Yirmi Üçüncü Bölüm

26.6K 3K 1.4K
                                    


Hayat her şeye rağmen devam ediyordu. Mustafa'nın okula gelmediği üç hafta içinde Karahan ile çok sıkı dost olduk. Karahan hobi olarak boks yapıyordu. Ben de artık onun bulunduğu salonda çalışmalara başlamıştım. 

''Eray güçlü olmak bedenin işi değildir ancak kendini korumak bedenin işidir. O yüzden senin de artık kendini korumayı öğrenmen lazım.''

''Evet bunu ben de çok istiyorum. Sence benden iyi bir boksör olur mu?''

''Babam herkesten her şeyin olabileceği görüşünü savunuyor. Sadece cesareti olmayan hiçbir şey olamazmış. Sen cesur bir adamsın. Kalbin buluttan olabilir ama bundan sonra yumrukların buluttan değil demirden olacak. Bir daha o şekilde bir dayak yemeyeceksin.''

''İyi ki varsın Karahan ya. Bir de bu salonun günlüğü ne kadar ki?''

''Bu salonlarda günlük ödemeler olmaz. Sadece belirli insanların girebildiği yerlerdir. Ayrıca bu spor salonlarının Türkiye sahibi babamın grubu. O yüzden rahatça takılabiliriz. Bundan sonra para konusunu unut. Sadece kendini geliştirmeye ve dimdik bir adam olmaya odaklan. Bunu beraber başaracağız.''

''Yapabilir miyim gerçekten?''

''Eray seni çok ezmişler. İlk olarak dik durmayı öğreneceksin. Neredeyse aynı boydayız ama benim yanımda kısa duruyorsun. Artık dik dur ve kendine güven.''

''Tamam bu konuda sen ne dersen öyle yapacağım.''

Yeni yıl yine yaklaşıyordu. Geçen sene alınmayan hediyem beni kırmıştı bu sene ne olacağını bilmiyordum. Acaba bana kim çıkacaktı çekilişte...

Tüm sınıf yine toplanmıştık ve kuralar çekilmeye başlamıştı. Bana yine geçen seneki kız çıkmıştı yani Seval. Yine almayacaktı vereceğim hediyeyi... Karahan'a ise Mustafa çıkmıştı... Neler olacağını çok merak ediyordum. 

O gün gelmeden önvce Karahan ile konuştum ve Seval'e olan sevgimden bahsettim. O da onun bana karşı bir şey hissedip hissetmediğini sordu. Sevgilisi olduğunu söyledim ve daha önceki arkadaşlığımızı anlattım.

''Eray sevgilisi olan kızla ilgilenmek bize yakışmaz.''

''Haklısın.''

''O yüzden sen bu kıza bir kitap hediye et, eğer kitabı da almazsa bir daha yüzüne bile bakmazsın.''

''Öyle yapacağım. Sen ne alacaksın Mustafa'ya?'' 

''Kafamda var bir şeyler çok da önemli değil.''

''İyi bakalım.''

O gün geldiğinde tüm sınıf yine toplanmıştık ve herkes birbirine hediyelerini veriyordu. Karahan ile bana yine aynı saçma hediyeleri almışlardı. Geçen sene olduğu gibi, siyah mont.

Ben Seval'e hediyesini verdim.

''Eğer çöpe atacaksan hiç alma''

''Hayır alacağım. Teşekkürler.''


Ön sıralarda Mustafa ve arkadaşları gülüyordu. Bizi ezdikleri için yine keyiflerine diyecek yoktu.  O sırada Karahan küçük bir zarf içinde Mustafa'nın hediyesini verdi.

''Bu ne lan, bir şey alamadın mı?''

''Aldım işte aç bak.''

Mustafa zarfı açtığında içinden: ''Hayvanat bahçesi gezi bileti'' yazılı bir davetiye çıktı.

Arkasına da bir not yazmıştı Karahan.

''Belki arkadaşlarını özlemişsindir. Yeni yıla girmek için senin için en uygun mekanı seçtim tombiş. İyi seneler...''  


Mustafa zarfta yazanı okuduktan sonra deliye döndü tam Karahan'a bir tokat atacakken, Karahan elini tutup: 

''O elini bir yerine sokarım, alçı falan da kurtarmaz tombiş''

Mustafa'nın düştüğü duruma üzülmüştüm ama Karahan ''Sana acımadılar Eray. Şimdi onlara boyun eğersek yine üzerimize gelecekler. Bundan sonra aklını başına alacak o çocuk.'' dedi.

Haklıydı. Karahan doğru olanı yapıyordu ve benim kendime olan güvenimi yerine getirmişti. 

Günler birbirini kovalıyordu ve biz Karahan'la çok iyi anlaşıyorduk ama bazı şeyleri hesaba katmamıştık. 

^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin