Elif, anne, babası ve ablası ile arabada evlerine doğru gidiyorlardı. Herkes sessizdi, ilk kim soruyu soracak diye bekliyordu. En sonunda Leyla dayanamayıp Elif'e sordu:
"Saliha ile geçen günden sonra bir şeyler oldu mu? Bir daha konuşamadık."
Elif, olan biteni anlatmamıştı. Babası, Elif'in kızı olduğunu yeni öğrenmişti. Üzerine bir de yönelimini öğrenmişti. Karşı çıkmıştı, ama geleneksel bir adamdı işte; çok konuşmamıştı. Üzerine bir de başına gelenleri anlatırsa daha da korkacağından ya da kızacağından korkmuştu Elif, ama şimdi anlatmaya karar verdi. Nasıl olsa duyulacaktı.
"Elif, bir şey desene kızım."
"Anne, aslında bir şeyler oldu ama ben size söyleyemedim."
"Noldu, çatlatma insanı."
"Baba, şu kafeye çeksene arabayı, orada anlatayım her şeyi."
Babası tedirgin bir şekilde Elif'e baktıktan sonra arabayı dediği kafeye çekti. Herkes masaya oturduktan sonra Elif konuşmaya başladı:
"Biliyorsunuz, Saliha ile konuşmak istedim ama kabul etmedi, tersledi beni."
"Ki hakkı da," dedi Leyla, babası ve Elif'e bakış atarak.
"Evet, hakkı abla. Neyse işte, ertesi gün maçta Saliha yedekti zaten, biliyorsunuz olayları. Maç çıkışı Saliha'ya saldırdılar."
"Ne?" dedi annesi endişeyle.
"Sakin olun, gayet iyi şu an. Tabii dikiş var kafasında ama iyi."
"Elif, neden söylemedin? Nasıl oldu?"
"Anlatıyorum ya abla, sakin ol da devamını dinle. Maç çıkışı iki gerizekalı Saliha'nın kafasına bir şey fırlatmış. O da Saliha'nın kafasını yardı, zaten eskiden de yarılmış aynı yer."
"O nasıl olmuş?"
"Anne, nereden bileyim onu? Devam ediyorum. Sonra işte tedavi ettiler falan. Biz otele geçtik, Saliha yan odamızda kalıyor zaten. İlkin'le ben ona yardım ettik odasına geçene kadar. Biraz ilaçtan dolayı sersemledi, dengesi yoktu. Daha çok İlkin yardım etti gerçi, ama neyse işte. Biz yatırdık, ettik. Sonra birden Saliha bağırınca ben yanına gittim. Senin bize okuduğun ninniyi söyledim, sakinleşti. Tekrar uykusuna devam etti. Sabah da beraber yürüdük hep. Bana hiç ters yapmadı. Tabii gece ona ninni söylediğimi falan da söylemiş Hande. Ondan sonra bana daha yakın davrandı. Böyle yani. Artık sizin de gidip ondan özür dilemeniz gerekir."
"Ninniyi hatırlamış mı Elif?"
"Bilmiyorum ki anne, ama kabus görmeyi bıraktı onu söyleyince."
"Ama içinde bir yerde hatırlayan parçaları var demek ki," dedi Leyla.
Hakan Bey sessizliğini bozarak, "Saliha ile görüşelim, gerekirse evine gidelim. Bir şekilde halledelim. Ayrı kalmayalım artık. Saliha'nın evine gidelim, gerekirse kovsun bizi ama gidelim. Tamam mı?"
"Gidelim Hakan, ben kızımı çok özledim. Elif, sen Saliha'nın evde olup olmadığını öğren, sonra da gidelim."
"Tamam baba, hemen arıyorum İlkin'i. Haberi vardır onun."
---
İlkin ile Saliha, birlikte köpeklerini bıraktıkları bakım merkezinden almaya gelmişlerdi. İşlemleri tamamladılar, ikisi de kapıda köpeklerini bekliyordu.
"Dali'yi çok özledim ya, burnumda tütüyor oğlum."
"Sorma, ben de Sirius'u çok özledim. Burayı bulmamız iyi oldu ya, yoksa her deplasmana gittiğimizde annene bırakmaktan yüzüm kızarıyordu artık."