34. Bölüm(Hırsız Var!)

9.6K 672 60
                                    


ADA'DAN..

Kapıyı açacak bir insan yok mu arkadaş? Tabii yok. Çifte kumrular Hakan amca yokken dışarıya çıkmaya karar vermişti. Beril, Emine Teyze ve Bora abiyi kandırıp alış-verişe götürmüştü. Bora abi elbette ki kanmamıştı ama Emine Teyze, Bora abi üzerinde nerdeyse baskı uygulamıştı. Ada'yı düşünen yok tabii! Hiç düşünmüyorlar bu kız kapı çaldığında açmaya üşenmez mi diye? Üşeniyorum işte! Sinirli adımlarla kapıya ilerlerken bir yandan söyleniyordum.

" Evde yaşayan biri olsan da olmasan da ağzına sıçacağım ha! "

Kapıyı açtığımda söylenmeyi kesmiştim. Gelmişti! Geleceğini elbette biliyordum ama şu anda, şu dakikada burada olması beni şaşkına
çevirmişti. Abim burada! Gülümsemem kulaklarıma varacak derecedeydi.

Birkaç aydır abimi göremiyordum ve şimdi karşımda olması bana ilaç gibi gelmişti. Abimdi o benim be! Sanırım gözüme soğan kaçtı.

" Abi'm! " Üzerine atlamıştım ki- bu hiç iyi olmamıştı. Atladığım gibi, ikimizde kendimizi yerde bulmuştuk.
Yerden kalkmadan oturmaya devam ettik.

" Eşeğim? " Abim Deniz'e küçüklüğümüzden beri  'eşeğim'  derdim.

" Efendim Ada parçası? " O da Ada parçası derdi. Hıh! Benden Ada parçası olmaz bir kere. Bir türlü anlatamamıştım benden Ada parçası'nın olmayacağını. Anlamayınca anlamıyordu işte eşekcim.

" Şarkı söyleyeyim mi? " Birkaç aydır abimi görmüyorum ve onu bu kadar zaman sonra tekrar gördüğümde söylediğim ilk kelimelerden bazıları 'şarkı söyleyeyim mi?'  oluyor. Normal bence. Gayet normal. Anormal olan sizsiniz, ben değil.

" Söyle bakalım, " Hala yerde oturur pozisyondayken biraz doğruldum ve başımı eşeğimin omzuna yasladım.

" Hoş geldin yaaaar! Yüreğime! Hoş geeeeldiiin! "  derken eşeğimin ağzımı sıkıca kapatmasıyla şarkı yarım kalmıştı.

" Çek toynaklarını üzerimden eşekcim, "  dedim ellerini ağzımdan çekip.

" O toynaklar boy boy- "  Bu sefer ben hızla işaret parmağımla ağzını kapatıp susturmuştum onu.

" Sus ve dinle. Ne za-fe-rin-den bah-se-di-yor-sun sen sa-vaş-la aş-kı karış-tır-mışsın, " Bir kahkaha patlattı. Ona katılıp bende gülmeye başladım.

" Başka bir şarkı söyle, " dedi sonunda kahkasını durdurabildiğinde. Aklıma kendi bestem gelince sırıttım. Onu söyleyeyim bari.

" Çikolatam oya oya cipslerim doya doooya! Çiğ köfte ayrıııdır kokoreç başkaadır! Midye ye ye ye yo yo dostum! " Şarkımı söylerken bir yandan da eşekciğimin başında ritim tutuyordum.

O sırada kapı çarparak kapandı. Şarkı söylemeyi anında kesip, yaygara çıkarmaya başladım. " Biz nerelere gidelim? Kapıda kapandı oy kaldık karda, kışta sokaklarda! "

" Sus be kızım! Balkonun kapısı açık. Tırmanıp, içeri girip, açarım ben sana kapıyı. "

" İyi, hadi tırman."

Çıkıntılardan tutunarak çıkmaya başladı. Ben de olur da dengesini kaybedip düşer diye tam çıktığı yerin altında bekliyordum. Yukarı tırmanıp içeri girdi. Birkaç saniye sonra kapı açılmıştı.

***
AYÇA'DAN..

Sabah erkenden Çağatay'la kalkıp, hazır babam da evde değilken dolaşmaya karar vermiştik. Çağatay'la barışmamızdan sonra değişen tek şey artık yine sevgili olmamızdı. İkimizde sevgili değil de arkadaş gibi davranıyorduk birbirimize. Bunu başlatan ilk kişi Çağatay'dı. Neden arkadaşmışız gibi davrandığını biliyordum. Bunun iki nedeni vardı; İlk olarak annemlerin fark etmemeleri gerekliydi. Ve tabii ki ikinci olarak,  Çağatay hâlâ ona tam güvenmediğimi düşünüyordu. Bir bakıma haklıydı aslında. Ona henüz güvenebiliyor değildim. İçimden her an beni tekrar kandırıp kandırmayacağını düşünüyordum. Bunu o da fark etmiş olmalı ki  'arkadaş'  gibi konuşuyordu benimle. Sanki iki yakın arkadaşmışız gibi. Anlayışı için ona minnettardım. Bu arkadaş gibi davranmayı onun yanımda kalacağına inanana kadar devam ettirebilirdim.

Kafan Mı Güzel?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin