Sekizinci Bölüm

34.4K 3.7K 2.4K
                                    

O sabah hiç okula gidesim yoktu çünkü hâlâ yeni bir gömlek alamamıştım. İlk ders yine Fizikti ve Adil hoca'ya yakalanmadan bu iki dersi geçirmek zorundaydım. En arka sıraya siper almış gibi kuruldum ve başımı öne eğip dersi dinlemeye koyuldum. İlk ders çok güzel geçmişti, ikici derste çok güzel geçmişti ki; dersin son on beş dakikası Adil Hoca sözlü yapmaya başladı. Listeden rastgele birilerini tahtaya çıkardı ve maalesef benim adımı da okudu. 

''Eray Aydan kalk bakalım.''

Utana sıkıla kalktım çünkü kızacağından adım gibi emindim. Tam bir hafta geçmişti ve hâlâ yeni bir gömlek alamamıştım. Mavi kazağım yine üzerimdeydi.  Ayağa kalkmakla yerime oturmam bir oldu.

''Eray Aydan otur yerine sana sıfır veriyorum.''

Bir anlık cesaretle ilk defa hakkımı aradım ve ''Neden hocam?'' diyebildim. 

''Bir de cevap veriyorsun utanmadan. gel hemen yanıma.''

Yavaş adımlarla yanına gittim çünkü korkuyordum. Yakamdan tutup beni silkeledi. Sağ elinden hiç çıkarmadığı üzerinde osmanlı padişahlarından birinin tuğrasının baskısı olan yüzüğü göğsüme batmıştı ve gerçekten canım yanıyordu. 

''Ben sana demedim mi? Müfredata aykırı giyinme demedim mi ha? Serseri misin sen? Başıma bela mısın benim, elimde kalırsın oğlum''

Susuyordum.

''Bir şey söylesene ulan, yarın gidip fakir kağıdını al getir. Bir daha böyle dersime girmeyeceksin. Şimdi defol git dışarı'' diyerek göğsümden itti. Dengemi kaybedip çöp kutusuna çarptığımda, Mustafa ve Ayşegül'ün bana bakarak güldüklerini gördüm. Hemen çıktım sınıftan. Bizim okulun arka bahçesinde kuytu bir yer vardı. Oradaki banka geçip ağlamaya başladım. Hak etmiyordum tüm bu olanları. Derslerime çok çalışsam bile eziliyordum bu okulda. Tek fakir bendim sanki. Evet bu okuldaki en kötü maddi duruma sahip olan bendim ama bu yapılmamalıydı. Ben de onlar gibi öğrenciydim. Onlar böyle düşünmüyordu. 

Öğlen arası geldiğinde çantamdan annemin hazırladığı ekmeği çıkartmak istedim ama yoktu. Mustafa bağırdı ön sıradan...

''Çöp kutusuna bak ezik belki aradığın oradadır''

Baktığımda ekmeğin orada olduğunu gördüm. İçindeki peynirleri çıkarmıştı ve ayrı ayrı çöpe atmıştı. Hiçbir şey demeden ekmeğimi aldım çöpten ama peynirler çok kirlenmişti.

''Neden yaptın ki?'' diye sordum.

''Sen bu okulda okumayacaksın. Her günü burnundan getireceğim'' dedi.

''Ben ne yaptım ki size?''

''Eziksin oğlum sen, bizim gibi olamazsın, siktir git buradan'' dedi.

Mustafa zengindi ve arkadaş grubu da çok kalabalıktı. Bu da yetmezmiş gibi öğretmenlerde torpilliydi. Kim ona sataşsa ceza alıyordu. Kimse hiçbir şey diyemiyordu. Ekmeğim elimde uzaklaştım. Ayşegül ''Şimdi o ekmeği yerse hiç şaşırmam'' diyordu arkadaşlarına. Arkam dönüktü onlara, ekmeğimi ağzıma götürüp ısırdım ve sınıftan çıktım...

Benden iğreniyorlardı ama benim onlardan iğrendiğim kadar değil. 

Hepsi üzerime geliyordu. Hiç düşünmüyorlardı. Kendilerine sadece bir an sorsalardı ''Bu çocuğun bizden ne farkı var?'' diye, belki o an bei anlarlardı. Ama bu durum onların umrunda değildi.

Okul çıkışı Refik abi'den izin alıp hemen eve geçtim ve muhtarlığa gidip, fakir kağıdı istediğimi söyledim. Muhtar yüzüme bile bakmadan: ''Baban çalışmıyor mu?'' dedi.

''Çalışıyor, memur.'' dedim.

''Sen fakir kağıdı alamazsın.'' dedi.

Teşekkür edip ayrıldım. Dünyanın en mutlu insanı olmuştum o an. Yaşam standartlarıma göre fakirdim ama devlet standartlarına göre fakir değildim. Bir kez daha adaletin olmadığına inandım o gün. Babam yıllardır memurdu ve bana ikinci bir gömlek alacak parası yoktu ancak devlet siz fakir değilsiniz diyordu. Sanırım biz zengindik. Bu arada Adil hocaya olan nefretim iyice artmıştı. Bir yandan da belgeyi alamadığım için mutluydum.

Ertesigün okula gidip, Adil hocayı buldum ve...

''Hocam babam sigortalı olduğu için fakir kağıdı vermiyor muhtar'' dedim. 

''Kazağın nerede?'' diye sordu.

''Çıkardım hocam, çantamda eve dönerken giyiyorum'' dedim.

''Babana söyle bir gömlek alsın sana, bu şekilde okulun itibarını zedeliyorsun''

''Peki hocam, bu haftasonu eminönünden alacağız'' 

''Aferin''

Mutluydum. 

O gün herkesi olduğu gibi kabul etmeye karar verdim. 

Onların ruhu yırtılmıştı benimse sadece gömleğim yani utanması gereken ben değildim.

Günlüğüme o gece yeni bir not düştüm.

''Fakir olmak onursuz olmaktan iyidir ve temiz bir kalbin üzerindeki yırtık bir gömlek, pas tutmuş bir kalbin üzerini örten yepyeni bir gömlekten daha temiz kokar.''

Penceremden bulutlara baktım ''İyi ki insanların dokunamayacağı kadar uzaktalar yoksa onlar da çoktan kirlenirdi.'' 

^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin