*51

156 27 13
                                    


Saliha, dayanılmaz ağrı yüzünden bir kez daha uyanmıştı. Gözlerini aralayarak yatağında dik bir şekilde oturdu, derin bir nefes aldı ve elleriyle yanlarını ovuşturdu. Karşısındaki koltukta oturan Maja, Saliha'nın yanında bekliyordu.

Saliha, yatağının yanında duran telefonunu eline aldı. Bu gece İlkin'in doğum günü olduğunu hatırlayarak Instagram'a girdi. Yakın arkadaşlarının paylaştığı hikayelere göz atmaya başladı. Partiyle ilgili görüntüler birbiri ardına ekranda akarken, eğlenen yüzler, dans eden insanlar, müzikle dolu bir ortam... Her şey gayet normal görünüyordu.

Bir sonraki hikayeye geçtiğinde, Zehra ve Handen'in öpüştüğü videoyu gördü. Gözleri bir an duraksadı, sonra hızla diğer hikayelere geçmeye başladı. Ancak ne kadar ileri gitse de her hikayede Zehra ve Handen'in sürekli yan yana olduğunu fark ediyordu. Sonunda gecenin sonunda çıkan kavgaya dair bir video izledi. İçinde kıskançlıkla karışık bir kırgınlık hissetti. Kalbinin derinliklerinde, o anın sızısını hissetti; ne olduğunu tam olarak anlamaya çalıştı ama duygularının ağırlığı onu daha da içine çekiyordu.

Ama aniden, telefonun ekranında beliren bir isim, Saliha'nın nefesini kesti: Hande.

Uzun zamandır Hande'den hiçbir haber almamıştı. Kalbi hızla atmaya başladı. Zehra yüzünden Hande'ye olan kırgınlığı hâlâ tazeydi, ama Hande'nin aradığını görünce içindeki tüm karmaşık duygular yüzeye çıktı. Tereddüt etti bir an, ama sonunda telefonu açtı. Hande'nin sesini duyduğu an, onun şaşkınlıkla karışık ağlamaklı hali Saliha'yı şoke etti.

"Ne olur... Geri dön, Saliha. Sensiz yapamıyorum," diye yalvardı Hande, sesi titreyerek.

Saliha, bir an derin bir nefes aldı, içindeki öfke ve kırgınlık, Hande'nin bu hâli karşısında içini daha da burktu. Ama sormadan edemedi. Soğuk ve kontrolsüz bir sesle,

"Zehra'yı neden öptün, Hande?"

Hande, uzun bir sessizlikle cevap verdi. Saliha, bu sessizliğin içinde onun iç dünyasında neler yaşadığını, ne kadar kırıldığını ve kaybolduğunu hissetti. Sonunda Hande'nin sesi kırılgan ve acılı bir tonda yankılandı.

"Kayboldum... Senin yokluğunda kayboldum. Senin orada, o kızla olduğunu duyduğumda kayboldum," dedi Hande, sesi titreyerek.

Saliha, ne dediğini anlamaya çalışarak, "Ne kızı, Hande? Maja mı? O benim arkadaşım, Hande. Ve o burada, bana..." dedi ama cümlesini bitiremeden duraksadı.

Hande, acı dolu bir sesle tekrar yalvardı, "Ne olur, Saliha... Dön bana..."

Bu sırada Hande, uçurumun kenarında titreyerek ayağa kalktı. Aşağıya düşen taşların sesini duydu, ama bu ses ona yabancı gelmiyordu; tam aksine, içindeki boşluğu daha da derinleştiriyordu. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış gibi hissediyordu. Saliha, Hande'nin bu halini fark etti, sesindeki umursamazlığı, içinde bulunduğu tehlikeyi anladı.

"Neredesin, Hande? Ne olur bana söyle, neredesin?" diye sordu, sesindeki endişeyi gizleyemeyerek.

Hande, umursamazca cevap verdi, "Bir uçurumun kenarındayım, Saliha. Hayatımın kıyısındayım..."

Saliha'nın içi sıkıştı, Hande'nin bu kadar kötü durumda olabileceğini hiç düşünmemişti. "Hande, sakın saçma sapan bir şey yapma, ne olur..." dedi, sesi titreyerek.

Hande, Saliha'yı daha da tedirgin ederek, "Gelecek misin? Gelmiyorsan, yaşamanın bir manası yok, Saliha. Sensiz bir hayat istemiyorum," dedi, sesi boşluğun içinden yankılanır gibi.

Saliha, Hande'yi sakinleştirmek için çaresizce, "Tamam... Tamam, geleceğim, Hande. Geleceğim aşkım. Lütfen, sakin ol," dedi, gözyaşları içinde.

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin