Beşinci Bölüm

38.6K 3.8K 2.3K
                                    


Ailem beni her seferinde mutlu ediyordu ama içinde bulunduğum ortam ve arkadaşlarım adeta mutsuz olmam ve benim ezilmem için mücadele ediyordu. Formayı iade edip babama bot almıştım ve yeniden bir forma alacak paramız yoktu. Bu umrumda değildi ama arkadaşlarım benim gibi düşünmüyordu. 

''Herkes formasını yarın getirsin neden dersinde maç yapacağız. Forması olmayan söylesin yarın oynamayacak'' diye bağırdı Mustafa.

''Ben formayı almıştım ama kaybettim belki haftaya yeniden alabilirim babam aylığını alınca... O zaman oynayabilir miyim?''

''Yok artık sen hiçbir maçta oynamayacaksın. Forma bile alamıyorsun, okula neden geliyorsun ki? İlkokul çocuğu gibi bir de ekmek arası bir şeyler getiriyorsun çantanda. Bundan sonra bizimle takılmayacaksın sen, bir insan kantine ayda bir kere iniyorsa onun adı Eray'dır.''

''Bir insanın kalbini kıran varsa da o kesin Mustafa'dır'' dememle birlikte, Mustafa üzerime atladı ve arkadaşlarıyla birlikte beni çok fena dövdüler. Süveterim ve gömleğim yırtılmıştı. Dudağım patlaşmıştı ve elim sıranın demirine tutunurken kesilmişti. Parmağım çok fena kanamaya başlayınca beni dövmeyi bıraktılar. O sırada Edebiyat öğretmeni sınıfa girdi ve ''Geçin yerlerinize'' diye bağırdı. Her yerim toz içinde en arka sıraya oturdum ve  ağlamaya başladım. Hocamız olan bitenin farkında değildi ve Mustafa da bana kağıda not yazıp göndermişti.

''Hocaya bir şey dersen, disipline gidersem seni çıkıştı dayak manyağı yaparım'' yazıyordu kağıtta.

Sustum çünkü koruyacak kimseniz yoksa susarsınız. Mustafa güçlüydü ama ben güçsüzdüm. Onlar zengindi ve haklarını koruyabilirlerdi. Benim babam ise oradan oraya tayini çıkan sıradan bir memurdu. Güçsüzdük. Babam hep tembihlerdi: ''Oğlum okulunu güzel güzel okuyup, iyi yerlere gel, kimseyle kavga etme, sana bulaşana da bir şey deme yoluna bak.'' Yoluma bakamamıştım, Mustafa'ya tek bir cümle söylemiştim ve dayağı yemiştim. Bütün kızlar gülmüştü. Herkes mutluydu sınıfta, tek mutsuz bendim. Lisetenin sonundaki, en arka sıradaki, herkesin görmezden geldiği ve küçümsediği, adı Eray olmasına rağmen herkesin ''Ezik'' diye çağırdığı bir çocuk. O bendim işte, güçsüz, kimsesiz ve yalnız.

Hocamız tahtaya bir not yazdı. 

''Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.'' //  Mirabeau

Bu sözü önümdeki defterime not aldım ve sonuna bir nokta koymak yerine bulut çizdim. Bulutun üzerine ise patlayan dudağımdan bir damlacık kan düştü. O gün hayatımdaki ilk kırmızı bulutu gördüm oysa ben sadece bembeyaz bulutları sevmiştim. Kırmızı da güzeldi çünkü o bulut artık benimdi. 

O sözün altına kendi notumu yazdım ve kırmızı bulutlu günün son bulmasını sağladım.

Kendinize hesabını verebildiğiniz hiçbir şey, gece başınızı yastığa koyduğunuz zaman canınızı yakamaz. ^^ Eray Aydan.

^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin