, hepsi kafasında dönüyordu. Daha fazla duramadı o alanda, kendini odadan dışarı atmak istiyordu. Telefonu Cansu'nun eline fırlattıktan sonra odadan çıktı. Nefes alamıyordu. Nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu, sadece koşuyordu, sadece en sonunda yangın çıkışından salonun arkasına çıktı. Kendini duvara yasladı, sanki orada herkesten saklanabileceğini hissetti. Tüm herkes öğrenmişti artık, evet utanmıyordu ama insanlar çok acımasızdı, bunu saçma sapan yerlere çekeceklerini biliyordu.

***
O sırada soyunma odasında herkes merakla Cansu'ya bakıyordu.
"Artık bir şey söyleyin," dedi Eda.
"Saliha'nın... bir kadınla öpüşürken fotoğrafı sızmış... Üzerine de 'Ahlaksız milli oyuncunun yanındaki gizemli kadın kim?' başlığını atmışlar."
Herkes şok olmuştu, Hande daha fazla duramamıştı, Saliha'nın arkasından o da çıkmıştı.
"Hangi gerizekalı atmış o başlığı, bulursam geberticem ya," Ebrar sinirle söylemişti.
"Sakin olun, bir bakalım neymiş ne değilmiş, belki de yalandır," dedi Ayça.Zehra güldü,
"Yalan mı? Basbayağı fotoğrafı var, asıl soru kim çekmiş bu fotoğrafı ve soyunma odamızın içine buraya kadar sokmuş sevgilisini?"
Herkes bir ağızdan bir şeyler söylüyordu, durumu kendilerine göre tartışıyorlardı. Odaya birden takım menajeri Pelin'le başkan girdi.
"Saliha nerede?" dedi başkan, sinirliydi, sinirinin nedeni neydi bilmiyordu, kızlar kestiremiyorlardı.

***

Hande, bütün koridorlarda Saliha'yı arıyordu. Beyni durmuş gibiydi. Bir ara rakip takımın soyunma odasına bile bakmıştı. O kadar kafası karışmıştı ki bu olanlar ikisini de etkiliyordu ama en çok Saliha etkilenmişti şu an için. En sonunda aklına Saliha'nın dışarı çıkmış olabileceği geldi. Yangın çıkışını takip edip dışarı çıktı ve düşündüğü gibi Saliha oradaydı, duvarın dibine çökmüş oturuyordu. Kafasını diktiği dizlerine gömmüştü ve kendini tamamen kapatmış bir şekilde duruyordu. Hande bir kez daha sinir oldu kendine; yine olmuştu işte, yine onun yüzünden Saliha acı çekiyordu. Geçen sefer de onun bir suçu olmamasına rağmen onun yüzünden koşu cezası almıştı, şimdi ise sırf fotoğrafta sadece o olduğu için hakaretlere maruz kalmıştı. Yanına gitmek için cesaretini topladı ve yavaş adımlarla yanına gitti.

"Saliha," dedi Hande.
Saliha, kafasını gömdüğü yerden kaldırdı. Karşısındaki kadını görmeyi beklemiyordu. Nedense Hande'nin ondan kaçacağını düşünmüştü. Daha önce bırakmıştı, şimdi de bırakır diye düşünmüştü Saliha. Yüzünde çocuksu bir gülümseme belirdi. Hande yanına gelmeden o ayağa kalkıp Hande'ye sarılmıştı. Sanki yıllardır ayrı kalmış gibi sarılmıştı. Kokusunu içine çekti; o kadar korkmuştu ki içten içe bu kokudan, bu tenden uzak kalacağını düşünmüştü. Saliha, Hande'nin boynundan ayrılıp ellerini Hande'nin yüzüne koydu.
"Geldin, bırakmadın beni," tekrardan sarıldı özlemiyle yandığı tene. Saliha hiç bırakmak istemiyordu. Birisi sonunda onun için geri dönmüştü. Bulmuştu onu, Hande onu bulmuştu. Hande, Saliha'nın sarsılmasına karşılık verdi.
"Geldim... Saliha."
Saliha, Hande'den ayrılıp ona dikkat kesildi.
"Efendim?"
"Özür dilerim," dedi Hande.
Saliha, buruk bir gülümseme sunduğu Hande'ye ardından Hande'nin yüzündeki mahcubiyete daha da üzüldü.
"Neden özür diliyorsun sevgilim?"
"Sen öpme demiştin ama ben öptüm, bir şey olmaz sandım, ne bileyim bir—"
Saliha, Hande'nin telaşlı halini önce güldü. Hande, farkında bile değildi Saliha'nın gülümsemesinin; ardından Saliha, öpücüğü bıraktı sevdiği kadının dudaklarına. Biraz durduktan sonra ayrıldı, ayrılmak istemese de.
"Bu asla bir yanlış değil Hande, o yüzden özür dileme, sakın bir daha."
Hande, büyüleniyordu; Saliha'nın her hareketine başkaydı, bu kadın başka.
Hande bütün cesaretini toplayıp
"Açıklayalım "

****
Telefondan yazdım yazım yanlışları olabilir daha fazla araya zaman girsin istemedim bu akşam yine yollardayım çünkü görüşüz yorum yapayı unutmayın sizi seviyorum bayysss ama öptüm

Herkesin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin