Maç günü gelip çatmıştı. Mert olayı neredeyse sonlanmıştı, ancak Saliha'nın dün geceden beri ateşi vardı. Hande, her ne kadar maç için orada olması gerektiğini düşünse de, Saliha'yı bırakmak istemiyordu.
"Gitmesem mi acaba, kalsam mı yanında?" dedi Hande, endişeli bir şekilde.
"Aşkım, mecbursun gitmeye. En önemli maçlardan biri bu, takımın sana ihtiyacı var. Hem ben de gayet iyiyim. Evet, gece ateşim vardı ama bak şu an iyiyim," diye yanıtladı Saliha, Hande'yi rahatlatmaya çalışarak.
Hande, elini Saliha'nın alnına koydu. Gerçekten de dün geceki kadar sıcak değildi. Ardından elini saçlarında gezdirerek, "Evet ama seni burada yalnız bırakmak istemiyorum," dedi.
"Anlıyorum ama bak, iyiyim. Her şey yolunda. Hem biraz daha iyi hissedersem maça ben de gelmek istiyorum. O hırslı baladını görmeyi çok özledim," dedi Saliha, gülümseyerek.
Hande de gülümsedi. "Ben de özledim."
"O zaman biraz o baladını ateşleyecek bir şeyler yapsak fena olmaz," dedi Saliha ve Hande'nin dudaklarına öpücük bıraktı.
"Emin misin? Daha yeni geçiyor yaran," dedi Hande, endişeli bir şekilde.
"Bence bir sorun olmaz," diye yanıtladı Saliha, yavaş yavaş Hande'nin vücudunu ele geçirmeye başlamıştı. Her dokunuşu Hande'nin yüzünde gülümsemeye dönüşüyordu. Sıra Hande'ye geldiğinde, o da Saliha'nın vücudunda elini gezdirmeye başladı. Durduğu her yerde öpücüğünü bırakıyordu. Saliha, Hande'nin üzerine doğru yükseldi fakat başı dönmeye başladı. Hande, Saliha'nın yüzündeki değişimi hissettiği an durdu.
"Saliha... Gel, sadece uzanalım. Bana o da yeter," dedi Hande, nazikçe.
"Çok özür dilerim, aşkım," dedi Saliha, hayal kırıklığıyla.
"Saçmalama, ne için özür diliyorsun? Senin yanında olmak, kokunu içime çekmek bile benim için her şeye değer," dedi Hande, onu teselli ederek.
Sirus, yatağın ucunda kıvrılmış halde mırıldanarak hafifçe hareket ediyordu. Ardından, yataktan atlayıp mutfağa doğru koştu. Hande, onun bu enerjik haline gülümseyerek peşinden yataktan kalktı.
"Sana da günaydın, Sirus," dedi Hande, gülerek.
"Hadi aşkım, kalkalım. Paşamız acıkmış. Sen de yemek ye de ilaç içip yat dinlen," dedi Saliha, Hande'yi teşvik ederek.
Mutfağa gittiler ve kahvaltıyı hazırlayıp yediler. Sirus da yanlarına gelip neşelerine eşlik ediyordu.
Kahvaltıdan sonra, Hande hazırlanmak üzere odasına geçti. Saliha da onunla birlikte gidip moral vermek istedi.
Hande evden çıkmak üzereyken, Saliha ona şans dilemek için bir kez daha sarıldı.
"Başarılar, aşkım. Her zamanki gibi harika olacaksın. Biraz iyi hissedersem geleceğim," dedi Saliha.
"Hayır, gelme. Dinlen lütfen," dedi Hande, endişeli bir şekilde.
"Tamam, hadi o maçı al gel," dedi Saliha ve Hande'yi formasının yakasından çekip öpücük bıraktı dudaklarına.
"Bununla idare ediniz, hanımefendi," dedi Saliha, gülümseyerek.
"Şu an maçı değil, her şeyi kazanabilirim," dedi Hande, kararlılıkla.
Maç başlamadan önce Hande, takım arkadaşlarıyla birlikte sahada ısınmaya başladı. İçinde bir kararlılık vardı. Bugünkü maçı kazanmak için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Rakip takım VakıfBank güçlüydü, ama Hande tamamen kazanmaya odaklanmıştı.