***
Ayça'dan...Yemeğimizi yemiş, bahçede gençler olarak oturup muhabbet ediyorduk. Annem komşuya, babam kahvehaneye gitmişti. Ben, Ada ve Beril hamakta oturuyorduk. Çağatay, Furkan, Deniz abi ve abim hamağın karşısına koyduğumuz sandalyelerde oturuyordu. Yarın İzmir'e dönecektik ve dönmeden önce şöyle bir oturup muhabbet edelim demiştik.
Şimdi de Beril, Ada ve ben olarak mutfaktaydık. Atıştırmalık bir şeyler hazırlıyorduk. Ada cips paketinin içindeki cipsleri kaseye boşaltırken kaçamak olarak birkaç tane de ağzına atmayı ihmal etmiyordu. Ben içecekleri bardaklara doldururken Beril tezgaha yaslanmış telefonuna bakıyordu. Ada'ya döndüğümde cipsleri sömürmeye devam ediyordu. Bir cips daha almak için kaseye elini uzattığında eline vurup geri çekilmesini sağladım.
"Hayır Ada!"
"Ne vuruyorsun kızım ya? Acıdı! " Elinin acısından değil de cipsi yemesini engellediğim için mızmızlanıyordu.
"Şimdi yemek yok! Bahçede hep beraber yiyeceğiz!"
"İyi be!" dedikten sonra vurduğum eliyle arkamdaki bir yeri gösterip, " Bak! " dedi. Tabii ki kanıp bakmayacaktım. Salak değilim herhalde.
"Bu numaralara kanmam Ada!"
"Ama bir bak ne olmuş?!"
Hayır bakmayacağım. Kandırmaya çalışıyor. Yok orada hiçbir şey!
"Ya, bir baksana!" Dayanamayıp arkama döndüğümde ışık hızında tekrardan Ada'ya dönmüştüm. Beni kandırmayı başarmıştı ve kendini cipsle ödüllendiriyordu. Sinirle tam Ada'ya bağıracağım sırada Beril ortamızdan geçip kaseyi almış ve bahçeye yönelmişti. Ada 'da 'cips nereye ben oraya' kafasıyla Beril 'in peşinden çıkmıştı. Böylelikle içecekleri götürmekte bana kalmıştı. Bardakları tepsiye düzgünce yerleştirdim ve tepsiyi elime alıp bahçeye yöneldim.
Dışarı çıktığımda hafif esen rüzgar saçlarımı savurmaya yetmişti. Oturdukları yere doğru gittim. Deniz abi, Furkan, Çağatay ve abim arkalarında onları dinleyen Ada ve Beril'den habersizdi. Abimlerin ne konuştuğunu bilmiyordum ama Ada'nın kaşlarının çatıldığına göre benim de pek hoşuma gidecek bir şeymiş gibi gelmiyordu. Ne konuştuklarını iyice merak edip yaklaşmaya devam ettim. Artık ne konuştuklarını duyabiliyordum.
"Geçen bir kız gördüm var ya bir içim su." Dediğini duydum Deniz abinin.
"Bende İstanbul'a gelmeden önce bir kızla tanıştım. Markete makarna almaya gitmiştim, o zaman tanıştık. Numarasını verdi bana." Bu Furkan'dı.
Konuştukları konu hiç hoşuma gitmemişti. Müdahale etmem gerekirdi ama Çağatay bir yorumda bulunacak mı merak ediyordum.
"Çağatay, sen katılmıyorsun konuşmaya. Biri var mı?" dedi abim.
Kulaklarımı dört açıp dinlemem gerekiyordu şu an. Ne diyecekti?
"Evet, biri var."
"Nasıl bir kız bu biri?"
Nefesimi tutup konuşmasını bekliyordum resmen. Ada ve Beril de bana bakıyordu. Onlarda Çağatay'ın ne diyeceğini merak ediyor gibiydi.
"Güzel bir kız."
"İyi de nasıl bir kız?"
"Güzel bir kız," dedi tekrar. Sadece bunu deyip durması sinir bozucuydu.
"Aman, neyse. Ee Deniz sende var mı başka bir şeyler?" dedi abim Deniz abiye bakarak.
"Yok be abi. Ama o değilde İstanbul'un kızları acayip bir şey,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel?
HumorAyça, Ada ve Beril'imizin komik halleri ile size güzel bir yolculuk sunarken ayriyetten Çağatay, Furkan ve Berkay da bize eşlik ediyor. Lisenin başlarından beri birbirlerine düşman kesilmiş bu iki grup. Düşmanlıkları komik bir hal almış bu altı insa...