"Nerdeyim ben be?"
Aydınlık ve güzel bir yerdeydim. Güzel. Kötü olan durum pencere yoktu, kapı kilitliydi, evimde değildim."Hele şükür uyandın. Ne uykuymuş kızım. Kış uykusuna yattın sanki. ", sesi kapının ardından duyulduktan sonra kapının kilit sesi geldi ve kapı açıldı.
" Çağatay! Olum nerdeyiz lan? "
" Kendimi sana affettirmek istiyorum."
"Ah yazık ya. Ben affetmek istemiyorum yalnız. "
İçine derin bir nefes çekti ardından kapıyı kilitledi. Sonrasını dikkatli dinleyin. Anahtarı kapının altından dışarı attı. Şuan ikimizde içeride kilitli kaldık! Süper! Muhteşem!
" Beni affedene kadar buradayız. "
" Erzak var mı bari? " derken olabildiğince umursamazdım.
" Erzak? "
" Diyorum ki buradan bir kaç seneye çıkamayız. Nasıl yaşayacağız? " En ters halimle karşılık vermiştim.
" Affetmeyeceğine çok eminsin yani? "
Derken o da alaylı bir biçimde bana bakıyordu. ' Evet ' anlamında başımı aşağı yukarı salladım." Anlatmama izin versen artık bir kere. " Her ne kadar dinlemek istemesem de burdan bir an önce gitmek için " Tamam. " Dedim.
" Ayça, bak o zamanlar aklım başımda değildi. Yani Şenay'ın güzel- " derken sustu. Neden sustu? Pot kırdı beyefendi tabi, daha birde konuşsun mu?!
" Devam et, hadi. Dinliyorum. Şenay'ın ne? "
" Yani.. " Doğru kelimeyi arıyordu. Ara, ara bulursun.
" Ulan! Sen ne kadar pislik bir herifsin ya! Güzelliğine mi büyülenmiştin, şerefsiz?! " Ve bir dejavu.
Arkamdaki masada duran vazoyu çiçeğiyle bir Çağatay'ın kafasına geçirdim. Şans o ki dikişli olan yere denk geldi! Eyvah ki ne eyvah!!
Be sefer ciddi ciddi bayıldı hani.
" İyi misin? "" Bu sefer kanmam boşuna uğraşma. "
Çağatay'ın ceplerini dikkatlice aradım. Bingo! Telefon!
Ama nerdeyiz ki biz? Furkan! Ona kesin söylemiştir bu yarım akıllı yeri.
" Ne oldu affettirdin mi kendini? " derken Furkan'ın sesi keyifli geliyordu.
" Ya, ya affettirmez olur mu? Affettim. Affedince sevinçten bayıldı garibim. "
" Noldu?! " Sesindeki bütün neşe bir anda çekilmişti. Birbirlerine gerçekten değer veriyorlardı.
" Şuan biz nerdeyiz biliyor musun onu söyle sen? " Yerimizi not aldıktan sonra telefonu kapattım.
" Alo ambulans mı?! Bana hastane gönderin. Ayh! Yanlış oldu. Heyecan ettim. Tekrar giriş yapıyorum. Alo!? Hastane mi?! Bana ambulans gönderin! " Derken bir yandan da Çağatay'ın nabzını bulup kontrol ediyordum. " Yerinizi söylerseniz hemen bir ambulans göndeririz. "
Yeri hızlı bir şekilde tarif ettikten sonra telefonu koltuğa attım." Çağatay! Olum ölme bak! Başıma kalırsın falan. Ölmezsen affedecem seni, söz bak! "
" Katil olmak için çok gencim ben! Uyan! Yoksa öldürürüm seni. Dur ya. Adam zaten burda ölüyor uyanmazsan öldürürüm diyorum. Nasıl bir ruh hastasına dönüştüm ben ya? "
" Affedecem. Cidden bak. Olum söz lan! "
" Yemin et! " dediğinde kafam karışmıştı. Ama düşünmeden konuştum.
" Vallaha! Ne?! Sen ölmedin mi ya? " Dedim. O ayağa kalkmaya çalışırken anlık bir kararla sarıldım. Ama o sarılmadı! Onun yerine ;
" Bana sarılmak istemezsin diye düşünüyorum. "
Bu sözleriyle anında sarılmayı kestim. " Sözünü tutcan ama di mi? "
" Hayır. Bir adiyi affedemem. " dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.
" Ha, bir abiye sarılabiliyorsun ama affedemiyorsun. Hadi kızım affet artık ya. Üç gündür süründürüyorsun beni. " dediğinde konuyu değiştirmek istercesine konuştum.
" Kafan kanıyor sen hala neyin derdindesin. " dememin ardından kapı açılmış sağlık görevlileri ve Furkan görünmüştü. Bende hemen kalkıp kendimi dışarıya attım.
Kafası güzel olan sevgili din kardeşlerim, nasılsınız? :Dd
Yb geldi okuyun. Birde yorum yapın. Birde oy. Yeter. :Dd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel?
HumorAyça, Ada ve Beril'imizin komik halleri ile size güzel bir yolculuk sunarken ayriyetten Çağatay, Furkan ve Berkay da bize eşlik ediyor. Lisenin başlarından beri birbirlerine düşman kesilmiş bu iki grup. Düşmanlıkları komik bir hal almış bu altı insa...