Ben:Kardeşin neden universtenin başlamasını istemiyordu?
Ateş:Bilmiyorum, çok severdi aslında.
Ben:Ne okuyor?
Ateş:İşletme.
Ben:Hmm, anladım.
Şimdi napıcaktık? Başka neyi kontrol etmeliydik?
Ateş:Sen kaç yaşındasın? Okuyo musun?
Ben:21, universte mezunuyum, yüksek lisans yapmak istiyorum.
Ateş:İyi, şimdi napıcaz?
Ben:Bilmiyorum, düşünüyorum. Polisle iletişime geçtiniz mi? Ne diyorlar?
Ateş:Evet geçtik, hala aynı birşey bulamadılar. Yağmur kardeşim iyimidir? Ya ona birşey olduysa?
Ben:İnşallah bulacaklar yaa üzülme. İyi olduğuna inanıyorum. Olmayacak.
Ateş:İnşallah dediyin gibi olur.
Düşün Yağmur ne bula bileceğini düşün. Tabi ya filmlerde hep odadan birşey buluyorlardı.
Ben:Ateş, Senanın odasına baktınız mı? Kayda değer birşey var mı?
Ateş:Hayr bakmadım, sadece telefon numaralarını almıştım. Neye bakıcam?
Ben:Bilmiyorum, her şey ola bilir, bir adres, bir fotoğraf. Git bak ve bana haber ver.
Ateş tamam diyip çevrimdışı oldu. Bende onu beklemeye başladım.
Ateş:Odasında birşey bulamadım.
Ben:Odanın ve eşyaların fotoğrafını atar mısın?
Ateş:Yada şöyle yapalım, ben seni arayayim kendin gör. Olur mu?
Ne? Hayr buna hazır değildim. Ne diyecektim şimdi? Arama diyemezdim. Müsait değilim mi desem. Of ya.
Ben:Şey, Ateş pardon ama şimdi müsait değilim.
Ateş:Tamam, müsait olduğunda söyle arayayım.
Ben hiç müsait olmayacağımı ona nasıl söyliycem. Çok mu abartıyordum acaba, çocuk sadece eşyaları göstericekti. Bana bakmak için aramıyo ki. Gidip ona birazdan beni aramasını söyliycem. Hadi, Yağmur yapa bilirsin. Korkarak mesaja tıkladım. Ateş çevrimiçiydi kiminle konuşuyordu acaba? Bana ne ya neyini merak etmişdim ki?
Ben:Birazdan beni araya bilirsin.
Yazdığım anda mavi tık olmuşdu. Yazmamı mı bekliyordu?
Ateş:Tamam.