Ayça
Arayanın kim olduğuna bakma gereği duymadan telefonu açıp kulağıma götürdüm. Bir yandan elimdeki elmayı çabucak bitirmeye çalışıyordum. "Alo?"
"Kızın elimizde. Yarın akşam vereceğimiz adrese istediğimiz miktarda para getirirsen kimseye haber vermek yok." Gözlerimi kıstım ve adamın dediğine anlam vermeye çalıştım. Kalın sesiyle özellikle ürkütücü bir tonla konuşuyordu ve bu benim hoşuma gitmemişti.
Arayanın kim olduğunu görmek için telefonu kulağımdan uzaklaştırdım ve ekranda gördüğüm numaraya baktım. Rehberimde kayıtlı olan birisinin arayıp böyle bir şey söylemesini beklemiyordum zaten ama ne bileyim, en azından gizli numaradan araması gerekmez miydi?
"Yalnız numaran gözüküyor abi, haberin var mı?"
"Yine mi ya!" dedi adam isyanla.
"Ne olmuş abi?" diye sordu arkadan bir erkek sesi. Bu adam telefonda benimle konuşan adama göre daha tiz sesliydi ve biraz da ürkekçe konuşuyordu.
"Ben sana demedim mi şu telefonu ayarla numara görünmesin diye!"
"Ayarlamıştım abi!"
"Nerden ayarlamıştın geri zekalı, kız görüyormuş numarayı."
"Kızın babasını aramayacak mıydık?"
"Evet, aradım işte."
İçinde bulunduğum tuhaf ve rahatsız edici duruma aldırmadan bu diyalogu gülerek dinledim. İlginç bir yanlış numara vakası olmalıydı.
Adamın jetonu anca düştü. "Sen kimsin?"
"Valla onu asıl benim sormam lazım, siz aradınız." Güldüm ve bitmek üzere olan elmadan bir ısırık daha aldım. "Ama söyleyeyim, benim kızım falan yok evli bile değilim."
"Kafanı kıracağım Faruk!" dedi adam tüm öfkesi ve nefretiyle. Faruk dediğine göre benimle değil, yanındaki adamla konuşuyordu.
"Yine ne yaptım abi?" Bıkkınlıkla konuşmuştu Faruk, kim bilir günde kaç kere azar yiyordu 'abisinden.'
"Yanlış numarayı aradık senin yüzünden daha ne yapacaksın beceriksiz herif!"
"Ama abi-"
"Beyler," dedim büyük bir olgunlukla, elmadan bir ısırık daha alarak. "İçine düştüğümüz durum anlaşılacağı üzere biraz garip. Ben de çok anlam veremedim zaten ne olduğuna. Ama yasalara uygun olmadığını anlayacak düzeydeyim. İzninizle kapatıp bir polisi arayacağım ben?" Sanki onlar izin vermese aramayacakmışım, her şey onların tek sözüne bağlıymış gibi konuşmuştum ama durumun böyle olmadığının onlar da gayet farkındaydılar.
"Bunu aramızda halletmek gibi bir lüksümüz yok değil mi?" Adamın sesi sakinleşmiş, uzlaşmacı bir hal almıştı.
"Ne yazık ki.""Geberteceğim seni Faruk..." diye mırıldandı adam. Sanırım telefonu kapattıktan sonra Faruk'un yediği tek şey azar olmayacaktı, temiz bir dayak onu bekliyordu.
"Yalnız ararsam başıma dert olmazsınız değil mi? O konuda anlaşalım, uğraşamam ben sizinle."
"Yok ya, pek öyle huylarımız yoktur... Gereksiz yere uğraşmayız insanlarla. Arayıp ihbarda bulunmak en doğal hakkınız tabii..." Anlayışlı adammış.
"E ben yapacağınız şeyin detaylarını öğreneyim madem polislere lazım olur. Yardımcı olmak ister misiniz?" Söyleyeceklerini tahmin ettiğim için masanın üzerindeki defteri ve kalemi aldım.
"Valla bilemedim ki... Size ne lazımdı?" Bir kez daha kıkırdamamı engelleyememiştim. Yanlış işlerin içindeler falan ama, itiraf etmek lazım, komik adamlar.
![](https://img.wattpad.com/cover/41190672-288-k465921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel?
HumorAyça, Ada ve Beril'imizin komik halleri ile size güzel bir yolculuk sunarken ayriyetten Çağatay, Furkan ve Berkay da bize eşlik ediyor. Lisenin başlarından beri birbirlerine düşman kesilmiş bu iki grup. Düşmanlıkları komik bir hal almış bu altı insa...