Elli Sekizinci Bölüm

19.6K 2.3K 1.1K
                                    


Arkamdaki ses korkumu iyice artırmıştı.

''Eray evladım ne yapıyorsun burada?''

''Şey Seyhan bey, lavabodan çıktım da kapıları karıştırdım sanırım. Çok büyük bir ev burası.''

''Kapıları karıştırmayacak kadar zeki bir gençsin sen.''

''Öyle belki ama...''

''Hem bizim bu katta misafirler için bir lavabomuz yok. Hangi hizmetlimiz seni buraya yönlendirdi.''

''Şey aslında ben antre deki tablolara bakarken buraya kadar gelmişim.''

''Anlıyorum Eraycığım. Yalnız bu kapı kilitlidir babamın odası burası belki bir gün seni onunla tanıştırırım.''

''Gerçekten mi efendim. Şimdi tanışsam olur mu?''

''Uyumuştur Eraycığım hadi biz bahçeye geçelim.''

''Peki efendim.''


Bahçede Babam ile Karahan derin bir sohbete dalmışlardı. Ani bir şekilde Seyhan bey sohbetlerinin içine girdi...

''Neler anlatıyorsunuz Kemal bey oğluma? Pek bir derin sohbete benziyor.''

''Karahan oğlumla konuşuyoruz öyle...''

''Konuşun konuşun tabii...''


Karahan ''Gel sana bahçeyi gezdireyim'' diyerek beni masadan uzaklaştırdığı sırada, Seyhan bey babamın yanına iyice yaklaşıp bir şeyler söylemeye başladı ama maalesef söylediklerini duyamadım. Aralarında ne vardı acaba? Evet işte en merak ettiğim şey buydu. Biraz gezdikten sonra ikinci kattaki o odanın ışığının yandığını gördüm.

''Az önce Seyhan amca yanıma geldi beni dedenle tanıştıracaktı.''

''Dedem mi?''

''Evet sanırım şu ışığı yanan oda. Uyumuş olmalı demişti ama kalkmış sanırım.''

''Aa evet olabilir. Neyse hadi masaya dönelim...''

''Tamam kardeşim.''

Masaya döndüğümüzde babamın yüzü iyice bozulmuştu, Seyhan bey de öyleydi. İkisinimn de canı sıkkın gibiydi ama bu hallerine anlam veremedim. Bozuntuya vermedin muhabbet etmek istedim ama Seyhan bey benden önce davrandı.

''Yayınevini ne zaman kuruyoruz ortak?''

''Okul bittiğinde biraz para kazanayım, o zaman kurarız efendim.''

''Sana para mı sorduk evladım. Sen sadece yazacaksın, geri kalan her şey ben de.''

''O zaman ortak olmuyoruz ki efendim. Ticaret yapmış oluyoruz. Ben bir şeyler yazıyorum ve siz bunu belirlediğiniz fiyatlarla insanlara sunuyorsunuz. Ben bunu yapmak istemiyorum.''

''Eray seni işte bu yüzden çok seviyorum. Çok güzel bir kalbin var.''

''Teşekkür edrim Seyhan amca.''

''Biz kalksak mı Eray artık.''

''Kalkarsınız Kemal bey, daha Eray bize şiir okuyacak. Çay eşliğinde şiirimizi dinleyelim ardından sizi evinize bırakırlar.''

''Peki Seyhan amca...''

O gece en kısa şiirlerimden birini okudum. Babamın rahatsız olması beni de rahatsız etmişti. Bir an evvel kalkıp gitmek istiyordum. Seyhan beyin ve Karahan'ın söylediği çelişkili şeyler ise iyiden iyiye tadımı kaçırmıştı. 


Karanlık bir gece gibi ruhum,

Tükenmişliğim sessizliğimde saklı,

Çürüyorum tek odalı dünyamda,

Herkes yine herkes, ben yine bulutum...


''Bu kadarcık mı?''

''Bu kadar Seyhan amca...''

''Olsun bakalım, çok güzeldi evladım ama madem bulutsun ruhunu karartma...''

''Ruhumu karartan ben değilim ama denerim.''

''Her şey için teşekkür ederiz Seyhan bey, tekrar görüşmek dileğiyle...''

''Tekrar görüşelim tabii Kemal bey, Tekrar görüşmek için kısa bir dile ihtiyacımız var tıpkı Eray'ın şiiri gibi kısa...''

''Anlıyorum sizi, hayırlı akşamlar.''


Seyhan beyin araçlarından biriyle bizi evimize bıraktılar. Yol boyunca babam tek kelime dahi etmedi. Benim aklımda ise Seyhan beyin söylediği o cümle vardı...


''Tekrar görüşmek için kısa bir dile ihtiyacımız var.'' 

Sus demek istemişti ama neden?


Gece uyumadan önce günlüğüme bir not düştüm.

''Belki de çok önceden planlanmış bir oyunun en küçük parçasıyım. Allahım bana iyi bak çünkü senden başka yardım edenim yok.''


^^Buluttan arkadaşlarım mutlaka yorum yapın, hayatım daha yeni başlıyor seviliyorsunuz...^^


İnstagram hesabımı soranlar için: https://www.instagram.com/erayaydan




Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin