*16

331 53 18
                                    





Antrenman başlamıştı. Saliha, Hande, İlkin ve Elif karşı takımda yer alıyordu. Onlara doğru bakmaktan itinayla kaçınıyordu. Hande ve İlkin ise her fırsatta onun gözleriyle denk gelmeye çalışıyordu. Saliha çok sert bir smaç yolladı; onların bölümünde İlkin de, Hande de topu karşılayamamıştı. Saliha sahada fırtına gibi esiyordu. Küçüklüğünden beri böyleydi; ne zaman canı sıkılsa sahada devleşiyordu. Tüm sinirini, öfkesini sahada atıyordu; onu tek bu sporun anladığını bile düşünüyordu bazen. Gio, Hande'ye kızmaya başladı.

"Hande, kendine gel, şu topa odaklan biraz."

Hande sinirle önüne döndü. Sanki sahada tek hata yapan oymuş gibi, ama Gio hep böyleydi; en ufak hatada bile direkt Hande'ye yüklenir, onun sinirini bozardı. Zehra, Hande'nin yanına gelip eğildi.

"Merak etme, şimdi hallederim ben," deyip göz kırptı.

Karşıdan iyi bir servis gelmişti ama Hande topu nokta atışıyla manşet alıp Elif'in eline ulaştırmıştı. Elif ise Zehra'ya kurşun gibi bir pas atmıştı. Zehra, topla buluştuğu gibi Saliha'nın yanında gördüğü boşluğa doğru yollamıştı. Saliha fark etmişti onun bunu yapacağını; topa doğru adımlayıp, yere düşmeden önce manşetiyle topu kurtarmıştı. Herkes şaşırmıştı; bu topa nasıl yetiştiğine.

Top tekrardan Hande'lerin alanındaydı. Saliha zorda olsa kalkmıştı; yerden kalkarken yanı çok acımıştı. Kendini toplayıp tekrardan pozisyon almıştı. İlkin topu sert bir şekilde sahaya yolladı. Top bu sefer Ayça'dan kaçmıştı ama Saliha'nın bu topu da yere düşürmeye niyeti yoktu; arkaya kadar koşup, son anda o topu da yere değmeden manşet almıştı. Ama bu sefer çok daha kötü düşmüştü. Hande, Saliha'yı takip etmekten kendi sahasına gelen topu fark edememişti ve tam önüne düşen topa manşet almakta gecikmişti. Gio, Hande'ye bağırarak elindeki tahtayı yere fırlattı.

Saliha, yerden arkadaşlarının yardımı ile kalktı; böbreğini tutuyordu, yine ağrısı gittikçe artmıştı. Hande ile bir anlığına göz göze geldiler. Hande, Saliha'nın gözündeki acıyı görebilmişti; her ne kadar sahada dik durmaya çalışsa da, her halinden canının acıdığı belli oluyordu.

Ayça, Saliha'nın belinden tutarak,

"Süper kurtarıştı Saliş," dedi. Saliha sadece buruk bir şekilde gülümsemişti; hala belini tutuyordu.

"İyi misin sen?"

"İyiyim, iyiyim, biraz sert düştüm sadece."

"Sorun varsa söyle, sonradan daha kötü olur biliyorsun."

"Biliyorum, sorun değil, iyiyim."

İkisi de birbirinden ayrılıp tekrar pozisyon aldılar. Servisleri gayet iyi gitmişti. Elif, bu sefer ikinci pasta plase bırakmıştı ama onu da Ayça çıkarmıştı. Cansu da aldığı topla Saliha'yı pipe çağırdı ve yine muhteşem bir sayı daha almıştı Saliha. Gio artık Zehra'ya da bağırıyordu.

"Bu kızın derdi ne ya?" diye ortada buluştuklarında söylendi Zehra.

"Çok iyi oynuyor," dedi Hande, Saliha'nın olduğu yere bakarak.

"Hande, kendine gel, yoksa Gio suyumuzu çıkaracak, haydi takım!"

Saliha'lar tekrar servis yolladı; Hande bu sefer tam istediği manşeti almıştı. Elif, pası hızlı oynamak adına yine Zehra'ya attı; Zehra bu sefer Saliha'nın tam üzerine topu yolladı. Saliha topu karşılayamamıştı; topla yere düşmesi bir olmuştu, dengesiz düşmüştü.

Zehra ortaya geldiklerinde yüzünde gülümseme vardı.

"Bu iş böyle yapılır, haydi!" dedi. Arkasını döndü; filenin karşı tarafında telaş vardı. Saliha yerdeydi hala ve kalkmamıştı. Eda, Saliha'ya seslenerek onu ayıltmaya çalışıyordu.

"Saliha, Saliha..." Hiç ses yoktu Saliha'dan.

Zehra topu vurduktan sonra ayağa kalkmıştı Saliha bir anlığına ama ardından kendini kaybedip yere düşmüştü; bunları görmemişti Hande. Ortaya toplandıklarında şimdi ise sevdiği kadının gözleri kapalıydı. Sabah ilaç içiyordu; kesin dün gece ilaçlarını içmeyi unutmuştu diye düşündü. O bunları düşünürken Saliha yavaş yavaş kendine gelmişti.

"Etrafını biraz açın, kendine gelsin."

Saliha gözlerini açtığında ilk başta her yer bulanıktı; nasıl olduğunu anlamamıştı. Birden her yer kararmıştı.

"N'oldu bana, niye toplandınız?"

"Bayıldın canım, şimdi iyisin, nasıl hissediyorsun?" diye sordu Eda. Saliha ayağa kalkmaya çalışarak,

"İyiyim, iyiyim ben," dedi. Eda abla ise Saliha'nın yavaş olması için bir kolundan tuttu.

"Yavaş yavaş, sakin kalk."

Saliha kalktı ayağa; desteksiz ayakta duruyordu şimdi. Sağlık görevlisi birkaç hareket yapmasını istemişti. Onları da yapınca oyuna devam etmek için yerini almıştı. Gio yanına geldi Saliha'nın.

"Saliha, hadi çık."

"Ama..." Hem Gio hem de diğer kızlar bir ağızdan "olmaz" vs. gibi şeyler söylemişti.

"Hadi biraz dinlen, sen bana lazımsın." "Tamam," deyip Saliha kenara geçti. Sağlık görevlisi ona nasıl hissettiğini soruyordu.

Saliha hepsine "İyiyim ben," demekten dili yorulmuştu ama ağrısı vardı. Saliha hepsine iyiym ben demekten dili yorulmuştu ama ağrısı vardı.

Hande ise Saliha'nın haline üzülüyordu, yanında olamamasına sinir oluyordu. Bir fırsat yakalayıp yanına gitmek istiyordu. Şu an benchte tek oturuyordu çünkü yanına tekken giderse onunla konuşabileceğini düşündü. Karşıdan gelen manşeti var gücüyle koştu, baladın sanki sakatlanmış gibi yaparak önce manşeti aldı ardından düştüğü yerden kalkmadı. Sayı karşı tarafın olunca da ayağına bir ağrı olduğunu belirtip kenara geldi, Saliha'nın yanındaydı şimdi. Hande sağlık görevlisinden aldığı buzu ayağında tutuyordu.

Saliha onun için endişelenmişti.

"İyi misin?" dedi, kıyamıyordu ona, canı acısın hiç istemiyordu ama sabah kendisi yakmıştı canını, kendiyle çelişir hale gelmişti Saliha.

"İyiyim..." Etrafında kimse olmadığını kontrol etti Hande. "Sakatlanmadım, numara yaptım seninle konuşmak için."

"Boşuna yapmışsın o zaman," salaktı Saliha, içinde öyle söylüyordu kendine, hemen kanıyordu Hande'ye.

"Saliha, canın yanıyor farkındayım, ilaçlarını mı almadın?"

"Bu seni ilgilendirmiyor artık Hande, artık benimle alakalı hiçbir şey seni ilgilendirmiyor."

"Ama canın yandığında hala benimde canım yanıyor, buna nasıl engel olacaksın? Dün gece çok büyük aptallık yaptım, Elif benim..."

"Biliyorum Hande, sen seçimini yaptın, bundan dolayı özür dilemene gerek yok."

"Ama Saliha..."

"Hande, nolursun biraz zamana bırakalım, konuşmayalım, susalım."

"Ama..." Saliha kararlıydı, Hande'nin yüzüne bile bakmıyordu. Hande pes etti, "Tamam ama yanında susabilir miyim?" Saliha onun bu çocuksu sorusuna az da olsa tebessüm etmişti, içi gidip gidiyordu, hüzünlü bakışlarıyla başını sallamakla yetindi Saliha. Hande, o ufacık kaçamak tebessümünde umut bulmuştu.

***

Yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz biraz daha yokuş aşağı devam edecek 

Sızı /HansalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin