Otuz Altıncı Bölüm

25.3K 3K 1.3K
                                    


Arkadaşlarımın hepsinin maddi durumu benden daha iyiydi. Ben onlara göre daha zor geçiniyordum. Babam nedenlerle değil sonuçlarla ilgilen oğlum derdi. Sonuçlara baktığımızda hepimiz aynıydık aslında... Eşit değildik ama eşitlenebilirdik. 


Adil hocanın derslerinden nefret ediyordum. İnsanları gözünde ayırmıştı adeta... O gün Demir derse geç kaldı. 

''Çık dışarı.''

''Hocam sadece bir dakika geç kaldım.''

''Disiplinsiz öğrenci istemiyorum. İkinci derse girersin.''

''Peki hocam'' deyip dışarı çıktı Demir. 

Aradan birkaç dakika daha geçti ve Mustafa kapıyı çalıp içeriye girdi.  Adil hoca ona bir şey dememişti. Mustafa hiçbir açıklama yapmadan yerine oturdu ve ders devam etti. Karahan yine tutamadı kendini...

''Hocam Mustafa da geç kalmadı mı?''

''Benden izin almıştı o.''

''Hocam izin alsa bile hiçbir açıklama yapmadan derse girdi.''

''Karahan o kadarını karıştırma.''

''Hocam Demir'i de derse almanız lazım.''

Mustafa  Karahan'a sataştı bu sefer.

''Geleceğinin adın gibi kararmasını istemiyorsan uzatma.''

''Kendi aranızda konuşmayın. Mustafa haklı gibi.''

''Hocam ben de isminize uygun şekilde davranmanızı istiyorum.''

Bütün sınıfta bir uğultu oluşmuştu o an. Karahan tıpkı babası gibiydi. Dilinin kemiği yoktu. Adil hoca:

''Git arkadaşının çağır gelsin Karahan'' dedi.

Karahan, Demir'i çağırıp gelmişti. bu ve bunun gibi olaylar sayesinde gün geçtikçe arkadaşlığımız sıkılaşıyordu ama Mustafa, Caner ve İsmail'in hain planları bitmek bilmiyordu. Biz üniversite sınavının derdine düşmüşken, onlar bize verebilecekleri zararların peşine düşmüştü. 

Seval'i tenefüste Demir'le birlikte gördüm ama konuştuklarını duyamadım. İçten içe hâlâ Seval'e karşı bir ilgim vardı.  Demir yanıma gelip Seval'i sordu. 

''Seval nasıl bir kız?''

''Pek güvenilir değil.''

''Sizden uzak durmamı söyledi. Ona bir şey mi yaptınız?''

''Saçmalama Demir. Biz öyle insanlar mıyız?''

''Sizi de tanımıyorum henüz...''

''O zaman sen biraz düşün istersen. Ne Karahan'dan ne benden kimseye zarar gelmez.''

''Bu konuda bir korkum yok ama Seval de zararsız gibi...''

''Yaşa ve gör Demir. Yaşa ve gör.''

''O ne demek Eray?''

''Ne desem inanmayacaksın, o yüzden yaşaman lazım.''

''Peki öyle olsun.''


Demir,  Seval ile her geçen gün biraz daha yaklaşıyordu ve sevgilisinden ayrılmıştı. Onları bir gün okul çıkışında öpüşürken gördüm. O an ki ruh halimi hiçbir kelime anlatamazdı.

Günlüğümü açmadım bile...

Uyudum, uyudum ve uyudum... Geçmedi!


''Buluttan arkadaşlarım yorumlarınız çok önemli, bekliyorum.''

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin