36. Bölüm(Sıçtığın Boku Temizle Şimdi!)

7.6K 643 43
                                    

Ben ne  kadar sorumsuz biriyim. En son bölümü 21 Bin görme varken yayınlamışım şimdi olmuş 25 Bin bölüm anca yazıyorum. Çok özür dilerim ^^ İyi okumalar ^^ bir random olmazsa olmaz dgfdhfdjd

***
ÇAĞATAY'DAN..

" İlk uçakla geliyorum! Göstereceğim o herife! "

" Ne göstereceksin lan? Ada ne sevgilin, ne sözlün, ne bir şeyin. Önce adam gibi açıl kıza sonra racon kesmeye bakarsın. " dedikten sonra bir ses gelmeyince telefonu kulağımdan çekip kapatıp kapatmadığını kontrol ettim. Kapatmıştı. Yüzüme telefonu kapatmıştı.

" Ulan gerizekalı! Lan! " Telefonun yüzüme kapanmış olmasının siniriyle telefonu cebime attım. Gelecekmiş! Hey Allah'ım bir akıl sahibi insan da beni bulsun!

Sakinleşmeye çalışarak saklandığım çalıların arasından çıkıp üzerimi silkeledim. Kapıya doğru baktığımda çoktan içeri girmiş olduklarını fark ettim. Furkan'ın siniri bana geçmişti, o herife biraz ders versem iyi olacaktı. Sonuçta kardeş gibiydik Furkan'la. Acıyı, öfkeyi, neşeyi paylaşmıştık yıllardır.

Düşünmeyi bir kenara itip hızla kapıya ilerledim. Şu herif kimmiş, neyin nesiymiş, neden buradaymış bi' öğrensem iyi olacaktı.

Zili es geçip kapıya tıkladım. Kapı açıldığında karşımda beklediğim kişi Ada'ydı. Ada'nın adını henüz öğrenemediğim manitasını beklemiyordum karşımda.

" Buyrun? "  dedi normal tonda bir sesle. Bu tonda konuşması bile sinirime dokundu o an.

" Sen buyur asıl? Ne arıyorsun burada? " dememle kaşlarını çattı. Ama sakinliğini koruyarak konuştu.

" Emine Teyze ve ya Hakan Amcanın bir akrabası falan mısınız? "

" Yok kardeş akrabalık yok, da önce sen bi' cevapla sorumu. "

Ağzını açtığı sırada kaşları daha da çatılmıştı. Arkadan konuşmaya karışan Ayça yüzünden cevap vermedi.

" Deniz abi! Sen mi geldin? Sonunda! Çok özlettin kendini! "  Deniz denilen o herif gülümseyerek arkasına dönüp Ayça'ya sarıldığında kaşlarımı olabildiğince çattım. Ne oluyor arkadaş? Hem nereden tanıyor bu herifi Ayça?! Kafam bi' milyon oldu anasını satayım!

" Hop kardeş! O eli bir çek o belden. Sende bir uzaklaş Ayça. "

Ayça'nın gözleri birden irileşti. Lan benim anlamadığım bir şey oluyor ama hadi hayırlısı!

" Yeter lan. Kim oluyorsun sen, gelip burada artistleniyorsun!? " Sonunda patlamıştı. Sabırlıymış doğrusu.

" Ben Çağatay. Ayça'nın- "

Ayça'nın bağırışıyla sözüm yarım kaldı. " Ah! "

" Noldu!? " Deniz denilen o herifle aynı anda endişeyle sorduk.

" Sancı şey etti! " dediğiyle beraber yummuş olduğu gözlerini açıp tepkimizi ölçtü. Olayı kavramıştım, Ayça bu herifin sevgili olduğumuzu öğrenmesini istemiyordu. Klasik bir Ayça hareketi yapıp kendisine bir şey olmuş gibi göstermeye çalışıyordu. Ama neden? Bu herif öğrense ne olacaktı yani?

" Nerede kalmıştım? Ben Ayça'nın-"

" Öhöm! Öhöm! Ay öksürük tuttu! " Ayça'nın konuşmamı engellemeye çalışması sinir kat sayımı daha da arttırmaya başlamıştı.

Deniz denilen şahsiyet bir Ayça'ya bir bana bakıyordu şaşkınca. Bir şeyler olduğunu anlamıştı. Salak değilmiş demekki.

" Ben Ayça- " Ayça'ya inat sözümü devam ettirmeye çalışıyordum.

" Ay çok sıcak oldu burası! Bi' kapı pencere mi açsak? "

" Tamam, yeter! Ne oluyor Ayça? Kim bu? "  Deniz'in dayanamayıp araya girmesiyle dik dik ona bakmaya başladım. Şu durumda Ayça da Deniz de sinirimi yeterince bozarken aklıma yüzüme kapanan telefon gelince daha da sinirlendim. Çatılı olan kaşlarım bi' an bile düzelmemişti zaten.

" O mu? O Çağatay ya.. " Elini, sanki çok önemsiz bir şeyden bahsediyormuşcasına salladı.

" Onu anladık, kim olarak burada bulunuyor? "

" Sen ne olarak bulunuyorsun? Erkek o-" Sözümü devam ettirseydim hiç hoş şeyler söylemeyecektim. O yüzden cümlemi yarım bırakıp devam ettirmemeyi seçtim.

" Bana bak, zorlama şansını yersin dayağı! "

" Sen yiyeceksin o dayağı! "

Son sözümle beraber birbirimize resmen dalmıştık. Bir yumruk o bir yumruk ben atıyordum. İkimizinde yüzü pek iyi halde sayılmazdı. Sırtımda hissettiğim yükle, sendeledim.

" Sen benim abime ne hakla dalarsın lan! Allah Allah Allah Allah Allah! " Ada'nın 'abim'  demesinin şaşkınlığıyla düşerken Deniz'e tutunayım derken onu da beraberimde Ada'yla beraber yere düştük. Olan bana oldu tabii. Ada mı? O iyi iyi, sırtımdan kalkmaya pek niyeti varmış gibi görünmüyor ama...

" Kalksana kızım üstümden! " Deniz hemen ayağa fırlayıp Ada'yı da aldı üzerimden. 

Ayça da elini yerden kalkmama yardım etmek adına uzattı. Elinden destek almamayı tercih ederek kalktım. Yerde izim çıkmış mı diye istemsizce zemine bakmaktan alıkoyamadım kendimi. Neyse ki yerde bir izim çıkmış gibi görünmüyordu. Şükür. İzim çıksa şaşırmazdım, öyle bir düştüm yani.

" Tamam, şimdi doğru dürüst anlatın. Kim bu Çağatay? " derken soruyu Ayça ve Ada'ya sormuştu, ama gözleri benim üzerimde sabitliydi.

" İzmir'den arkadaşımız, bizimle geldi. Burada kalıyor. Annemle babamın haberi var. " dedi hızlı hızlı Ayça.

" Her şeyi anladım da sen niye doğru dürüst kim olduğunu söylemeyip sinir ediyorsun beni? " Ada'nın abisi olduğuna göre düşmanca tavrımı ortadan kaldırabilirdim. Biraz da kendimi sevdirmeye çalışsam fena olmazdı, hakkımdaki düşüncelerini Emine Teyze ve Hakan Amcayla paylaşmak isterdi belki.

" Abi ben olayı yanlış anladım ya.. " derken mahcup bir şekilde ensemi kaşıyordum.

" Nasıl anladın? " Bi' kere de sormayın. Yanlış anladım işte!

" Abi ben Ada'yla sizi gördüm, sevgili sandım. Yani benim böyle şey etmemin sebebi hani sonuçta Ada da, Ayça da, Beril de kardeşim gibiler. Ondan şey ettim. "

Dediklerimle hemen yanımda duran Ayça mırıldandı, " Oldu olacak bacım deseydin, "

" Bacım gibi üçüde. "  dedim Ayça'ya inat. Altındaki siniri anlayabildiğim bir gülümsemeyle, " Ya ya.. Öyle cidden. " dedi.

" İyi. İçeri geçelim öyleyse. " Pek tatmin olmamıştı sanki.. Ama üzerinde durmamayı seçmişti. Deniz Abi bu günden sonra beni pek iyi hatırlayacak gibi değildi... Lan! Furkan'ı ne yapacağım ben!?

" Ben bir telefon görüşmesi yapıp geleceğim. " dedim ve hızla bahçeye yöneldim. Az önce olan kavganın izleri yüzümdeydi. Dudağım patlamıştı, onun dışında pek bir şeyim yoktu. Birde Deniz'i görün siz.
Fena dağıtmışım ağzını burnunu. Yer değiştirmişler o derece. Hala ayakta durabiliyor olması şaşırtıcı zaten.

Bahçeye girdiğim gibi cebimden telefonumu çıkarttım. Son arananlardan Furkan'ı bulup aradım. Cevap vermedi. Bir kez daha aradım. Açmadı.

Aferin Çağatay! Sıçtığın boku temizle şimdi!

***

Yorum bırakmayı unutmayın, yalvarırım bölümle ilgili düşüncelerinizi yoruma yazın. Hikayeyle  ilgili genel fikirlerinizi mesaj olarak atın. Başka bir şey istemiyorum yeminle.. İyi akşamlar.

Kafan Mı Güzel?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin