On Beşinci Bölüm

29.3K 3K 2.1K
                                    


''Ben almadım hocam''

''Almamışsın oğlum zaten çalmışsın. İsmail ile Caner de görmüş çaldığını, Mustafa kantine indiğinde sırasının üzerinden alıp çantana koymuşsun.''

''Yalan söylüyorlar hocam. Benkimsenin eşyasına dokunmadım, vallahi yalan''

''Yemin etme boş yere herkes görmüş işte, ne yapacaktın bu saati satacak mıydın?''

''Hocam yemin ederim ben çalmadım.''

''Zırlama karşımda hem suçlu hem güçlü. Görmüşler ulan işte.'' O sırada Mustafa da lafa karıştı.

''Babam İsviçre'den almıştı o saati, nasıl çalarsın ha nasıl? Babanın maaşı yetme o saati almaya.''

''Merak etme Mustafa gerekeni yapacağız.''

''Yapın hocam gerekirse okuldan atın bunu. Böyle hırsızlarla okumak zorunda kalmayalım.''

Hepsi bir olmuştu beni suçluyordu bu işten nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Sadece ağlıyordum ve dua ediyordum. Bu babamın kulağına giderse çok üzülürdü. Benim böyle bir şey yapmayacağımı bilirdi ama bu utanç onu mahvederdi. Hep birlikte sınıfa çıktık ve tahtanın önünde beklemeye başladım. 

''Çocuklar Eray Aydan'ı öğle tatilinde gören var mı?'' 

Mustafa hemen lafa atladı. 

''Hocam o öğle aralarında ya kitap okur ya da evden getirdiği ekmeğini yer. Kesin o çalımış saatimi hem görenler de var.''

''Ben çalmadım hocam vallahi billahi ben çalmadım.''

Allah çaresizliğimi görmüş olacak ki, benimle tek bir kelime dahi etmeyen Seval söze katıldı.

''Hocam öğle arasında çantamdan tokamı almak için sınıfa geldim ama sınıfta Eray yoktu. Ben girdiğim sırada İsmail ve Caner, Eray'ın çantasını karıştırıyordu.''

''Doğru mu çocuklar?''

O sırada, edebiyat dersindeydik ve edebiyat hocamız ortaya bir teklif getirdi. 

''Eray oğlum polis çağırsak ve hepinizin parmak izlerini alsa sonra da senin çantanın üzerindeki ve saatin üzerindeki parmak izlerini karşılaştırsak, bunu kabul eder misin?''

''Ederim hocam lütfen öyle yapalım, ben dokunmadım onun saatine.''

Hasan hoca, ''Ne gerek var böyle şeylere Uğur hocam. Şimdi çocukların parmak izlerini almak falan olmaz. Mustafa oğlum saatin bulunduğuna göre bu konuyu kapatalım istersen.''

''Tamam o hocam bu hırsızı affediyorum.''

''Eray özür dile bakalım arkadaşından, biz de seni disipline vermeyelim.''

''Hocam ben bir şey yapmadım.''

''Özür dile hemen Mustafa'dan!!!''

Pişkin pişkin gülen Mustafa yine kazanmıştı. İsmail ve Caner de yoturdukları yerden bana gülüyorlardı. 

Sinirden ağlıyordum  ''Arkadaşlar hepinizden özür dilerim.''

Uğur hoca ''Eray sen git bir elini yüzünü yıka gel oğlum.''

Tuvaletin kapısında bütün ders boyunca ağladım. Uğur hoca bana bakması için birini göndermişti. O yanıma gelince elimi yüzümü yıkayıp sınıfa döndüm. Hayatımın en büyük iftirasından kurtulmuştum. Seval ve Uğur hoca olmasaydı çoktan hırsız damgası yemiş olacaktım. 

Yaşadıklarım gün geçtikçe çekilmez oluyordu ama her acı beni biraz daha büyütüyordu. Çocuk yaşta olgunlaşmıştım resmen. ''Ne zaman bundan daha kötü ne olabilir ki?'' diye düşünsem hep daha kötü şeylerle karşılaşıyordum. Bıkmıştım, iyiden iyiye bıkmıştım. 

Bu yaşadıklarımı kimseye anlatamıyordum ama Seval'in yardımı beni biraz da olsa mutlu etmişti. Belki de arkadaş olurduk. Ben tüm bunları düşünürken okuldan eve döndüğümde ev sahibimizi kapının önünde gördüm.

''Hanım benim de ihtiyicam var. Üç gündür bekletiyorsunuz.''

''Eşime söyledim Hamza bey, bugün yarın ödeyeceğiz. Eray sen geç oğlum içeri''

''Çalışıyor mu bu ufaklık?''

''Biz de çocuk çalıştırmak yok, okuyor benim oğlum.''

''Bizimkiler çalışıyor valla, bunun gibi on iki dairem daha var, bu zamanda hâlâ okulla zengin olunacağına innamanız garip.''

''Zengin olmak için okunmaz Hamza bey. Okumak edep ve adabı güzelleştirir. Hoş görüyü ortaya çıkarır. Halden anlamayı, empatiyi öğretir.''

''Ben böyle şeyleri bilmem, benim kiramı zamanında ödeyin de, ne yaparsanız yapın.''

''Akşam babamız gelsin, ödeyeceğiz İnşaallah...''

''İyi bakalım, bekliyorum.''


Annem bu duruma çok üzülüyordu, eminim ki babam da aynı durumdaydı. Bir de onları okuldaki dertlerimle üzmek istemiyordum. Epey para biriktirmiştim. O parayı annemin yastığının altına koydum. O ay kiranın yarısını o parayla tamamlayıp ödediler. Annem bir yerlerde unuttuğu bir para olduğunu düşünmüştü. Ben de bir şey demedim. Zaten bana sorsa ve çalıştığı söylesem üzüleceklerdi. Her zaman ki gibi sustum. 

Günlüğümün sonuna bir not düştüm.

''Sev''


^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin