Kırk İkinci Bölüm

28.9K 2.8K 1.3K
                                    


Günlerdir günlüğüme tek bir not dahi düşmedim. Aklımda binlerce soru var cevaplayamadığım. Çaresizlik içinde kendi tükenişimi izliyorum. Üniversite sınavına çok az zaman kaldı ama kendimi hiç hazır hissettmiyorum. Daha çok çalışmam lazım daha çok görmezden gelmem lazım etrafımda olup bitenleri...

Demir ile Seval iyice yakınlaştı bu aralar ve ben fazlasıyla sıkıldım bu olanlardan. Kalbime yön verememekten sıkıldım. Aklımın takıldığı bu kız dünyadaki en zor sınavım mı olacak bilmiyorum... Karahan var iyi ki, o da olmasa hepten biterim.

''Oğlum sen bana izin ver iki günde ayırırım bunları.''

''Nasıl olacak o iş?''

''Kızmak yok ama kardeşim...''

''Tamam kardeşim söyle hadi.''

''Seval'le ben çıkarım böylelikle Demir'den ayrılmış olur.''

''Bunun bana ne yararı var? Hem seninle çıkmaz.''

''Eraycığım bu konuda inatlaşmayalım. Her türlü iki füne çıkarım ben o kızla. Hatta bir hafta çıkar ayrılırım sonra da öyle mal gibi ortada kalır. Sen de üzülmezsin. Ne kadar iyi bir kardeşin var bak.'' deyip her defasında olduğu gibi gülmekten yarıldı. 

Bu sefer ben de ona eşlik etmiştik. 

''Seval'in babasına yardımcı olacakmış babam. Bu hafta içinde şirketleri bizimbünyemize katılacak. Ondan sonra bu kızın niyetini daha açık anlayacağız.''

''Gerçekten mi? Bu hafta olur mu sence?''

''Olur diyor babam. Birkaç prosedür varmış işte...''

''Şu kızın gerçek yüzünü çok merak ediyorum.''

''Ben hiç merak etmiyorum Eray. Sümüklünün teki bu kız. Ne buluyorsun anlamıyorum. Hem bir şey diyeceğim ama heyecanlanmak yok.''

''Söyle söyle heyecanlanmam.''

''Ceren seni sordu.''

''Hangi Ceren?''

''Şu dünyadan olan Ceren.'' gülmesi gerekiyordu burada ve yine gülmüştü. Bir insan neden böyle saçma şeylere gülerdi ki? Anlamıyordum Karahan'ı, anlaşılır gibi değildi. 

''Ne dedi?''

''Eray gerçeten Aydan mı dedi.'' Bu sefer gülmekten gebermek üzereydi Karahan. Boğazını sıkıp ona yardımcı oldu çünkü acı çekmesine gönlüm razı olmuyordu. ''

''Dur lan dur.'' 

Karahan bu iğrenç esprileri olmasa gerçekten dört dörtlük bir insandı. Öğleden sonra edebiyat dersi vardı. Uğur hoca derse girdiğinde:

''Eray Aydan gel oğlum yanıma'' dedi.

''Buyurun hocam?''

''Bu senin?''

''Bu?''

''Ödülün evladım. ''Benim Hayatım'' yazı yarışmasının birincisi sen olmuşsun.''

''Ben dosyayı göndermedim ki hocam?''

''Uçarak gitmedi ya bu dosya?''

''Hocam gerçekten ben göndermedim. Katılmaktan vazgeçmiştim.''

''O halde kendi gitmiş dosya.''

''Ben gönderdim hocam.'' dedi Karahan.

Bir anda tüm gözler Karahan'ın üzerine çevrilmişti.

''Hocam Eray'a ısrar ettim ancak göndermedi. O göndermeyince ben de ondan habersiz postaladım dosyasını... Birinci olacağını hissetmiştim.''

''Hislerin bu kadar kuvvetli demek. Maşallah evladım. O halde sen hisset, Eray da yazsın. Geçinip giderseniz. Geç Bakalım Eray yerine ve artık kendine güven evladım. Kalemin iyi diyorum. Senin kılıcın kalemin. Bu yeteneğini görmezden gelme.''

''Teşekkür ederim hocam.''

Ders bittiğinde Seval yanıma gelip,

''Tebrik ederim Eray. Okuyabilir miyim yazını?''

''Teşekkürler ama hayır okuyamazsın.''

''Neden?''

''Bu yazının adı ''Benim Hayatım'' yani seni ilgilendirmez.''

''Fazla ağır değil mi bu söylediğin?''

''Daha ağır şeyler var hayatında Demir gibi.''

''Peki öyleyse...'' deyip uzaklaştığı sırada... Karahan:

''İsimlerle laf sokmak benim işim lütfen rol çalmayalım kardeşim.''

''Seninle geze geze sana benzedik kardeşim.''

''Peki öyleyse...'' Seval'in taklidini yapıp gülmeye başladı, alışmıştım.


Mustafa'nın grubu büyümüştü ancak pek sesleri çıkmıyordu. Bu her ne kadar iyi görünse de iyi değildi. Okul çıkışında gelen haber işlerin boyutunu değiştirmişti. Karahan ile beraber doğru hastanenin yolunu tuttuk...

''Hayat hep devam eder ama bazen bir eksikle...''


^^ Arkadaşlar yorumlarınız önemli, bekliyorum... ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin