Yirmi Dördüncü Bölüm

27.1K 2.9K 1.3K
                                    


Bilirsiniz her şey her zaman yolunda gitmez. Benim hayatımda genel olarak hiçbir şey yolunda gitmezdi ancak Karahan'dan sonra bazı şeyler düzelir gibi olmuştu. Senenin nasıl bittiğini bile anlayamamıştık. Karahan bana sürekli,

''Eray senin içindeki cevheri dışarı çıkarman lazım. Uğur hoca haklı gerçekten muhteşem kompozisyonların var. Kendini bu konuda geliştirmelisin.''

''Bunu ben de isterim ama önce geçerli bir mesleğim olması lazım. Babama yazar olacağımı söylesem karşı çıkmaz ancak oradan kazanacağım parayla aileme hayallerimdeki hayatı yaşatamam.''

''Sen her şeyin para ile yoluna gireceğine mi inanıyorsun Eray? Para bu dünyadaki en berbat şey. İnsanı insanlıktan çıkarıyor. Benim Annem tam sekiz yıldır bir yatağa bağlı ve babamın dünyalar kadar serveti var ama hiçbir işe yaramıyor. Annem için tek bir şey bile yapamıyoruz. Annemin ayağa kalkması için tüm şirketlerimizi çöpe atmaya razıyız ama olmuyor işte.''

''Seni çok iyi anlıyorum, ben her şey para demiyorum. Ancak benim aileme biraz daha güzel bir hayat yaşatmam lazım. Babamın durumu ortada, annem ise yıllardır soba için kömür poşetlemekten bitkin düştü. Kışın duş almak istediğimizde suyumuz ısınmıyor. Kira desen, bir ay zamanında ödesek bir ay gecikiyor. Babam bu sene emekli olacak ve maaşı iyice düşecek. ondan sonra  ne yapacağız hiçbir fikrim yok.''

''Ben hiç böyle düşünmemiştim. İstersen baban bizim şirketlerden birinde çalışabilir. Bunu babama söyleyebilirim. Senin gibi düzgün bir insanı yetiştiren baba, şüphesiz ki çok değerlidir.''

''Çok teşekkürler Karahan ama bunları düşünmek için uzun zamanımız olacak. Şimdi şu beladan nasıl kurtulacağımızı söyle.''

''Biz yapmadık ki. Nasıl inandıracaklar?''

''Görürsün neler yapacaklarını...''


''Müdür yardımcısı Hasan hocanın arabasının lastiklerini patlatmışlar.'' dedikodusuyla çalkalanıyordu okul ve Karahan ile benden şüpheleniyordu herkes ama bunu biz yapmamıştık. Her zamanki gibi müdür yardımcısının odasına çağrılmıştık. 

''Ulan siz ne biçim insanlarsınız?''

''Ne oldu hocam? Ne yapmışız?''

''Önce bir üstünüzü arayalım bakalım.''

''Arayın hocam''

''Nereye sakladınız ulan?''

''Hocam bizim bir şeyden haberimiz yok.''

''Bu sefer size öyle bir uzaklaştırma yazarım ki, bir daha bu okula dönemezsiniz!!''

''...''

''Eray beceremez bu işi. Karahan sen patlattın değil mi arabamın lastiklerini?''

''Yok hocam, neden böyle bir şey yapalım.''

''Yıkılın ulan karşımdan ben size yapacağımı bilirim!!!''


Mustafa'nın oyununa gelmiştik yine ve bu işin içinden nasıl çıkacağımızı bilmiyordum. Karahan'da çaresiz kalmıştı.  Sınıfa geçtiğimizde Mustafa pis pis sırıtıyordu. Karahan tahtanın önüne geçip:

''Arkadaşlar okuldan birileri müdür yardımcısı Hasan hocanın arabasının lastiklerini patlatmış, kendisi konuyla ilgili Eray'la ve benimle görüştü. Kendisinin şüphelendiği bazı isimler var ve lastiklerin kesildiği maket bıçağı bulunmuş. Birazdan herkesin parmak izi alınacak, umarım bu kişi bizim sınıftan çıkmaz.''

Karahan bu konuşmayı yaparken herkes rahattı ama bu iş başımıza kalırsa biz hiç rahat olamayacaktık. Son derse kadar bu konu hiç açılmadı. Daha sonrasında bu olayı on ikinci sınıflardan bir çocuğun yaptığı ortaya çıktı. Rahat bir nefes almıştık. 

''Ucuz atlattınız.'' dedi Mustafa...

''Ama bu seferlik'' diye ekledi Caner...

Gerçekten ucuz atlatmıştık bu olayı... Eğer üzerimize kalsaydı yanmıştık. Her konuda daha dikkatli olmalıydık. Okulda ne olsa Hasan hoca bizden biliyordu. Bu seneyi de böyle bitirsek, son bir senemiz kalacaktı ve bu okuldan da, saçmalıklardan da kurtulcaktık. 

O gün Seval yanıma geldi ve kitabı okumaya başladığını söyledi.

''Sevdin mi peki?''

''Sevdim ama neden bu kitabı aldığını anlayamadım?''

''Belki bittiğinde anlarsın.''

''Anlar mıyım?''

''Bilmiyorum Seval.''

''Hâlâ aşık mısın bana?''

''Yoo... Aşık falan değilim, bir anlıktı o.''

''Demek öyle. Okumayacağım kitabı.''

''Saçma bu yaptığın.''

''Seni ilgilendirmez, hoşçakal.''


''Arkasına bakmadan gitti. Aklımda öyle güzel kaldı ki o gidişi... Gökkuşağı olsa sırf onu görebilmek için bütün yağmurlarımı dökerdim ve güneşi beklerdim. Güneş bizim aşkımızın kaderini çizerdi. Doğarsa aşk olurdu doğmazsa ağladığımla kalırdım.''

Günlüğümü bu cümleyle kapattım.


^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin