Bu bölümde çok konuşmak istemiyorum... Kelimelerimi veda bölümüne ayıracağım... Sadece, oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın olur mu? Özellikle bu bölüme 500'den fazla yorum istiyorum. Beni kırmayın :')
***
"Ayça! Ayça bir durur musun? Ya bir dinle!" Çağatay Ayça'nın peşinden koşuyordu ancak Ayça'nın onu dinlediği yoktu. O yine de dil dökmeye devam etti. "Bak, yanlış anladın tamam mı? Dur da bir konuşalım!"
Ayça durmadı. Onun yerine son sürat yoldan geçen arabaların arasından koşarak karşıya geçmeyi tercih etti. Yayalara kırmızı ışık yandığı sırada bunu yapması çok tehlikeliydi, ki bazı arabaların şoförleri korna çalarak tepkisini göstermişti ancak bunu Ayça umursayacak halde değildi o an. Sinirliydi, bir kez daha kandırılmış olmanın haklı hayal kırıklığını yaşıyordu. Çağatay'ın yüzsüzce peşinden gelmeye devam etmesi iyice sinirlerini bozuyordu. Her an birine patlayabilirdi, ki bu pek iyi olmazdı.
"Ayça! Ne yaptığını sanıyorsun? Dursana!"
"Çağatay, yürü git!" Ayça Çağatay'a ilk kez cevap vermişti. Bu onu şaşırttı.
İzmir'in kalabalığında, kısa sürede gözden kaybetti Ayça'yı.
Sanki karşısında biri varmış da onunla konuşuyormuş gibi kendi kendine konuşmaya başladı. "Abi bana kızmayın, bu sefer vallahi suçum yok ya yargısız infaz edildim. Tabii siz olayı bilmiyorsunuz... Başa alalım madem."
1 saat önce
Çağatay, karşısındaki kıza dik dik bakıyordu. Hararetle ona bir şeyler anlatıyor, kız cevap verdiğinde daha da sinirleniyor ve yine bir şeyler söylemeye girişiyordu. Ayça ise onları uzaktan izliyordu. Bu manzarayla karşılaştığında gözlerine inanamamıştı. Bir cümle her an beyninde yankılanıyor, onu içten içe yiyordu. 'o sana bir kez daha ihanet etti.'
Ama Ayça buna inanmak istemiyordu. Onu bu kafeye çağıran Çağatay değil miydi zaten? Onun gözüne soka soka aldattığını belli eder miydi?
Ayça'nın sabrı iyice tükenmeye başlamıştı. Uzaktan onları izleyebiliyordu sadece. Ayakları yere saplanmıştı sanki, bir türlü hareket edecek gücü bulamıyordu kendinde. Bir ara yüzünü göremediği kız Çağatay'ın masadaki elinin üstüne elini koydu. Ondan sonra Ayça bakamadı. Bir kez daha onların oturduğu masaya baktığında kızın elinin Çağatay'a uzak bir yerde durduğunu görüp derin bir nefes aldı. Çağatay'ın onu aldatmamış olma ihtimali aklını kurcalamaya başlamıştı. Bu durum içine su serpse de hâlâ emin değildi. Yanlarına gitse miydi? Hayır, olmaz, diye düşündü Ayça. Eğer gerçekten aldatıyorsa beni gördüğünde mutlaka bir şey uydurur... Ama doğruyu nasıl öğreneceğim?
Çağatay gözlerini etrafta gezdirirken Ayça'yı gördü ve endişeye kapıldı. Karşısındaki kıza baktı ve olayın karmaşıklığını, çıkmaz bir yola sürüklendiğini fark ederek hızla ayağı kalktı ve kafenin çıkışına yöneldi. Kıza tek kelime dahi etmemişti.
Ayça o an anlamıştı. Yolunda gitmeyen yanlış şeyler vardı. Bunu Çağatay'ın onu gördüğündeki endişesiyle çok rahat bir şekilde kavramıştı ve durup Çağatay'ın yalanlarını dinlemek istemiyordu. Arkasını döndüğü gibi koşar adım ilerlemeye başladı.
***
Berkay Beril'in yanına koştu ve bir kez daha bir konuşma girişiminde bulundu.
"Nasılsın Beril?"
"İyiyim."
"Ben de iyiyim."
"Umursamıyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/41190672-288-k465921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel?
فكاهةAyça, Ada ve Beril'imizin komik halleri ile size güzel bir yolculuk sunarken ayriyetten Çağatay, Furkan ve Berkay da bize eşlik ediyor. Lisenin başlarından beri birbirlerine düşman kesilmiş bu iki grup. Düşmanlıkları komik bir hal almış bu altı insa...